Uzun zamandır tekrar tekrar sorduğum bir soru; Toplum olarak ne zamandır bu kadar kötü ve merhametsiz olduk. Kötülük yaptırmaktan zevk alan şeytanın yeryüzündeki temsilcisi olmak bu kadar mı keyifli geliyor?

"Ey iman edenler! Başa kakmak ve incitmek suretiyle yaptığınız iyilikleri boşa çıkarmayın!" (Bakara Suresi, 264)

Uzun zamandır tekrar tekrar sorduğum bir soru; Toplum olarak ne zamandır bu kadar kötü ve merhametsiz olduk.

Kötülük yaptırmaktan zevk alan şeytanın yeryüzündeki temsilcisi olmak bu kadar mı keyifli geliyor?

Duyduklarım ve gördüklerim karşısında yaşadığım kalp ağrısı insanlıktan çıkmışların tüm yüreklere sapladığı birer hançer!

Çok söylenen bir şey var ya kim olursan ol, hangi marka araban olursa olsun herkesin sonunda bindiği cenaze arabası, aynı beyaz örtü ile gireceği yer de bir karış toprak!

Birkaç örnekle devam edelim;

Eşi ile birlikte çalışarak biri bedensel engelli olmak üzere diğer çocuklarına bakmaya çalışan bir anne gündüzleri işte, sabaha kadar da çocuğuna bakarak hiç uyumadan işe gidiyordu ta ki yönetimin değişmesiyle işten çıkarılıncaya kadar. Bir gün çektiği sıkıntı öyle duruma geldi ki o gün çocuklarına yiyecek veremedi ve bunun üzüntüsüyle kalp krizi geçirdi. Bu konularda hassas olan bir arkadaşım hemen bir şeyler yapmaya çalıştı. Bir yandan kendisine iş ararken diğer yandan da acil gıda vs. temin etmeye çalıştı. Sözde yardım edecekler acılı annenin evine geldi. Bizim arkadaş da sonucu öğrenmek için kendisini aradı. O annenin söylediği tam da şuydu; Keşke söylemeseydin gururumu çok kırdılar!

Bu ilk kez duyduğum bir söz değildi bu, benzerlerini daha önce de duymuştum.

Kanser hastası bir baba… Medyadan tanıdığım bir ağabeyimiz çektiği zorlukları anlatınca o vesile ile tanışmış olduk. Hastane sürecini yakından takip ettim. İnanılmaz acılar yaşadı. Başka hastalıklar da peşin sıra geldi. Öyle düşünceli ki rahmetli annem vefat ettiğinde daha önceden sattığı torbalarca tespihi yollamıştı. Bin bir zorlukla 3 çocuğunu okutmaya çalışan bu yürekli adam hastalığından dolayı çalışamayacak hale geldi. Hasta olduğu için iş veren de olmadı. Ayağa kalktığı zamanlarda günde 5 TL için çöplerden plastik topladı. Bağışıklığı düşük olduğundan kısa sürede mikrop kaptı. Çocuklarını okutabilmek adına tedaviyi de bıraktı. Aynı zamanda küçük çocuğu bedensel olarak büyüme göstermediği için onunla ilgili de ayrı mücadele veriyor. Çok uğraştım bir şeyler yapabilmek için ama olmadı. Şu an yaşadıklarını yazmıyorum, kimliği bilinsin istemiyor çünkü. Ne zaman görüşsek abla ben seninle dertleşiyorum kimseye söyleme sakın diye 50 kez tembih ediyor. Onun da dilinde aynı söz; Gururumu kırıyorlar abla! Bu kişi ki 15 Temmuz'da hasta yatağından fırlayıp meydanlara koşacak kadar vatan sevdalısı!

Yine bir kardeşim var kendisine iş bulabilmek için aylardır uğraşıyoruz. Konuşmadığım kişi hatta siyasetçi kalmamıştır. İnsanın iyiliğe niyeti olmayınca sonuç da çıkmıyor. Buzdolabının bomboş olması, yiyecek ekmek bulamaması değil onu üzen! Eşinin ve çocuklarının bunları yaşaması. Çaresizlik öyle yıprattı ki onu çektiği bunca eziyete rağmen dediği; Ne olur sen üzme kendini abla, uğraşma da daha benim gururum çok kırıldı be abla!

Çok kıymetli, yüreği dünyalar güzeli bir hanımefendi vardı. Nezaketi, insanlığı kelimelere sığmayan. Kansere yakalandı. Tek üzüldüğü geride bırakacağı çocuklarıydı. Anne olan herkes bu acının büyüklüğünü anlar. Acılarını, ağrılarını dindirecek çok ağır ilaçlar kullanıyordu. Bir gün bir yakınım ona moral olsun diye bir yere davet etti. Sonradan keşke davet etmeseydim dediği bir yere! Orada bulunan insanların sözleriydi kendisini bu noktaya getiren; Gerçekten hasta mı gayet sağlıklı gözüküyor! Duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Kısa bir süre sonra da o güzel insan Rabbine kavuştu. Yakınıma dedim ara bu kelimeyi söyleyenlere ilet; Gerçekten hastaymış öldü!

Yardım etmek zorunda kalır mıyız sorgulamasından başka bir şey değildi bu!

Bu yaşanmışlara benzer öyle çok olaya şahit oldum ki ne yazık ki olmaya da devam ediyorum.

Hakikaten artık bir insan olarak yüreğimin dayanmadığını hissediyorum. Kötülük yapmaya, yaptığı beş para etmeyen yardımla gurur kırmaya ne çok meraklı insan varmış.

Çok net söyleyeyim böyle vicdansız insanlardan nefret ediyorum.

Kişi insansa eğer karşısındakinin derdini yüreğinde hisseder, onu incitmemek için ne gerekiyorsa yapar. Yahu bırakın bunları yapmayı gurur kırıyor bunlar gurur!

Ne zannediyorsunuz kendinizi! Bulunduğunuz makamlar, para hangisi sizi kurtaracak. Ölüp gideceksiniz be!

Makama, şöhrete değer verenlerin insana da biçtiği değer koltuğa göre olan bu kalpsizlerin gün geçtikçe sayısı da artıyor.

Hele kibir!

Bir makam elde edince vefayı ayaklarında ezişleri! Yürüyüşleri bile değişiyor.

Sayın Cumhurbaşkanımıza iletmek istiyorum; Ülkemize birçok hizmet edildi, ediliyor. Dünya arenasında Türkiye'nin büyümesi, kalkınması, mazlum coğrafyaların rahata kavuşması noktasında büyük çaba gösteriliyor.

Yıllarımı geçirdiğim medyadan, kamuya, özel sektöre kadar kişisine göre değil makamına göre değer verenlerin eziyetini çekiyor insanlar.

Hak yiyorlar, mazluma yardım etmiyorlar, en kötüsü de gurur kırıyorlar.

Adalet ve merhametle güzelleşecek dünyayı kibirleri ile şeytanlaştırıyorlar.

Mutlu azınlık, mutsuzluğu iliklerine kadar yaşayan insanlar.

Kaç kez yazdım bu konuları!

Duyulmayan sesimin geldiği nokta kopsun kıyamet batsın bu dünya!