Bu iki kavramın birbiri ile olan ilişkisi, birinin varlığı ile diğerinin yokluğu ilişkisidir ve salt bu kadarla sınırlıdır. Zira kimlik sahibi olanın köle ve köle olanın da kimlik sahibi olması gibi absürt bir durumun varlığı evvela akla ve sonra pratik tezahüre aykırıdır.

Bu iki kavramın birbiri ile olan ilişkisi, birinin varlığı ile diğerinin yokluğu ilişkisidir ve salt bu kadarla sınırlıdır. Zira kimlik sahibi olanın köle ve köle olanın da kimlik sahibi olması gibi absürt bir durumun varlığı evvela akla ve sonra pratik tezahüre aykırıdır.

O halde bu iki kavramı müstakil olarak inceleyecek olursak eğer, evvela köle kavramından başlamak istiyorum. Zira köle kavramının doğru ve sansürsüz açılımını yapmak demek kimliğin, kişiliğin ve dolayısıyla özgürlüğün ne denli büyük bir nimet ve ikram olduğunu daha yalın şekilde ortaya koyacaktır.

Köle !

En yalın, en kısa ama en çarpıcı şekilde ifade edecek olursam eğer köle, alınıp satılan bir metadır! Alınıp satılan bir mal mesabesinde olduğu içindir ki kimlik, kişilik, duruş, tavır ve dolayısıyla bir vakar sahibi de değildir.

Alınıp satılan herhangi bir mal ve eşyadan farksız olması dolayısıyla kategorik olarak bir mal, mahsül ve dolayısıyla her türlü kullanım hakkının eliniz de olduğu bir eşya konumundadır. Hal ve tanım böyle olunca ortada bir tavır, duruş, kimlik, kişilik gibi erdeme dair söylemlerden bahsetmekte olası olmanın dışına taşmaktadır.

Ve yine tespit ve tanım böyle olduğu içindir ki İslam'a göre teklif dışında tutulur ve herhangi bir sorumluluk altına sokulmazlar. Bu durumu da daha açık, yalın ve sansürsüz ifade edecek olursak eğer, Allah, köleyi muhatap alınacak bir değer olarak görmemektedir !

Allah, özgür olmanın, özgün olmanın, kendi akıl ve melekelerini kullanmanın karşılığı olarak muhatap aldığı, konuştuğu ve takındığı tavra göre de derecelendirdiği varlığa insan ve özgür varlık denmektedir. Böylesi muhteşem bir payeyi elde etmenin ön koşulu özgür, yani kimlik ve kişilik sahibi olmaktan geçmektedir.

O halde alınıp satılan bir metanın, sahibine karşın bir tavır takınması, kendi olabilmesi, bağımsız ve bağlantısız bir eylem içerisinde girişebilmesi, itiraz edebilmesi, alternatif düşünce, söylem ve eylem geliştirmesi mümkün olabilir mi !?

Bütün bu değerlerden yoksun bir varlığın toplumsal bir saygınlık elde etmesi ve toplumsal bir karşılığının olabilmesi de hepten olasılık dışıdır.

Kuran, kölelik bağlamın da bir araştırmaya tabi tutulacak olursa eğer iki ana başlıkla karşılaşılacaktır. Birincisi, köleyi, acınacak zavallı bir varlık olması dolayısıyla korunmasını istemekte ( Nisa 36 )

İkinci olarak da her türlü hukuki yanlışların karşılığın da bir köle azad edilmesi şartının belirgin şekilde öne sürüldüğü görülecektir. ( Nisa 92- Maide 89- Nur 33- Muhammed 4 )

İslam, insanı muhatap alan ve alınması gereken bir varlık olarak görmek ve görülmesinin de ön koşulu olarak özgürlüğü, yani kimlik, kişilik, haysiyet, vakar, tavır ve tutum gösterebilen bir varlık olmayı zaruri kılmakta ve bunun da önünü ardına kadar açmaktadır.

Çağdaş kölelik !

Köleliğin, gerek kavram olarak ve gerekse kurumsal işlerlik olarak bir ortaçağ ürünü olduğu yanılgısı, köleliğin, çağdaş versiyonunu ortaya çıkarmış ve çıkarmakla da kalmayarak bir de bu tip kölelerin saygınlık kazanmalarına sebebiyet vermiştir. Oysa köleliğin tanımı birey olamamışlık, özgür, özgün ve kendisi olamamışlık olduğunun altını çize çize vurguluyor olmamda ki ana amil, işte bu çağdaş kölelerin deşifre olması amacını taşımaktadır.

Kimdir çağdaş köleler !

Kendisi olamamışlıktan, yetersizliğinden, donanımsız, birikimsiz oluşundan dolayı hep bir başkasının gölgesine sığınan, hep bir güçlüden medet bekleyen, hep o güçlünün kendisinin önüne bir şeyler atmasını umud eden ve geldiği bütün yer, konum ve kazanımları da bir başkası eliyle elde etmiş kişiye (!) çağdaş köle gözüyle bakılmalıdır. Bu durumun işlerlik kazanmış haline de kölelik kurumu denilmelidir.

Kölelin bulunduğu yerde, haliyle bir sahip, bir melik ve dolayısıyla bir tanrının varlığı da aynı oran da gereklilik ve meşruiyet (!) kazanmaktadır.

Köle ve Tanrı ilişkisi!

Köle, yukarıda da özelliklerini betimlediğimiz üzere her bakımdan yetersiz, kifayetsiz, niteliksiz bir zavallı olması hasebiyle hep sahibinin, meliki ve dolayısıyla Tanrısının iki dudağı arasına bakmakta ve oradan gelecek komuta göre ellerini kaldırma, indirme, baş sallama, yürüme, oturma, götürme ve getirme ameliyesine tabi olan kişidir. Tanrı da bu ilişkinin komuta kademesinde oturuyor olduğunun bilinciyle ardı ardına ve üstelik salt keyfi emirlerini savurup durmaktadır.

Böylesi bir ilişkide hak, hukuk, haysiyet, onur, şefkat ve merhamet gibi değerlerden bahsetmek mümkün değildir. Ama çağdaş köleliği klasik kölelikten ayıran ana etken, birisi zoraki bir diğeri ise gönüllülük esasına dayalı olmasıdır.

Çağdaş kölelik, gönüllülük esasına dayalı olduğu içindir ki klasik kölelikten çok daha aşağılık, çok daha berbat ve çok daha (…)

Kuran'ın bir çok ayette akıldan, omurgadan, kimlik, kişilik, vakar, haysiyet, tavır, duruş gibi değerlerden ve dolayısıyla özgürlük ve özgünlükten bahsetmesinde ki tek amil, bu vasıf sahiplerini ALLAH'IN MUHATAP ALMAK İSTEMESİDİR.

ALLAH'IN MUHATAP ALMADIĞI BİR VARLIĞI SALT KONUMU VE GİYDİĞİ GÖZ ALICI KIYAFETLERİ DOLAYISIYLA MUHATAP ALANLARA VEYL OLSUN…