ABD TÜRKİYE İLE DALGA GEÇİYOR

Dalga mı geçiyor diye bir soruyu dahi zül addediyorum. Düpedüz dalga geçtiği gibi bu durumun izahına dair zerre kadar şek ve şüphe de yoktur. Getirdiği yeni önerisi ile sadece dalga geçse dahi bir parça sindirimi mümkün. Dalganın çok daha ötesinde hakaretamiz bir tavırla, ya benim dediğim olacak ya benim dediğim olacak ve siz de benim dediklerime ya uyacak ya uyacaksınız tavrı içerisindedir.

Böylesi bir tavrı Türk devletinin de Milletinin de kabulü zaten imkânsız olmasına rağmen, böylesi ahmaksı bir tutumda ısrar etmesinde ki esas amil nedir diye bakacak olursak, arkasında ki tek gerekçenin İsrail olduğu çıplak şekilde ortaya çıkacaktır.

İsrail’in, Suriye toprakları olan Golan tepelerinin işgalini meşru sayan ABD, kendince tanıdığı bu meşruiyete (!) işlerlik kazandırmakla beraber, olayın sadece Golan tepeleri ile kalmayacağını da açık etmektedir. Dolayısıyla ABD’nin yeni teklifini kabul etmek demek, sadece işgal edilen topraklarını kabulünün de ötesinde hem PYD terör örgütünü ve hem de planın sonra ki safhalarını da zımnen kabul etmiş anlamına gelecektir.

Türkiye, böylesi kirli ve kirli olduğunun çok daha ötesinde komplike bir planı ya bozmak ya da bozmak zorundadır. Bunun aksini düşünmek dahi tahayyülü imkânsız sorun ve sıkıntılara davetiye çıkarmak anlamına gelecektir. Dolayısıyla bu teklifin, Türkiye tarafından müzakereye dahi gerek duyulmaksızın reddi en elzem davranış olacaktır.

Bıçağın kemiğe dayandığı deyimi, maalesef adeta bu ve böylesi durumlar için kullanılmış ve bu durumu en iyi açıklayan deyim. Bu saatten sonra hiçbir maliyet, planın sonra ki safhasında ki çıkacak maliyet ile kıyası dahi mümkün değildir.

Gözlerimizin önünde ve gözlerimizin içine baka baka topraklarımızın bölünme planları yapılırken, yapılmanın da ötesinde fiiliyata dökülmüşken, hiçbir maliyet hesabının yapılacak bir zaman dilimi de değildir. Bu anlam da iktidar, olup biteni bütün açıklığı ile Millet ile paylaşmalı ve Millet ile senkronize hareket etmelidir. Devlet ve Millet birlikteliği bu girdaptan çıkışın da tek reçetesi olduğu hakikatinden hareketle, devlet planın da alınan her karar, yapılacak her girişim Millet ile açıkça paylaşılmalıdır.

Masa ve diplomatik tüm teamüllerin anlam ve işlerliğini yitirdiğini ve hiçbir değer ifade etmediğini Millet olarak uzun süredir tanık olmaktayız. Bütün bu hukuk dairesi içerisinde yaptığımız tüm girişimlere rağmen, ABD’nin sınırımızın hemen dibinde ve PYD ile birlikte çeşitli üsler kurmaya da devam etmektedir. Ve bütün bu yapılanmalar, bizler oyalama politikasına tabi tutulurken alabildiğince hızıyla da devam etmektedir.

Bu saatten sonra Türkiye ile ABD’nin makul ve Türkiye’nin çıkarlarına uygun bir plan üzerinde anlaşabilmeleri zaten olasılık dışında kalmıştır. Dolayısıyla karşı karşıya kalacağımız ve bu sorun sebebiyle ABD ile bir şekilde yüzleşeceğimiz gerçeği Millet ile açıkça paylaşılmalıdır.

NATO üyesi olmamız ve ABD ile müttefik olmamızın hiçbir ehemmiyetinin olmadığı, NATO’ya üye olduğumuzdan bu zamana kadar ödediğimiz onca bedelin hiçbir ehemmiyetinin olmadığı da tartışılır bir konu olmaktan da çıkmıştır. Artık sadece kendimiz ile başbaşa olduğumuz ve bütün bunlara karşın alacağımız tavrın maliyetinin de sadece bu Millet tarafından ödeneceği de tek gerçek olarak karşımız da durmaktadır.

Türkiye, hala ve hala umutla ve inatla diplomasi mücadelesi verirken, saha da ki hareketliliğine de hız kesmeden devam etmekte ve etmelidir de. Bu son teklifin de kabul edebileceğimiz bir içerikten mahrum olduğu kabul edildiğinin hemen sonrasın da harekâtın devreye girmesi de gerekmektedir. Aksi halde tüm inandırıcılığımız ortadan kalkacak ve sonucunda düşünmek dahi istemediğim vahametlere kapıyı ardına kadar açacaktır.

Son sözümüz de gerek vatandaşımız olan ve gerekse Suriye sınırları içerisinde yaşayan Kürt kardeşlerimedir; yalanları ile sahtekârlıkları ile gerçeklikten uzak vaatleri ile ABD’ye esaslı bir tokat vurması gerekenlerden önemli birisi de sizsiniz. Gerek Irak ve gerekse Suriye’nin geldiği nokta bundan sonrakiler için de sizler adına önemli tecrübeler ve bilgiler vermektedir.

Hülasa!

Artık helvadan put misali kırıp yiyeceğimiz kırmızı çizgilerimiz kalmamıştır ve olmalıdır da…