UNUTULAN EĞİTİM VE EĞİTİMCİLER

Malatya’nın aydın ve münevver, genç ve dinamik iki güzel eğitimcisi ve öğretmeni Yusuf KATI ve Abdussamet PELEN

Her ikisi ile sahip olduğum hukukun verdiği memnuniyet, bir akşam evvel ki görüşme sonrası derin bir saygıya bıraktı yerini.

Yusuf Katı hocamız tarafından yaklaşık bir haftadır ve ardı ardına yapılan bir çiğköfte daveti vardı. Hocamız, şu sıralar yoğunluğumu bildiği için bu sıcak davetini devamlı tekrarlayarak beni haylice mahcup etmişti. Bu çiğköfte davetini, üç beş kişinin bir araya gelerek rutin bir yemek gibi algıladım. Oysa davetin verildiği yer, Malatya’nın tarihi ve sevilen bir mekânı olan Semaver çay salonu olması bende ışıkları yakmış olmalıydı…

Dedim ya hayli yoğun bir süreç içerisinde olmam dolayısıyla bu ışığı alamadım ve davetin olası güzelliğini kavrayamamıştım.

Davet, lise arkadaşlarının bir araya gelerek kendilerini eğiten ve donatan öğretmenlerini de davet ettiği muhteşem bir şölen gibiydi. Yaklaşık elli kişilik bir arkadaş gurubu, gerek birbirleri ile olan dostluklarını pekiştirme ve gerekse öğretmenlerine karşın sevgi ve saygılarının tazelendiği bir seremoni sundular bize.

Şimdinin kırklı yaşlarında olan bu genç ve dinamik öğretmenler, kendilerini eğiten öğretmenlerini daha kapıda karşılarken, öğretmenlerinin ellerine saygı, sevgi, hürmet ve içtenlikle eğilirken ve öğretmenlerinin de aynı samimiyetle onları bağrına basmasına tanık olurken, yaşadığım duygu yoğunluğu sebebidir bu durumu kaleme alış gerekçem.

Yeni Dünya da ülfet, paylaşım, bölüşüm, vefa gibi kavramların ömrünü tamamladığını acıyla terennüm ederken, dün akşam tanık olduklarım yarama kül basar cinstendi. Gençlerin birbirleriyle olan sıcaklığı bir yerde, öğretmenleri ile saygı odaklı muhabbetleri bir başka yerde muhteşem bir damak tadı bırakıyordu üzerimde.

İzlemeye doyamadığım bu muhteşem diyalog ; yitirilen değerlerin, unutulan ilişkilerin, bütün bunlardan bihaber gençliğin ne çok şey kaybettiğini haykırıyordu öte taraftan.

Paha biçilemez bu toplantı bireyselleştirilen, yalnızlaştırılan, egoizmin vahşi kollarına teslim edilmiş milletin yeniden inşasına dair bir muştu olabilir miydi !?

Yaşadıklarım ve tanık olduklarım, bir müjde cinsinden yüreklere su serpiyordu. Hocaların, öğrencileri ile girdiği sıcak, samimi, kuşatıcı diyalog, yeni nesil öğretmenler için bir fener niteliği taşıyordu.

Bu paylaşım, vefa ve kadirşinaslık merkezli buluşma sonrası genç öğretmenler için şu sözleri terennüm etmemde asıl etken oldu. Sizin yetiştireceğiniz öğrencilerinizde, yıllar sonra böyle bir etkinlik düzenleyip sizleri davet edecekler mi !? bu paha biçilmez duygu yoğunluklu toplantı, sizlerin eliyle de devam edecek miydi ?

Umutvarım

Yusuf KATI ve Abdussamet PELEN hocaların gözlerinde ki parıltı, yüreklerinde taşıdıkları içtenlik, bana o kadar güzel yansımıştı ki, yukarda sorduğum tüm sorularıma tatminkâr bir cevap niteliğindeydi. Toplantının, paylaşımın ve gecenin ambiansının verdiği tat, kolay kolay unutabileceğim cinsten değildi. İçlerinde ki tek yabancı bendim.

Yusuf KATI ve Abdussamet PELEN hocalarımız hariç, kahir ekseriyeti ile ilk kez tanışıyor ve ilk kez konuşuyordum. Durumun böyle olmasına karşın içten ve sıcacık karşılanmış olmak, hiçbir soğukluğa tabi tutulmaksızın kendilerinden biriymişim gibi, yıllara dayanan bir dostluğumuz varmışçasına kabullenilmek ise daha bir tat veriyordu gönül dünyama. Konuşma ve muhabbetlere zaman zaman iştirak etmelerimden daha ziyade, geriye çekilip bu tadına doyulmaz ortamı izleyerek sindirmenin zevkini yaşadım.

Bir daha ki toplantı ne zaman olur ve davet edilir miyim bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, bu güzide öğretmenlerin öğrencileri olan gençlerin nasıl bir değere sahip olduklarını ve bu değerin kendileri ve gelecekleri için nasıl hayati bir anlam ve önem taşıdıklarını bilmenin vermiş olduğu huzur bambaşka idi.

Tekrar tekrar teşekkür ediyorum bu güzide insanlara. Ve elbette okkalı bir teşekkürde, bu tarihi mekanın sahibi, bizlere her türlü imkan ve olanağı sağlayan Semaver çay salonu sahibi Hamza IŞIK kardeşimize.