Eriha nehrinin suyu bozulmuştu. Acılaşmıştı. İçilmez bir hâldeydi.Yahudîler, Elyesâ Aleyhisselâm'a başvurdular. Elyesa Aleyhisselâm eline biraz tuz aldı. Dua etti. Üzerine dua ettiği tuzu Erihâ nehrine attı. Allah'ü Teâlâ. Elyesâ Aleyhisselâm'ın duasının bereketiyle o acı ve bozuk suyu, tatlı ve güzel bir hâle çevirdi. Yahudîler yine inanmadılar. Takvâ yoluna yönelmediler. Memleketin hükümdârı, basur hastalığına tutulmuştu. Doktorlar, tedâvisinde aciz kalmışlardı. Çare bulamıyorlardı. Elyesâ Aleyhisselâm'a elçiler gönderdi. Elyesâ Aleyhisselâm gelen elçiye:

-"Hüdümdâr, akar bir suya girsin. Akar bir suda yıkansın. Hastalığı geçer," dedi.

Elyesâ Aleyhisselâm'ın bu tavsiyesi hükümdâr ve çevresine çok basit geldi. Hükümdâr, aciz kaldığı için, istemeyerekte olsa, bir akar suya girdi. Hükümdâr akarsuya girince basur hastalığı tamamen geçti. İyileşti. Şifâ buldu. Hükümdâr Elyesâ Aleyhisselâm'a iki kese dolusu altın ve kıymetli elbiseler gönderdi. Elyesâ Aleyhisselâm, gönderilen maddi hediyeleri kabul etmedi. Hükümdârın adamı, getirdikleri ile geri dönerken; bir hizmetkâr, tamah gösterip onları elinden aldı. Elyesâ Aleyhisselâm, bu duruma vâkıf olunca çok üzüldü. Hizmetkâra kalben kırıldı. Elyesâ Aleyhisselâm'ın geri gönderdiği altın ve elbiseleri zimmetine geçiren Yahudî Hizmetkâr basur hastalığına tutuldu.

Düşmanın Helak Olması

Memleketlerini düşman istilâ etmişti. İsrâil oğulları, fakir düşmüşlerdi. Darlık ve yokluk kendilerini sarmıştı. Ekonomi bozuldu. Pahalılık bütün memleketi aldı. İsrâil oğulları, Elyesâ Aleyhisselâm'a koştular. O'na yarvardılar.

-"Bize yardım et," dediler.

Elyesâ Aleyhisselâm:

-"Yarın çok büyük bir ucuzluk olacak," dedi.

Elyesâ Aleyhisselâm'ın sözlerini işiten, Hükümdârın kapıcısı:

-"Göklerin kapısı açılıp yer yüzüne zahire yağsa, ucuzluk ihtilamalı yok!"dedi.

Elyesâ Aleyhisselâm, ona:

-"Dediğin ucuzluğu sen de görürsün ama, ondan sana yemek nasib olmaz," cevabını verdi.

Ertesi gün gaibten dehşetli bir ordu sesi duyuldu. Görünürde kimse yoktu. Düşman askerleri büyük bir korkuya kapıldılar. Düşman kaçtı. Şehri terk etti. Bütün zahire ve ağırlıklarını orada bıraktılar. Bu beklenmedik hadise karşısında memleket birden zenginliğe kavuştu. Her şey çok ucuz oldu. Halk bu yiyecek, altın, para ve değerli eşyayı paylaşmak için yarıştılar. Büyük bir izdiham oldu. Hükümdârın kapıcısı, kalabalıkta öldürüldü. Bu nimetlerden faydalanmak ona nasip olmadı.

Yahudîler yine iman etmediler

Bütün bu açık mücizeleri gören Yahudîler yine iman etmediler. Gaflete daldılar. Sapıklığa girdiler. Bunca mucize ve ilahî yardınlar karşısında iman etmeyen ve gaflete dalan Yahudîlerin, kötülüklerine karşı Elyesâ Aleyhisselâm dua etti.Rabbine kavuşmak istedi. Allâh duasını kabul etti. Cenab-ı Allâh, kendisine şöyle vahyetti:

-"Ey Rasûlüm! Senin ruhunu arzun üzerine kabzetmek isterim. Vazifeni İsrâil oğullarına arzet. içlerinden hangisi bütün günlerini oruç, gecelerini de namaz ve ibâdetler ile geçirir, gadab ve kızgınlığa kapılmadan şeriat ve adâlet ile halkı idâre ve aralarında hükmetmeye rıza gösetirir, taahhüd ve tekellüf eder ise emâneti o merd ve selim kişiye teslim et."

