Ümmetin Sorunu Başsızlık- 2

3-Hainler/Yerli İşbirlikçiler

  1. 4-Müslümanlarda hain bitmez. Aslında bizim düşman aramamıza gerek yok. İçimizdeki yerli işbirlikçilerine bakmamız yeterlidir. Onlar, hem bizi zaafa uğratır ve hem de bizim tüm sırlarımızı düşmanlara, hatta dost ve müttefik gözüken potansiyel düşmanlarımıza verirler. Onlar, bizi içerden çökertirler.

Maalesef tarih boyunca hep hainlerden çektik. Osmanlı Devletinin yıkılmasının da nedeni ne top/tüfek ve ne de düşmanlar olmuştur. Onu da yıkan yine bu hainler güruhu olmuştur.

Kimin hain olduğunu anlamanın kolay yolu, içimizdeki bazılarının aşırı birden zenginleşmesi, servetinin kaynağının bilinmemesi, dün fakirken bugün zengin veya aniden yüksek makamlara gelmesi, muhitini değiştirmesidir. Bu kişileri gördüğümüzde onların hain, yerli işbirlikçisi olduğunu anlarız. Bazıları hainliğinden veya dünyaya düşkünlüğünden değil, saflık veya aptallığın birleştiği o zaaf noktasından da aslında bilmeden ihanet içine girebilir. Onlar, müttefik ve dost kavramını anlamamışlardır.

Onlar: “Ey iman edenler, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz?” (Nisa 144), “Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Maide 57), “Mü'minler, mü'minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz” (Al-i imran 28) “Ey inananlar! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.” (Maide 51) demek ki bu ayetleri bilmiyorlar/göremiyorlar/sezemiyorlar/anlamıyorlar.

  1. 5-İngiltere/Amerika/Rusya ve Onların Türevleri
  2. 6-Aslında küfür tek bir millettir ama onların kendi aralarındaki menfaat hesaplaşmasından dolayı bize iz düşümleri farklı farklı olmaktadır.

Aslında biz bugün sultan ll. Abdulhamid’in izlemiş olduğu denge politikasını izliyoruz. Yani küfür milletinin aralarındaki bu menfaat hesaplaşmasından yararlanarak onlardan bir grubun desteğini alarak diğerine karşı ayakta kalmaya çalışıyoruz. Ama şunu da unutmamalıyız ki bir gün küfür milleti, asıl menfaatin birleşerek bize saldırması olduğunu (birinci dünya savaşında olduğu gibi, orada da küfür Osmanlıya karşı birleşmiştir) gördüğünde topyekûn bir saldırı ile karşı karşıya kalacağız. Ama o zamana kadar vakit kazanmaya ve bir anlamda böyle bir saldırıya karşı hazırlanmaya çalışmalıyız.

Türkiye’nin izlediği denge politikası, böyle bir büyük saldırıya karşı kendimizi savunacak alt yapıyı kurma ve bir anlamda zaman kazanma şekline dönüştürme/fırsatını elde etme olmalıdır. Yoksa rehavete, gaflet ve delalete kapılırsak sonumuz çok acı olur. Ayet de tam bu durumu anlatmaktadır: “Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat ederse), Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu', Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.” (Maide 54)

Batı dünyasını tek tek değerlendirmeye gerek yoktur. Onları zaten biliyoruz. Yalnız bilmediğimiz veya gözden kaçan nokta, batı dünyasında asıl oyun kurucusunun kim olduğudur. O, maşaları aracılığıyla iş bitirmeye alışmış olduğundan çoğu kimse onu görmez ve hatta önemsiz sanır.

Batı dünyasında ve özellikle Ortadoğu’da aslı oyun kurucu olan İngiltere’dir. İngilteresiz Ortadoğu’da oyun kurulmaz. Aslında dünyayı arka planda kraliçe yönetmektedir. Dünyadaki bütün fitne, kan, gözyaşı ve açlığın kaynağı odur. Diğer milletler açlık, kan ve gözyaşı ile boğuşacaklar ki asıl kendilerini sömüren güçleri görmeyecek ya da onlarla mücadele edecek güce sahip olamayacaklardır.

Sömürünün açlık ve savaş üzerine kurulması, dünyada açlık ve savaşın bitmemesinin tek nedeni sömürü düzenin devam ettirilmek istenmesidir. Diğer uluslar açlık ve savaşla boğuşacaklar ki batı medeniyeti tok olsun. Barış ve esenlik içinde yaşasın…

İnsanlar bu sömürü düzeninin farkına vardığında tarih değişecek ama tüm eğitim unsurlarımız, kitaplarımız ve felsefemiz bile onlarca yazılmakta, beyinlerimizi bile işgal etmiş bulunmaktadırlar.

Batı medeniyetinin saldırı ve politikalarını, Rusya’nın hedeflerini başka bir yazının konusu yaparak şimdilik burada noktalayalım.