MANSUR YAVAŞ

Memlekette katakulli işlere karışmamış, alnı ak yüzü dik siyasetçi bulmak ne kadar müşkil bir hal aldı. Elbette hepsini bir zan altına sokmak amacım olmadığı gibi haddim de değil. Lakin toplumsal inanç ve güven her geçen gün daha bir irtifa kaybı yaşamaktadır.

Yazımın başlığı her ne Kadar Mansur Yavaş diye başlamış olsa da, hem kendisini dinlememiş ( gerek dahi duymadım ) olmam ve hem de konuya vakıf olmamam dolayısıyla teknik analize girmek gibi bir niyetim yok. Ben, olayın daha ziyade sosyolojik yansıması ve zamanlaması açısından bir analiz yapmak istiyorum.

Bazen bazı işlerde çeşitli sorunlar ile karşılaşırız. Bu sorunların erken teşhis edilmesi hayati bir anlam ifade ettiği gibi, erken teşhis sonrası maliyette hayli düşüktür. Gecikmiş, geç kalınmış bir tespit ve teşhis ise, hem tedavi sürecini uzatacak hem maliyeti yükseltecek ve hem de kazanım dozajını ciddi oran da düşürecektir.

Hele bazı durumlarda var ki, fark edilmede ki gecikme, küçücük bir kazanç sağlaması bir kenara, rüzgarın tersten esmesi gibi bir başka boyuta evrilebilirbir potansiyel taşımasıdır. İşte benim irdelemek istediğim de bu rüzgarın tersten esme potansiyelidir.

Olay 2016 dan daha evvel yaşanıyor. 2016 da gerek birinci derece mahkeme ve gerekse Yargıtay, Mansur Yavaş aleyhine hukuki ( cezai değil ) bir karar veriyor ve olayın bir çok boyutu olması ve tarafların birbirleri aleyhine yaptıkları şikayet dolayısıyla da hala devam ediyor.

Olayı, hangi boyutta ele alırsak alalım bilinen, tanınan, belli bir potansiyeli olan ve her an önemli bir siyasi figür olma potansiyeli bulunan bir siyasetçinin, böyle bir durum ile anılır olması, en hafif tabirle etik değil, ahlaki değil ve estetik değildir. Ama yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi işin teknik boyutu ile ilgili değilim

Sosyolojik yansıma

Gelinen bu nokta da toplum, dosyanın içeriğine mi yoksa zamanlamasına mı daha dikkat edecek ve bu dikkatin faturası Sayın Mansur Yavaş lehine mi yoksa aleyhine mi alıcı bulacak sorusu, çok daha büyük önem arz etmektedir.

Zamanlama açısından haylice geç kalmış olan rakip cenah, buradan bir parsa toplayacağını zannediyorsa eğer, geçti Bor'un pazarı.. deyimi kendileri için biçilmez kaftan niteliği taşıyor kanısındayım.

Belki bir sansasyon yaratacak, bir kaç günlük konuşma malzemesi olacak, zenginin malı züğürdün çenesini yoracak, ama bütün bunlardan öte başkaca bir anlam ihtiva etneyecek diye düşünüyorum.

Hatta, rüzgarın tersine esmesi potansiyelinin varlığından kaynaklı, geç kalınmış ve yanlış müdahale tekniği dolayısıyla bir '' mağdur'' yaratılmış ve bu mağduriyet algısının beklenilenden çok daha farklı yansıma riski, anlaşılan hesap edilmemiştir.

Bir çok gazetenin manseştten görmesi, keza bir çok televizyon kanalının uzun bir zaman dilimi ayırması, zannedildiği gibi bir tiksinti uyaracağı kanısı büyük bir yanılgıdan ibaret sonuçlar doğuracaktır. Özellikle ve özellikle konuya el atan kimi televizyon kanallerının Millet nezdinde ki olumsuz kredisi, olayın kendisine de bambaşka zaviyeden bakmalara sebep olacaktır.

Zaman, Mansur Yavaş lehine ilerlemekte

Evet olay etik, ahlaki ve şık değil. burada tartışılacak bir konu yok. Ancak, sokağa inip benzeri oyunların içerisinde olmamış kaç siyasetçi vardır? diye bir soru soracak olursanız eğer, alacağınız cevaplar duymak istedikleriniz olacağına bir gram dahi ihtimal vermemekteyim. Bu paradigmayı cebinize koyduktan sonra, zamanlama ve teknik bakımdan da haylice sorunlu olan bu müdahale, Mansur yavaş lehine esen rüzgara katkı sağlamasından başka bir işlev görmeyecektir.

Ak Partinin işgüzarları!

Doğrusu, anlamakta son derece zorlandığım konu, bu durum ve olayın bahsettiğim potansiyeli taşıyor olduğunu sezebilen, öngörebilen kişilerin olup olmadığıdır. Bu nitelikte kişilerin olmadığı yargısına daha bir vurgu yapmak istiyorum zira, biraz feraset ve biraz da basiret ehli bir kişi, risk analizi sonrası dokunmamanın daha doğru olacağına karar verecektir diye düşünüyorum.

Olay ve zaman Mansur yavaş aleyhine iki ve ya üç gün durağan ve kısmi bir sersemliğe sebep olsa da, sonra ki sürecin beklenildiğinden daha yüksek bir ivme olarak Mansur Yavaş lehine dönüşecektir diyorum.

Kimi aklıevveler buradan bir hasat elde edeceğini iddia ederek Ak Parti genel merkezini galeyana getirmiş olsa da, kendi ayaklarına sıktıklarını fark ettikleri an, 31 Mart bitmiş ve 1 Nisan sabahına uyanmış olacağız.

Sonra mı ? orası aklıevvellerin sorunu...