“Cinsiyet eşitliği” ifadesi adı altında oynanan büyük oyun gelecek nesli ele geçirmek amacıyla topyekûn devam ediyor. Cinsiyet eşitliği kılıfıyla LGBT’nin önünü açan ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nin de peşini bırakmış değiller.

'Cinsiyet eşitliği' ifadesi adı altında oynanan büyük oyun gelecek nesli ele geçirmek amacıyla topyekûn devam ediyor.

Cinsiyet eşitliği kılıfıyla LGBT'nin önünü açan ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilen İstanbul Sözleşmesi'nin de peşini bırakmış değiller.

Dört bir koldan sözde kadına karşı şiddeti önceliyormuş gibi argümanları kullanarak cinsiyet eşitliği kavramını toplumun zihnine kazıma görevini de açıktan yapmaktan çekinmiyorlar.

Elinde bulundurdukları medya, STK ne aracı varsa bu işe ortak ediliyor.

LGBT'yi yaygınlaştırmak için çalışan küresel güçler, dünya genelindeki kuruluşları, Soros Vakfı aracılığı ile maddi ve manevi her açıdan destekliyor.

Yahudi asıllı Amerikalı milyarder George Soros'un Açık Toplum Vakfı'da zaten ülkemizde LGBT'ye verdiği destekle biliniyor.

'Yanındayız' adlı bir derneğin 'Yasalardan okul kitaplarına ve kitle iletişimine dek kullanılan dilin toplumsal cinsiyet ayrımcılığını teşvik eden unsurlardan arındırılması, eşitlikçi ve adil bir dil geliştirilmesi için çalışacak, mevcut çalışmaların yanında olacağız.' söyleminin altında yatan hakikati düşünürsek hedeflerinin ne olduğunu da rahatça görebiliriz.

Son olarak Gazeteci Özlem Doğan'ın gündeme taşıdığı Tarlabaşı Toplum Merkezi'nde yaşananlar tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi.

Gazeteci meslektaşım Doğan, Tarlabaşı Toplum Merkezi'nin faaliyetlerini şu şekilde özetliyor:

'Çocuklara ve gençlere ahlaksızlık aşılayan, küçücük çocuklara +18 cinsellik eğitimi veren, Suriyeli erkek çocuklarına büyüyünce genç kız olma hayalleri kurduran, çocuklara ve gençlere polis, öğretmen ve okuldan nefret etmeyi öğreten, küçük yaşta cinsellik yaşamaya maruz bırakılmış çocukların deneyimlerini dinlemek için programlar düzenleyen, yurtdışından fonlanan, HDP ve CHP'nin desteğiyle küresel renkli örgütün misyonerliğini yapan, Suriyeli ve Türk çocuklara Kobani konuşmaları adı altında terör propagandası yapan ve yaptıran, terör suçundan dolayı kapatılan enstitüyle iş birliği yapan, ahlaksız içeriğinden ötürü toplatılan kitapları çocuklara okutan, küçücük çocuklara trans bireylerin soyunduğu Taksim'deki sözde onur yürüyüşlerini sistematik olarak izleten, Türkiye, İslam ve ahlak düşmanı STK-derneklerle işbirliği yapan bir yapı'

Tarlabaşı Toplum Merkezi'ne yönelik ise bir kapatma davası açıldı. Kapatılmasının anlamını bildikleri için hop oturup hop kalkıyorlar.

Yazıyı yazdığım dakikalarda ise Tarlabaşı Toplum Merkezi'ne yönelik açılan kapatma davası henüz görülmemişti. Sadece bu merkezin kapatılmasını değil ülkemizde kılıf geçirdikleri her oluşumun nerede ne yapıyorlarsa tüm faaliyetlerinin durdurulması gerektiğini üstüne basa basa söylüyorum.

Her daim dikkat çekmeye çalıştığım bu tehlike ne yazık ki yeterince fark edilmiş değil.

Ancak 'Cinsiyet eşitliği' adı altında gelecek nesilleri yok etme projesine karşı toplum olarak tam anlamıyla bilinçlenmemizin zamanı geldi de geçiyor.

Çocuklarımızı bu tuzaktan korumamız elzemdir.

Yaratıcıya ve insan fıtratına karşı açılan savaşta gökkuşağı renklerini kirletmeye yeltenen, mağduriyet, masumiyet, hoşgörü, aşk gibi argümanları kullanarak çocukları etkilemek için uğraşanların amacı asla hak ve özgürlük değildir.

LGBT'yi bir kimlik olarak kabul ettirmeye çalışanların savunduklarının aksine eşcinsellik insan doğasına aykırıdır.

Tedavisi mümkün olan sapkın bir cinsel yönelim olan eşcinsellik aileyi ve toplum yapısını bozmaktadır.

İnsan neslini tehdit eden bu durum karşısında eşcinselliğin bir insan hakkı olduğu yalanına inanarak yapılan toplumsal baskıya hiç kimse boyun eğmemelidir.

Toplum içerisinde ayrışmalara neden olacak oyunun neticesi yönetilebilir bir kitledir.

Sadece toplumun değil devletimizin de bu konuda bilinçlendirici çalışmalar yapması gerekmektedir.

'Cinsiyet eşitliği' adı altında nasıl bir kötülük hedeflendiğini anlatmamanın bahanesi olmaz.

Ahlaksızlığı savunanların yüzlerinin kızarmadığı bir yerde gelecek neslin sağlıklı düşünmesi için yapılacak her çalışmayı desteklemek insanlığın gereğidir.

Duyarsız kalınan bu konunun gerçeğini anlamanın ve anlatmanın önünde hiçbir gerekçe duramaz.

Sapkınlığın karşısında durmak cahillik değil tam da yapılması gerekendir.

Yarın geç olmadan hemen şimdi!