İnsanların ve hayvanların zarar görmeyeceği çözüm yolları var. “Belediyeler kısırlaştırma, aşılama yapmalı, rehabilitasyon merkezleri kurmalı” dedikçe duymadılar.

İnsanların ve hayvanların zarar görmeyeceği çözüm yolları var. 'Belediyeler kısırlaştırma, aşılama yapmalı, rehabilitasyon merkezleri kurmalı' dedikçe duymadılar. Bu konuda hazırlanan projelerin yüzüne bakmadılar.

İnsanların acılarını kendilerine maske yapan ve bu yöntemle medyayı, siyasileri etkisi altına alıp toplumda ayrışma oluşturmaya çalışan ve nefret dili üzerinden kaos çıkaracak söylemlerde bulunan 'Başıboş Köpek Sorunu Platformu' nun asıl amacını bir türlü anlamadılar.

Bireysel silahlanma çağrıları ile korku iklimi oluşturup 'HAVRİTA' isimli bir uygulama kurarak 'sokak köpeklerinin bulunduğu konumları işaretleme' çağrısı yapan ve TCK'nın 38. maddesi uyarınca 'azmettiren' sıfatına haiz olan bu grup, hayvanseverlerin de hayatını tehlikeye atıyor.

Ne olduğu, gerçekte hangi amaçla kurulduğu belli olmayan bu uygulamanın övülmesi de akıl almaz bir olay!

Birçok belediye görevini layıkıyla yerine getirmediği için sokak canlarının beslemesini yapanları, onları zehirlemeyin diyenleri 'itperestler, hayvantaparlar' olarak toplumdan ayrıştıran bu grubun yöneticilerinden ABD'de yaşadığını söyleyen ve büyük, büyük laflar ederek af kuran Elif Arıkan Ercanlı adlı şahıs 'İlkbahar ve yazın çok daha büyük olaylar duymaya başlayacağız iki grup arasında. Halk bilinçlendiğinde bunları linç edecek.' demişti.

Evet buraya bende kocaman bir not düşüyorum. Haziran ayındayız. Sokak köpeklerini besledikleri gerekçesiyle 'bilinçlenen!' bir cani tarafından 3 kişi katledildi.

Yahya Köşek, eşi Meryem Köşek ve kızları iki çocuk annesi Funda Güçlü acımasızca hayattan koparıldı.

Görüntüler insan olanı kahrediyor. İzlerken o görüntüleri acıdan dil lal oluyor. Böyle bir vicdansızlık karşısında sözler tükeniyor.

Ali İhsan Kılıç tarafından eşi, kayınpederi ve kayınvalidesi öldürülen Rıdvan Güçlü soruyor;

Sokak köpeğine ekmek su veriliyor diye 3 can öldürülür mü?

Biz nasıl bu hale geldik?

Hayvan ve doğa hakları savunucusu Zeynep Akcan, twitter üzerinden katledilen ailenin yakınlarının sesini duyurmak için bir program yaptı. Onları dinledikçe yüreğimizin sızısı arttı.

Funda Güçlü'nün henüz kurşunlara hedef olmadan önce vurulan anne ve babasının ortasında oturuşu, o caninin ateş edişi, aileye yardım eden yaşlı kadının çırpınışları!

Hele çocuklarının babasına söylediği!

Olay anına şahit olan iki çocuktan birinin babasına eve gelmek istemediğini belirtirken, 'baba ben gördüm annemi ölürken, gözlüğü yere düşmüştü…' demesi.

Funda Güçlü'nün yakınları katil ile birlikte ona yardım ettiğini ifade ettiği aile üyelerinin de en ağır cezayı almasını istiyor.

Onlar gibi biz de diyoruz ki;

Funda Güçlü için adalet!

Meryem Köşek için adalet!

Yahya Köşek için adalet!

İnsan hayatı bu kadar ucuz değil.

Biz, 'Mahra'lar ölmesin, hiçbir can acı çekmesin' çözüm yolları var derken konuyu ülkemizin en büyük sorunu haline getirip kargaşa ortamına davetiye çıkaranlar için de devletimizden gereğinin yapılmasını talep ediyoruz.

Yeni Funda Güçlü'ler olmasın diye!

Biliyoruz ki 15 Temmuz'da bu ülkeyi bölemeyen hainler her türlü yöntemi deniyor, deneyecek.

Bir şey daha biliyoruz, sokak köpeklerine ekmek, su veriliyor diye 3 can öldürülmez.

Arabayla çarpılması sorunu çenesi, kalçası, ayağı kırılan, kulağı, patileri kesilen, tecavüze uğrayan, dövülen hayvanlara yardım etti diye kimse 'itperest, hayvantapar' olmaz.

Herkes kendi vicdanını sorguya çeksin. Sev ya da sevme, ailesinden 3 kişi katledildikten sonra halen sokak canlarını besleyen Rıdvan Güçlü merhametini anla ya da anlama hiç ama hiç kimsenin Allah'ın yarattıklarına 'can' gözüyle bakandan hesap sorma hakkı yok, olamaz da!

Hep söylüyorum, nefret bu topraklara ait değil!

Nefret söylemi kullanan da teşvik eden de bizden değil!