RTÜK

RTÜK ne iş yapar? sorusu, benden evvel sayısız kez sorulmuş, sayısız kez sorulacak ve sayısız kez cevapsız kalacak bir soru olduğundan kuşkum yok. Fakat, gerek bu köşenin sahibi olmanın verdiği sorumluluk, gerek bir ebeveyn olmanın verdiği ince sızı ve gerekse toplumsal hissiyat bana da bu soruyu sorma gereği duyuran başlıca etmenler arasında.

Yaklaşık yedi yüz çalışanının olmasının yanı sıra, ciddi bir bütçe, gelir kaynağı ve bir de bunun yanı sıra bütçeden hariç yapılan takviyeleri de hesaba katarsak, RTÜK ne iş yapar sorusunun anlam ve önemi daha belirgin hal almaya başlıyor.

Televizyonların ve radyoların reklam gelirlerinden pay almak, Frekans tahsisinden önemli bir gelir sağlamak en büyük gelir kalemlerindendir. Bütün bunların yanı sıra, yapmakla görevli olduğu alan ise, özellikle televizyonların yayın politikasının içeriğini kontrol altında tutarak, bir takım yaptırımlar uygulamak. Elinde ki Anayasal ve yasal gücü ile birlikte, bir de ciddi bir bütçeye sahip olmasına karşın, görev ve yetkilerinin gereğini hakkı ile yaptığına dair en küçük emare dahi yoktur.

Televizyonlarda ki bir takım sembolik hareketler, uygulamalar ve yaptırımlar ile tatmin arayan RTÜK, asli görevlerinin farkında dahi değildir.

Alkol ve sigara gösterimine bir takım engeller (!) koyan RTÜK, haydi çocuklar uykuya demekten de kendisini alamamış ciddi bir kurum...

Bütün televizyon kanallarında haftanın her gününü istila etmiş çete ve mafya dizilerinde leblebi gibi insan öldürme sahnelerinden tutun da, her türlü otomotik silahların gösteriminden, kullanımında ki tatlı (!) sunumlarına kadar el ense tavrını sürdürmektedir.

Öyle ya, silahlar sigara ve alkol kadar bir tehlike arz eden ve dolayısıyla endişe duyulacak bir alet değil gibi geliyor sayın RTÜK üyelerine.

Her türlü silahların, en cezbedici şekilde sahneleniyor olması bir kenara, bir de, dizinin kahramanı (!) öylesi cezbeder şekilde silah kullanıyor ve öylesi cezbeder şekilde insan (!) öldürüyor ki, insanın bir kaç silah alıp bir kaç kişiyi öldüresi geliyor hani...!

Elbette sigaraya konulan engele taraftarım ve elbette alkol sahnelerine konulan buzlanmayı da hefife almıyorum. Lakin silahların, çetelerin, silahlanma ve çetesel teşkilatlanmanın verdiği ve vereceği yıkım ve tahrifat, alkol ve sigaraya dahi rahmet! okutacaktır

İnsan öldürmenin, silahın, silahlanmanın ve çeşitli isimler altında çeteleşme faaliyetlerinin bu denli cezbeder şekilde pazarlanıyor olmasına duyarsız kalan RTÜK, bir an evvel ya kendisine gelmeli ve ya fesh edilmelidir.

Gençliğimiz, gençlerimiz, çocuklarımız ellerimiz ve avuçlarımız altından kayıp giderken, suç işlemenin, silah kullanmanın ve insan öldürmenin haftanın her günü aralıksız pazarlanıp en güzel şekilde sunulduğu televizyon kanalları, elde ettikleri devasa gelirler üzerinden hayasız esnemeler savurmakta milletin gözlerinin içine içine...

Bütün bu hayasız, umarsız, korkusuz ve çekincesiz tv kanalları, pervasızca devam etmekteler cinayet sahnelerini alangirli şekilde piyasaya sürmeye.

Korkmalarını ve çekinmelerini gerektirecek ne bir kurum var karşılarında ve ne de önemli bir yaptırımla karşı karşıya değiller.

Hepimiz alalım kağıt ve kalemlerimizi ve tek tek isimlerini yazalım dizi filmlerin. Haftanın bir tek günü daha varmı ki silahların, bombaların ve sayısız insan öldürüşlerin pas geçildiği tek bir gün!?

Eğer, kıyıda köşe de bir iki dizi kalıyorsa eğer silahsız olan, oraya da bakın birbin türlü erotizm, entrika ve akla zarar çıkar ilişkilerinin istilası altındayız. Bu coğrafyanın kendi kültürel kodlarıyla uyuşan, katkı veren bir tek yayın ya da projeye tanık olmak mümkün bile değildir. Bütün bu veriler ışığında, RTÜK destekli ve onaylı bir istila altında mıyız..!?