Eğitim, bu değişimin en başat, anlamlı, değerli ve bilimsel ayağıdır. Statünün ne anlamda ve hangi samimi derece de değişim gösterdiğini en çarpıcı ve bilimsel şekilde ortaya koyacak olan yegâne faktör elbette eğitimdir.

Eğitim, bu değişimin en başat, anlamlı, değerli ve bilimsel ayağıdır. Statünün ne anlamda ve hangi samimi derece de değişim gösterdiğini en çarpıcı ve bilimsel şekilde ortaya koyacak olan yegane faktör elbette eğitimdir.

Bir toplumun ya da şahsın statü değişimi en temelde aldığı ve geldiği eğitim seviyesi ile orantılıdır. Devlet, örgün ya da yaygın eğitim ile hem bireylerin çok çeşitli meslekler edinmelerini ve edinilen meslekler bağlamında etkin ve yetkin konumlar elde etmelerini ve nihayetinde kalitatif insan açığını kapatmayı hedefler.

Tekil bağlamda ise eğitim yoluyla toplumsal yerini daha bir üst tabakaya, daha bir yetkin ve etkin bir boyuta taşımanın yolunu yine bahsini yaptığımız eğitim ile elde edeceğini biliyor olması hasebiyle bu konuya ağırlık vermektedir.

Bu durumda alınan ve gelinen eğitim seviyesinde ki kalite, beraberinde ekonomik, sosyal ve siyasi bir hareketliliği ve nihayetinde ekonomik bağımsızlık, rahatlık, güven ve sıçrama sahasında ki en ve boyuna genişliği de tayin etmektedir.

Bütün bunlar olayın teorik, bilimsel ve realist tanımlamalarıdır

Ancak ülkemizde özellikle iki bin onlarda başlayan değişim yukarıda da bahsini yaptığımız değere ve realiteye denk düşen bir değişimden tamamen uzaktır. Varoşların bürokratik istilası, eğitimden yoksun, ehliyet ve liyakat ile zerre kadar alakası olmayan ve dolayısıyla tatsız, tuzsuz, etsiz ve dolayısıyla lezzetsiz bir değişimdir.

Kalori, vitamin ve başkaca besleyici değerler ile alakası olmayan bu değişim, günümüze kadar hız kesmeden devam etmiş olmasına rağmen ülkemizin total kalitesine zerre kadar katkı yapması bir kenara, telafisi ve tadilatı imkansız hasarlar açmış olmasının yanı sıra koca bir asır geri gidişinin de ana sorumlusudur.

Sahte akademisyenler, sahte hukukçular, sahte sanatçılar, sahte gazeteciler, sahte, sahte ve sahtelerin işgali ve istilası altında inim inim inleyen Türkiye, yine aynı oran da son derece kalitesiz bir toplum tarafından göçmen adı altında işgalle pekiştirilerek en can yakıcı beka sorunu bile baş başa bırakılmıştır.

Adeta bakkaldan alınmış diplomalar ile her anlamda yetersizlikleri, bilgisizlikleri, cahillik ve görgüsüzlükleri dolayısıyla bulundukları her ortam da sırım sırım sırıtan bu amorf topluluk ve bireyler, koca bir ülkeyi paçasından tutup dibe doğru çekip durmaktadırlar.

15 Temmuz ile pik yapmış olan cahil ve şekilsiz statü değişimi, eğitim ve dolayısıyla ehliyet ve liyakat ile değil de yıkama, yağlama ve kula kul olma ilişkisine indirgenmiştir. Tarikat, Cemaat ve benzeri oluşumların ilkel ve karanlık varlıkları üzerinden yükselen bu değişim, en büyük ihanet ve tahrifatı bizatihi İslam dini üzerinden gerçekleştirmiştir.

Geldiğimiz nokta da elimiz de çarpık, cahil, kurak ve dolayısıyla verimsiz bir değişim ve dönüşüm, yerden bitme ve dolayısıyla içeriksiz, kalitesiz bol sayıda ki üniversiteler eliyle diplomalı(!) cahiller yığını oluşturmuş ve sonucunda Türk Lirasının görüp göreceği en aşağılık konuma getirilmiştir.

Sonuç itibarıyla bütün alanlarda ve total bir dibe vurmuşluk dolayısıyla ekonomik olarak bitmiş, eğitim seviyesi ile dibe vurmuş, mitos, mehter ve efsaneler ile uyutulup uyuşturulmuş yığınlar oluşturulmuş ve gelinen noktada ise içler açısı bir tablo ile karşı karşıya kalmış durumdayız.

Büyük, köklü ve son derece geniş bir alana denk düşen bu değişime rağmen hem devlet ve hem de toplum bağlamın da eğitim, ekonomi, uluslararası saygınlık ve diğer tüm alanlarda zerre kadar bir katkı ve yükseltiye denk düşen bir dönüşüm meydana gelmemiştir.

Bütün bu veriler dolayısıyla ne denli içeriksiz, boş ve kofti bir değişim olduğu açıkça ortadadır.

Nihayetin de çakma prof ve akademisyen, çakma gazeteci, çakma sanatçı, çakma bilmem ve bu çakmaların istila ettikleri makamlar ve mevkiler arasında ki uyumsuzluk çorak, hareketsiz ve dolayısıyla verimsizdir.

Cumhuriyet ile birlikte elde ettiğimiz bütün kazanımları ilkel, barbar, eğitimsiz ama hepsinden önemlisi ucuz ve histerik dürtülerini din zanneden bu primatlar eliyle geçmiş ile birlikte tüm geleceğimizi de tehlike altına almış durumdayız.

SON SÖZ: BELKİ HERŞEYİMİZİ VE HEPSİNİ TAMAMEN KAYBETMEDİK AMA TEHLİKE ALTINA GİRMEYEN HİÇ BİR ŞEYİMİZ KALMADI…