AK PARTİLİ OLMAYIP POZUNA YATANLAR

Hiçbir zaman Ak partili değillerdi. Güç, imkân ve olanaklardan yana tavır alıp sinsi sinsi şöhret, servet ve şehvetperest olanlar, bir de, samimi Ak partili olanların altlarını oydu ve kendilerine geniş imkân ve alanlar yarattılar.

Hayatları boyunca hep ‘’mışlı’’ davranan bu asalak güruh, kendisini kamufle etmeye çalışmış olsa da, her zaman açık bir tarafları ortada durmaktaydı. Bu durumları gören kimi akıl, vicdan ve akıl sahipleri defalarca uyarı yapmış olmasına rağmen, Ak parti yönetimine sesini duyuramamış (!) olması bugünlerin habercisi niteliğindeydi.

Bu çıkar avcısı gurup, şimdi de gözlerini dört açmış ve yeni yapılanmalardan kendilerine bir göz kırpılır mı cinsinden sağa sola seri bakışlar atmaktalar. Uygun konjonktürü buldukları an seslerini yükseltmeye ve azılı bir Ak parti düşmanı olmaya hazır kıta beklemekteler.

Hiçbir yere içten bir aidiyeti olmayan, sadece zaman, mekân ve bütün bunlardan hangi oran da nemalanacağının hesabı içerisinde olan bu ahlak fukarası zümre, gelinen bu noktanın ana unsurlarıdır. Meziyetlerini (!) saymakla bitiremeyeceğimiz bu zümre elbette tek başlarına sorumlu değiller. Esas sorumlu olanlar, kıçı başı ayrı oynayıp kıçı başı açıkta olan bu haysiyet yoksunlarına önemli alan açan ve onların da bu açılan alanları dibine kadar sömürmesine sessiz kalıp duyarsızlık gösteren etkin ve yetkin zümrenin ta kendisidir.

Susmanın, görmemenin, duyarsız kalmanın tek sebebi bu haysiyetsiz zümrenin hormonlu şekilde büyümesinin yanı sıra, tüyü bitmemiş yetimlerin haklarının gasp edilmesinden tutun da, onların arş-ı ala ya yükselen feryat ve beddualarının da ana tetikleyicisi oldular.

Susanlar, görmeyenler, duyarsız kalıp etki ve yetkisini kullanmayanlar, aynı zaman da milyonlarca insanların umutlarını, heyecanlarını ve inançlarını da tırpanlayanların ta kendileri olmuşlardır. Binbir fedakârlıklar gösteren, etinden tırnağından ayırıp her türlü destek ve katkı verenler, ölümü göze alıp canını ortaya koyanlar, gelinen bu noktanın aktörleri için nasıl da ağız dolusu beddua etmekteler.

Hem neden ve nasıl etmesinler ki!

Gözlerinden sakındıkları, gönüllerinde saklayıp büyüttükleri, umut deyip sarıldıkları Ak parti, avuçları arasında kayıp gitmektedir. Samimi, içten, pazarlıksız ve beklentisiz Ak partili olanlara bir dokun bin ah işit cinsinden feryatlara duyarsızlık, görmemezlik, kulak ardı etmişliğin vebali elbette her türlü tahayyülün üstündedir.

Daha 2023 vardı, 2050,2071…

Ne büyük söylemlerdi ve ne büyük göz ve gönül okşayan vaatlerdi. İnanmıştı milyonlar. İnanmakla kalmayıp dört elle sarılmış ve her türlü fedakârlığı yapmış olmasının yanı sıra yapamayacakları fedakârlıkta yoktu.

Sokakta ki her iki kişiden biri, her iki evden birisi evlatları kabilinden benimsemiş, koruyup kollamaya ant içmişlerdi. Uzunca yıllardır bu ant ve yeminlerine sonuna kadar sadık kalmış ve Ak parti için hayal üstü bir destek ve kredi açmışlardı. 15 Temmuz akşamı ise bu sadakat verilen onca can ile de adeta taçlandırılmıştı.

Bu topraklarda ve hatta bu coğrafya da bir daha böylesi büyük bir teveccüh, böylesi büyük bir destek bir başka partiye nasip olur mu bilinmez ama son derece zor olacağı da tartışmaya mahal verecek bir durum değildir.

Yollar beraber yürünmüş, beraber ıslanılmış, beraber terlenmiş, beraber yorulmuş ama hiçbir zaman şikâyet etmemiş olan bu necip Millet, bu şarkının böyle bitiyor olmasını da aynı derece de kabullenme ve sindirim zorluğu içerisindedir.

Durum ve tablo bu iken, içinden kıs kıs gülüp başka mecralarda nemalanma hesapları yapanlar ise, yaptıklarının yanlarına kar kaldığının hesabı içerisindeler.

Dünyalık değilse bile Ahirette asla…