Elyesâ Aleyhisselâm, durumu kavmine bildirdi. Hiç kimse ses çıkarmadı. Çoğu burun kıvırdı. İçlerinden bir genç ayağ kalktı.

-"Ey Allah'ın Rasûlü! Söylediklerinin hepsini yapmayı kabul ediyor üzerine alıyorum!" dedi.

Akl-i selim sahibi bu değerli zâtı Peygamberlik görevi verildi. Onun için kendisine kefâlet sahibi, tekellüf eden anlamında "Zülkifl" denildi. (1) Elyesâ Aleyhisselâm, yetmişbeş yaşında iken vefat etti. (2)

Elyesâ Aleyhisselâm'ın mübâre kabr-i şerifleri, Şanlıurfa- Viranşehir ilçesinin "Eyüp Beldesi"ndedir. Orada mamur bir makamı var. Halk tarafından büyük bir sevgiyle ziyâret edilmektedir.

EYYÛB ALEYHİSSELÂM

İshak Aleyhisselâm’ın oğlu lys'ın torunlarından olan Hazreti Eyyub'un va­lidesi de Hazreti Lût'un kızıdır[ (3) Kendisi İys bin İshak Aleyhisselamın zürriyyetindendir. (4) Zevcesi Rahmet ise, Yusuf Aleyhisselâm oğlu Efrâyim'in evladındandır. (5). Eyyub Aleyhisselâm Musul ve Ninova ahalisine peygamber olarak gönderilmiştir. Bu ilahî vazifesi sırasında kendisine ailesinden başka ancak üç kişi iman etmiştir. Fakat hiç kimse iman etmese de, Allah'ın Resûlü, bu mu­kaddes vazifesini yapmış olmaktadır. Hazreti Eyyub, Şam taraflarında bir çok evlat, geniş arazi ve mülk, sayısız mal ve servete sahip idi[ (6) Tarih kitabları, Eyyub Aleyhisselâm'ı, Yusuf Aleyhisselâm'dan hemen sonra ve Şuayb Aleyhisselâm'dan önce kaleme alırlar. Bu kitap bir peygamberler tarihi olmadığı ve bir rivâyete göre Zülkifl Aleyhisselâm, Hazreti-i Eyyub'un Bişr adındaki oğlu oldğu (7) için, bende burada yani Zülkifl Aleyhisselâm'dan önce Eyyub Aleyhisselâm'ı zikretmeyi uygun gördüm.

Eyyub Aleyhisselâm, ishak Aleyhisselâm'ın oğlu Iys'ın torunlarındandır. Eyyub Aleyhisselâm'ın soyu İbrahim Aleyhisselâm'a dayanır. Eyyûb Aleyhisselâm, İshâk Aleyhisselâm'ın oğlu Iys'ın soyundan gelmektedir. (8) Eyyûb Aleyhisselâm, zengin bir ailenin çocuğuydu. Babası Emâs bin Rebah bin Iys, memleketin en zenginlerindendi. Eyyub Aleyhisselâm'ın Emvâs, Musul bölgesinde her kes tarafından sevilen ve sayılan bir kişiydi. Hazret-i İbrâhim'in Hanîf dini üzere yaşıyorlardı. Eyyub Aleyhisselâm'ın annesi, Hazret-i Lût'un kızıdır. (9) Eyyub Aleyhisselâm'ın anne tarafından soyu Lut Aleyhisselâm'ın çocuklarına dayanır. (10) Eyyub Aleyhisselâm, buğday tenli, uzunca boylu, silah gözlü, siyah saçlı, kısaca boyunlu iri başlı, kalın kollu ve bacaklı idi. Orta boyluydu. Halk tarafından sevilen ve sayılan bir kişiydi.


