SEÇİM ZAMANI

Önümüzde ki yerel seçimler evvelindeki bütün seçimler bir heyecan, bir bekleyiş, bir merak ve her kesimin kendince iddialı söylemleri sonucunda bir bakıma festival havasında geçmekteydi. Siyasetin kamarasında oturanlardan tutunda, sokakta ki vatandaşa kadar hararetli tartışmalar yapılır, seçim sonuçlarına dair öngörüler gırla giderdi.

Mevcut durum

Geçmiş seçimlerle hemen hemen hiçbir ortak noktasının olmadığı kanısındayım. Daha evvel ki heyecanın, umudun, şevk ve iştiyakın yarısına bile şahit olmak ne mümkün..

Bir yılgınlık, bir umutsuzluk ve bir güvensizlik sendromu bütün sokakları teslim almış adeta. Belki adayların belli olması sonrası, mevcut hararetin derecesinde bir iki puanlık sıçrama görülecek olsa bile, yine de istenilen ve beklenilen umut ve heyecandan yana fakir kalacağı kanısındayım.

Bu durum, şu ya da bu parti için geçerli değildir. Bu durum siyasetin kurumsal olarak kendini tüketmesiyle orantılı diye düşünüyorum. Siyaset, kendi kendisini yiyor ve kendi kendisini tüketiyor artık. Geçmiş seçimler bir bayram ve bir festival havası verirken, siyasetin kendisine olan ihaneti sonucunda tadı ve tınısı kaybolmuş bir hale dönüşüverdi.

Halkın siyasete, yargıya, yönetim anlayış ve kadrolarına dair umutvari beklentisi, yerini kocaman bir umut kaybına bırakmış durumda. Ve siyaset artık tat vermiyor..

Bu tat kaybını, ileriki süreçte açıklanacak adayların gidereceği kanaati de bende hasıl değil. Birkaç ilde lokal bir hareketlenmeye sebep olacak olsa bile, genelde ki yılgınlığa merhem olacağına dair hiçbir emare görmüyorum.

Çok ciddi bir belirsizlik var. Artık eskisi gibi kimse bol keseden ve gururlu gururlu, gerisin geriye yaslanarak ‘’ sonuçlar belli ‘’gibi atarlı konuşmaktan ürkmüş ve ihtiyadi bir tavrı takınmış durumdalar.

Bıçak sırtı bir seçim ve sonuç silsilesinin bizleri beklediği aşikâr. Hiçbir şehir ve hiçbir aday için, tamam diyebilecek bir konumda göremiyorum kendimi. Daha da ötesi, sürpriz gibi bir kavramı kullanmak bile mümkün değil benim için. Zira her an her şey olabilir ve her an herkes kazanabilir bir durum var kanımca.

İktidar partisi her ne kadar seçimin favorisi olsa da, çantada keklik olmadığı, partinin yöneticilerinin eskiye nazaran, biraz daha sünmüş beyanat ve tavırları beni destekler bir hale evrilmiş durumda.

Çok ciddi, çok kararlı, işin ehli uzmanlarca seçim çalışması yapmayan, akıl ve yürek denklemi üzerinden ve proje odaklı olmayan hiçbir söylem ve vaadin, bu saatten sonra vatandaştan geçer not alacağı kanısında değilim.

Papuç çok pahalı !

Gerçekten kök söktürecek bir seçim var ufukta. Ve gerçekten siyaset için büyük bir maliyete sebep olacak sonuçların çıkması beni asla hayrete düşürmeyecektir. Hayrete düşmekten öte, çok ciddi değişim, artış ve eksilişlerin olacağına dair kuvvetli kanaatler taşıyorum.

Kalibresi yetersiz, vizyonsuz, liyakatten yoksun ve klasik söylemler ile meydanlara inecek adaylar için onur kırıcı sonuçların çıkacağını bile iddia edebiliyorum.

Seçmen, artık eski seçmen değil. Bu saatten sonra kendisini vefa gibi bir kavramla sınırlayacak, geçmiş için eziklik duygusundan hareketle sandığa kararlı şekilde gidecek gibi değiller. Çok ama çok gerçekçi vaadler verilmedikçe, yöre halkının inisiyatifi kaale alınmadıkça, temayül algısına anlam ve değer yüklenmediği sürece, genel merkezin rahat edebileceği bir seçim olmayacak..

Bu seçim, bir yerel seçim olmaktan çok daha ötelerde bir anlam ve önem taşımaktadır. Bu seçim, bir bakıma yeni sistemin çek edildiği bir seçim hüviyeti taşımaktadır. Burada alınacak ciddi bir kayıp, sistemin hepten sorgulanması ve yargılanmasına kaynaklık edecektir.

Ankara’dan alınan kararların, aday profili ve bölgeden bağımsız olması, telafi ve tedavisi imkânsız hasarlar açacaktır. Son dönem belediyecilik anlayış ve yönetim pratiği, önemli bir not kaybına sebebiyet vermiştir. Böylesi bir erimenin telafisi de, Ankara’nın kararlarının bölge odaklı olmasını zaruri kılmaktadır. Aksi halde kaybı, kazanmaktan daha muhtemel bir kumar oynamışlıkla aynı anlamı taşıyacaktır.

Bütün bu paradigmaları göz ardı eden, parti içi kısır çekişmeler sonrası, adayların belirlenmesini bir iki kişinin dudakları arasına teslim edecek olan genel merkez, alınacak kötü bir sonucun maliyetini de üstlenmelidir.

Alabildiğince dikkat isteyen, aklı ve sosyolojik denklemi hesaba katan, çekişmeleri değil yerel dinamikleri önemseyen bir yaklaşım, hasar almadan çıkabilecektir. Aksi mi ? her babayiğidin göze alabileceği bir kumar değil…