1960'larda Vietnam'daki Amerikan savaşına karşı protesto dalgasının başlatıcısı olan bir üniversite olan Columbia Üniversitesi, üniversite kampüslerinde "ifade özgürlüğü" talep eden bir öğrenci hareketi ortaya çıkmıştı. Amerika’nın Vietnam Savaşı'na katılımı yoğunlaştıkça bu savaş, öğrenci protestolarının ana hedefi haline gelmişti. Sonrasında Amerika'nın Vietnam'a karşı savaşı bu öğrenci hareketi tarafından durdurulmuştu.

Onlar yine ortaya çıktı. Dünya manşetlerindeler! 

Gazze Şeridi'nde barışın sağlanması ve soykırımın sona erdirilmesini istiyorlar.

Üniversitelerinin Gazze'de ateşkes çağrılarına destek vermesini, İsrail'e silah tedarik eden şirketlerle iş yapmayı durdurmasını, İsrail'in askeri çabalarına yardımcı projeler için bu ülkeden araştırma parası kabul etmeyi sonlandırmasını ve "Gazze'deki soykırıma destek veren şirketlere" finansal yatırımı durdurmasını talep eden öğrenciler soykırımı önlemekte kararlı!

ABD'nin Columbia Üniversitesinde nisan ortalarında başlayan ve dünyanın dört bir yanına yayılan Filistin'e destek gösterileri, polis müdahalelerine rağmen engellenemiyor.

Biden, öğrenci eylemleri ile ilgili “Protesto hakkı vardır ama kaos oluşturma hakkı yoktur." ifadelerini kullanırken polisin müdahalesinden ise pek tabii ki hiç bahsetmedi. 

İşgal rejimi Başbakanı Netanyahu ise öğrenci protestolarına karşı aynı kışkırtıcı dili kullanmaya devam ediyor.

Öğrencileri cahillikle suçladı bu kez de!

Netanyahu, "'Nehirden denize' dedikleri zaman, bu İsrail Devleti'ni yok etmektir. Soykırımı destekliyorlar. Amerikan eğitiminin durumu artık içler acısı. Orada derin bir çürüme ve iflas var" dedi.

Yetmedi ABD’de antisemitizmin arttığını ve bu durumun "radikal İslam ile ultra anarşist solun birleşiminden" kaynaklandığını savundu ve "Üzerinde anlaştıkları tek şey İsrail ve Amerika'nın yok edilmesi gerektiğidir" şeklinde konuştu.

Sanki kendi gibi teröristlerden bahsediyor.

Oysaki öğrencilerin istediği ortada!

Katliamın durmasını talep etmelerinden böyle bir sonuç çıkarmak da ancak Netanyahu’nun yapabileceği bir iş olur.

Bu  arada ABD Başkanı Joe Biden, CNN'e verdiği röportajda, İsrail'in Amerikan silahlarını kullanması sonucunda sivillerin öldürüldüğünü söyledi. Biden, İsrail ordusunun Refah'a girmesi halinde ABD'nin İsrail'e silah sağlamayacağını da söyledi.

Biden, kamuoyunun önünde ABD'nin İsrail'e verdiği silahların Gazze Şeridi'nde sivil halkın ölümüne neden olduğunu da ilk kez itiraf etmiş oldu.

ABD, Refah'a geniş kapsamlı operasyon başlatılması durumunda Tel Aviv yönetimine silah sevkiyatını tamamen durduracağını açıklarken, İsrail ordusu bunun bir şekilde aşılabileceğini savunuyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü Daniel Hagari, "müttefiklerle her türlü sorunu kapalı kapılar ardında çözdüklerini" söyledi.

Netanyahu ise Gazze'de devam eden saldırılar konusunda Biden ile yaşanan anlaşmazlıkların üstesinden gelebileceğini umduğunu belirtiyor.

Biden yalan söylüyor. Köşeye sıkıştı. ABD kamuoyunda imajı sarsıldı. Son olarak öğrenci hareketleri etkili oldu. Önlerinde seçimler var. Biden’in eli kolu bağlandı. Netanyahu Trump seçilirse düşünün bugün olduğundan daha da rahat hareket eder. 

Refah’a bir saldırı olmaz denilse de ben İsrail’in bölgedeki planlarını düşündüğümde bunu yapma olasılığını da çok düşük görmüyorum. Sadece bir tehdit ile sınırlı kalmayabilirler.

Refah Kentindeki Ulusal Acil Durum Komitesi yaptığı açıklamada şunları söyledi;

-Refah şu anda modern tarihin Nazi Siyonizminin elindeki en büyük insani felaketine tanık oluyor.

- Refah'ta, Nazi Siyonistlerinin geçitleri kapatma, işgal etme ve kontrol etme işgali nedeniyle yaşananlar, Gazze Şeridi'ne giden ikmal ve yaşam hatlarının kesilmesi nedeniyle yüz binlerce vatandaşın ölümüyle tehdit ediyor, aynı zamanda hastanelerin kapanmasına da neden oluyor, tıp merkezleri ve sağlık hizmetlerinin tam kesintiye uğraması yakındır.

-Siyonist saldırganlık ve soykırım savaşı durmazsa, bu, ister doğrudan hedef alma, ister ölüm, açlık ve susuzluk, ister hastalık ve salgın hastalıklar yoluyla yerinden edilmiş yüzbinlerce insan için ölümün kesin olacağı anlamına gelir.

-Uluslararası sessizlik, resmi eylem eksikliği ve Nazi işgalinin liderlerine karşı katı kararlar alınmaması, Siyonist işgali kan dökmeye, katliam yapmaya, uluslararası yasaları, sözleşmeleri ve BM kararlarını görmezden gelmeye teşvik etti.

-Halkları, hareketleri, grupları, halk ve insani kuruluşları, bir milyondan fazla yerinden edilmiş insanı ve şehrin insanlarını ölümden kurtarmak ve Refah'a yönelik soykırım savaşını durdurmak için derhal harekete geçmeye, yürüyüşler ve kalıcı oturma eylemleri düzenleyerek meydanlara, şehirlere, başkentlere ve üniversitelere gitmeye çağırıyoruz.

Refah’a saldırı durdurulmalıdır. Bunun için herkesin denildiği gibi derhal harekete geçmesi ve İsrail’in karşısında durması gerekmektedir. 

Bunun en güzel örneği de ABD’deki öğrenci protestolarıdır.