Eyyub Aleyhisselâm'ın Evlenmesi

Eyyub Aleyhisselâm, evlenme çağına geldiği zaman, Lut Aleyhisselâm'ın Yusuf Aleyhisselâm'ın evladından gelen, Rahmet hanımla evlendi. (11) Mutlu bir hayatı vardı. Bu evlilikte bir çok çocukları oldu. Hepsi hayırlı evlattı. Çocukları okuyordu. Bu evlilikte, yedi kızı ve yedi oğlu doğdu. (12) Eyyub Aleyhisselâm çok zengindi. (13) Geniş bir arazî sahibiydi. Çiftliklerinde çalışan insanların sayısı binden fazlaydı. Eyyub Aleyhisselâm'ın, Üç bin deve; Yedi bin koyun; Üçyüz sığır; Dört yüz at; Bin erkek hizmetçi; Bin kadın hizmetçileri vardı. (14) Bir rivâyete görede çiftliklerinde çalışan insanların sayısı kırk bin kadardı. (15) Eyyub Aleyhisselâm, tarla, hayvan ve hizmetçilerinin çokluğu ile asrının tek zenginiydi. (16) Eyyub Aleyhisselâm, kırk yaşına girdiği zaman kendisine nübüvvet verildi. Eyyub Aleyhisselâm nebîydir.Rasûl peygamber değildir. Eyyub Aleyhisselâm, Hazret-i İbrâhim'in "Hanîf" dinine halkı davet ediyordu. Eyyub Aleyhisselâm, İbrâhim Aleyhisselâm'ın şeriatı üzerine yaşıyordu. Eyyub Aleyhisselâm'a sadece üç kişi, iman etmişti. (17)

Eyyub Aleyhisselâm'ın mücizeleri


Eyyub Aleyhisselâm bir çok mucizeleri vardı. Halkı iman davet ettiği zaman peygamberliğinin tasdik edilmesi için Cenab-ı Allah, Eyyub Aleyhisselâm'a diğer peygamberler gibi bir çok mucizeler verdi. Kâfirler büyüt bir şölende toplanmışlardı. Eyyub Aleyhisselâm, kâfirlerin bir araya toplanmalarına fırsat bildi. Dinî tebliğ etmek için yanlarına gitti.

-"Ey insanlar! Geliniz, put ve heykeli bırakın. Kul'a kul olmaktan vazgeçin. Bir olan Allah'a ibâdet edin. O sizi ve sizden önceki babalarınızı yarattı. Ölümden sonra yeni bir hayat vardır. Orada Allah huzuruna toplanacaksınız. Dünya da yaptıklarınızdan mesulsunuz…"

Kâfirlerin ileri gelenleri, Eyyub Aleyhisselâm'a seslenidler:

-"Bize mücize göster…"

-"Ne istersiniz?"

Biri:

-"Elimizde ki şaraplar su olsun,"

Eyyub Aleyhisselâm, bütün davetlilerinin huzurunda;

-"Kâfirlerin şarapları su olsun," dedi.

Gerçekten, şarap suya dönüştü. (18) Hepsi şaşırdılar. Kimse iman etmedi. Ancak kâfirler:

-"Ey Eyyub! Gerçekten sen büyük bir sihirbaz mışın," demekle yetindiler. Hazret-i Eyyûb Aleyhisselam’ın kavmirir fakirleri, Eyyub Aleyhisselâm'a geldiler.

-"Ey Eyyub! Kendisine iman ve ibâdet ettiğin Rabbine dua et; koyunlarımızın yünleri ibrişim olsun," diye rica ettiler.

Eyyub Aleyhisselâm, dua etti. Eyyub Aleyhisselâm'ın duasının bereketiyle hem koyunları çoğaldı, hem de yünleri ibrişim oldu. Yine de kimse iman etmedi.

Tavan Direksiz Olarak Havada Asılı Kaldı

Hazret-i Eyyûb Aleyhisselam, kavminin hakim ve Melik'ini imana davet etti. Melik:

-"Bana mucize göster," dedi.

Eyyub Aleyhisselâm;

-"Ne istersin?" buyurdu.

Melik:

-“Evimin dört direğinin (duvarının) yıkılıp tavanın destekszi olarak havada asılı kalmasını mucize olarak isterim” diye teklifte bulundu.

Hazret-i Eyyub aleyhisselam ın duası bereketiyle evin direkleri yıkıldı. Ev'in tavanı direksiz ve desteksiz olarak havada asılı kaldı. Herkes hayretle baktı. Yıkılıp yıkılmıyacağını öğrenmek için Melik hava da duran çatının üzerine adamlarını çıkarttı. Hiçbir şey olmadı.

Melik iman edeceği zaman, vezir ve danışmanları:

-"Ne buyuk sihir!" dediler.

Melikte:

-"Sihir" diye mırıldandı.

