Bu soruya cevap verenler ve ya verdiğini zannedenler, Rusya ve onun lideri Putin’e zum yapmayı marifet zannetmişlerdir. Zira Esat’ın hala var oluşunu ve hala Suriye’nin başında bulunuyor oluşunu da Rusya ve Putin’e bağlamaktadırlar.

Bu soruya cevap verenler ve ya verdiğini zannedenler, Rusya ve onun lideri Putin'e zum yapmayı marifet zannetmişlerdir. Zira Esat'ın hala var oluşunu ve hala Suriye'nin başında bulunuyor oluşunu da Rusya ve Putin'e bağlamaktadırlar.

Çıkış noktaları sadece Rusya ve Putin olanlar, sonucun ne olacağına dair yaptıkları tüm öneri ve önermelerini de bu paradigma üzerinden kurgulamaktadırlar. Rusya ve Putin'in bu denli görünür ve aşikar rol oynuyor olmaları sebebiyle böylesi bir noktayı kendilerince ana aks olarak belirleyenler, son derece basit ve sığ bir düzlemden baktıklarının farkında bile değiller.

Bir devlet ve onun başkanının bu denli ortada oluşunu baz olarak yapılacak tüm önermelerin de aynı derece sığ, derinlik yoksunu ve dolayısıyla ilmi bir değerinin olmayacağını bilemeyişleri de ayrıca dikkate değer bir başka noktadır.

Birileri oyunun böyle görülmesini, böyle okunmasını ve kurulacak tüm tezlerin de bu devlet ve lider üzerinden kurgulanmasını istemektedirler. Oysa olayın arkaik yapısı son derece karışık, karmaşık, girift ve komplike bir şekil arz etmektedir.

Suriye'nin mevcut kaos içerisinde kalmasını ve bu kaotik süreci de Esat ile sürdürmesini isteyen esas güçler, oyunu Rusya ve Putin üzerinden sahaya sürerlerken, Gazprom üzerinden culuş bahşişi göndermeyi de ihmal etmiş değillerdir.

Zaman zaman Rusya ve zaman zaman da İran'ı sahaya süren sütre gerisi amil güç, parsadan aslan payını çekip alarak geri kalan kırıntının paylaşımında ki tonajı da, rollerde ki ağırlığa göre taksim etmektedirler.

Esat'ın vadesinin dolduğuna hükmedildiği gün elleriyle koydukları yerden alarak savaş suçlusu ilan ettikleri Esat ve avanesini uluslararası adalet divanı (!) Lahey de yargılamaktan da bir saniye geri durmayacaklardır. İşte o tarih, Suriye'nin üç parçaya bölündüğü ve Kuzey yapılanmanın Irak'ın Kuzeyi ile entegre edilerek bağımsız bir devletin sahaya sürüldüğü bir zaman dilimi olacaktır.

O sürece kadar Suriye ve Esat paradigmaların da önemli şaşmalar, sapmalar ve karavana atışların önemli boyutlara ulaştığını hep beraber seyredeceğiz.

Saddam için hazırlanmış sahne, bu kez de Esat için perde açacak, tanıdığımız ve bildiğimiz oyun bir kez daha sahnelenecektir. Yıllarca bu kaotik durumun perde gerisinde ki aktörleri Lahey de masanın üstünde ve ellerinde tokmak masaya vururken bizlere kendilerini göstereceklerdir.

Sütre gerisinde tesettüre bürünmüş kişi ve devletleri şimdiden bilebilmek, birkaç kelam edip birkaç satır karalamak elbette imkansız da değildir. Süleyman tapınağını yerle yeksan edip Yahudi soykırımı yapan Babil kralı Nebukadnezar'ın ülkesinin bugün ki Suriye sınırlarını da kapsadığını bilen İsrail, bu toprakları elbette Arz-ı mevud olarak hesaplamaktadır.

Günümüz Amerika'sının herşeyi ile göbekten bağlı olduğu İsrail, görünen oyuncu olarak Rusya ve Putin'i sahaya sürerken, bir tık gerisinde ABD ve en geride kendisinin olduğunu zaman zaman hatırlatmıyor da değil.

Gerek Orta ve gerekse Kuzey Suriye yapılanması işlemi bittikten ve her iki tarafa da kukla yöneticiler tayin etmiş olan ABD ve İsrail, atadığı yeni yöneticiler eli ve diliyle Rusya'yı işgalci güç olarak lanse ederek onların da miadının dolduğunu hali lisan ile tüm dünyaya deklere de edeceklerdir.

Bütün bunları hayata sokan ABD ve İsrail, yanlarına AB ve NATO'yu da alarak hem geniş bir meşru (!) mutabakat sağlayacak ve hem de oluşabilecek bir aykırı ses ve yapılanmanın da kol ve kanadını daha o an da kesmiş olacaktır.

Suriye ve Esat denklemine hala ve inatla Rusya ve Putin üzerinden bakmakta ısrar edenler oyunu hiçbir zaman doğru okuyamayacak, doğru bir strateji belirleyemeyecek ve haliyle sonucun nereye evrileceğini de sağlıklı şekilde kestiremeyeceklerdir.

Orta Doğu da ve özellikle de Suriye ve Irak' da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Mesele, Türkiye ve yönetenler olarak mevcut oyunu ne kadar doğru okuyacağız, ne kadar doğru bir konum elde edeceğiz ve bütün bunların ışığında ne kadar sağlıklı hamleler yapacağız.

Tek hamle dahi hata yapma opsiyonu olan bir ülke değiliz.