Kimse iman etmedi. Eyyub Aleyhisselâm oradan ayrılırken,

-"Eğer iman etseydiniz, evinizin bu tavanı belki kıyâmet sahabına kadar desteksiz olarak hava da kalırdı. Ama siz, mucizeye sihir dediniz. Akşama kadar, evinin duvarlarını örünüz.. Tavan üzirinize yıkalabilir," diye tenbih etti.



Serap Su Oldu

Birkaç yıl üst üstte yağmur yağmadı. Dereler kurudu. Kuyularda sular çekildi. Memleketleri susuz kalmıştı. Düzlük olan yerlerde ufuklara bakıldığı zaman,serap görünüyordu, uzaktan su varmış gibi görünürdü. İnsanlar, seraba doğru koşuyordu. Vardıklarında serabında uzaklaştığını görüyorlardı. Aldanıyorlardı. Eyyub Aleyhisselâm'ın kavmi, memleketin büyük dağ ve tepelerinin üzerine çıkmış sağa sola bakıyorlardı. Su arıyorlardı. Eyyub Aleyhisselâm'da yanlarına vardı. Gayesi onları hidâyet çağırmaktı. Eyyub Alehisselâm konuşacağı sırada kavmi kendisine:

-"Ey Eyyub! Başımıza gelen felâket görüyorsun! Uzaklarda serap görünüyor. Biz seraba koşuyoruz. Hayal kırıklığına uğruyorruz. Rabbine dua et! Gördüğümüz bu serablar su olsun," dediler.

Eyyub Aleyhisselâm,

-"Gördüğünüz serap su olursa iman edecek misiniz?" diye sordu.

Eyyub Aleyhisselâm, kavmi, seraba baktı. Uzun uzun seraba baktıktan sorna hepsi birden bağırdı:

-"Eğer bu gördüğümüz serap su olursa hep birden iman edeceğiz!"

Eyyub Aleyhisselâm dua etti. Cenab-ı Hak kendisine bu serabın ve dumanların etrafını dolaşmasını vahyetti. Emir üzerine serabın etrafını tavaf edince bütün serap su oluverdi. Kimse iman etmedi. Halen su iki çeşme halinde Şam vilâyetinde Havran sancağının Besine köyündedir. Etraftan bir çok hastalar, bilhassa cilt hastalıkları olanlar gelip o su ile yıkanıyorlar ve hemen şifa buluyorlar.

KAYNAKLAR:

[1] İslâm Tarihi, c.1, s. 209, Osmanlıyayınevi
[2] İslâm Tarihi, c.1, s. 208, Osmanlıyayınevi
[3] Kısasu'l-Enbiyâ, c. 1, s. 367, İbn-i Kesîr,
[4] Kısasu'l-Enbiyâ, c. 1, s. 367, İbn-i Kesîr,
[5] Kısasu'l-Enbiyâ, c. 1, s. 367, İbn-i Kesîr,
[6] Kısasu'l-Enbiyâ, c. 1, s. 368, İbn-i Kesîr,
[7] Kısasu'l-Enbiyâ, c.1, s. 375
[8] Kısasu'l-Enbiyâ, c.1, s. 375
[9] İslâm tarihi, c. 1, s. 149
[10] el-Kâmil fit-Tarih, c. 1, s. 122
[11] İslâm tarihi, c. 1, s. 149

Eyyub Aleyhisselâm'ın eşi hakkında değişik rivâyetler bulunmaktadır.

A) Yusuf Aleyhisselâm'ın soyundan gelen Rahmet, İslam tarihi 1/149

B) Yakub Aleyhisselâm'ın kızı Leyyâ KısasulEnbiyâ: 1/368

C) Menşa bin Yusuf'un kızı Mâhiz, Mir'at-ı Kâinât: 1/181
[12] Mir'ât-ı Kâinât, c. 1, s. 181, Bazı rivâyetlerde üç oğlu, yedi kızı olduğu haberi vardır.
[13] Kısasu'l-Enbiyâ, c. 1, s. 368, İbn-i Kesîr,
[14] Mir'ât-ı Kâinât: c. 1, s. 181
[15] Mir'ât-ı Kâinât: c. 1, s. 181
[16] Mir'ât-ı Kâinât: c. 1, s. 181
[17] Mir'ât-ı Kâinât: c. 1, s. 181
[18] Mir'ât-ı Kâinât: c. 1, s. 181