DERS ALIR MIYIZ?

Tarihimiz, Müslüman muhafazakârlara dair adeta zulüm ile doludur. Yapılmış sayısız ve akla zarar zulümler üzerine sayısız kitaplar yazılmış olmasına rağmen, bir o kadarı daha kaleme alınmış olsa yeridir…

Yakın olması, hala hafızalarda canlı olması dolayısıyla yirmi sekiz şubat ile başlayıp, Ak partinin kurulup iktidara geldiği ilk beş yılına kadar yaşanılan zulümler, ne unutulur ne yarası kabuk bağlar cinsten de değillerdi. Bugün YSK’nın aldığı bir takım kararlar ve iktidarın bir takım icraatları dolayısıyla fevvaren eden zümrenin, o yaşanılan zulümler sırasında aykırı bir ses vermesi bir kenara, alkış tuttukları utanç zamanları da hala canlı şekilde durmaktadır.

Ehliyet ve liyakatten bahseden aynı zümre, dönemin adalet bakanları Seyfi Oktay ve Mehmet Moğoltay’ın verdikleri haktan, hukuktan ve adaletten yoksun beyanatlarını ayakta alkışlayanlar da, hala hafızalarda canlı durmaktadır.

İktidarın muhafazakârlardan oluşması dolayısıyla, bir takım hukuksuz davranışlarına binaen kuran ve hadislerden deliller getirerek adalet çağrısı yapanlar, dün neredeydiniz denilecek zümrenin de bizatihi kendisidirler.

Ve yine aynı zümreye hakkı, hukuku, adaleti ve yanlışın karşısında susmama erdemini de, yine aynı muhafazakâr zümre göstermiş ve öğretmiştir. Bugün yaşanılan ve yaşatılan hukuksuz işlemlere en yüksek itirazı veren, hakkı ve adaleti ayakta tutmak için kendi mahallesini en şiddetli şekilde eleştirenler de, yine aynı Müslüman kesimdir. Can yakmanın, hayatları karartmanın, genç nesillerin geleceğini katletmenin, hak edilmiş olanın elden alınmasının ne olduğunu anlamak için canınız mı yanmalıydı!?

O zulüm süreçlerinde hak, hukuk, adalet ve insan hakları diye feveran ettiğimiz süreçlerde duyarsızlığınızla, darbelere ve yapılan zulümlere alkış tutmalarınızla utanç duyuyor musunuz !?

Gerçekten ve samimiyetle bütün bunları kendinize itiraf ediyor ve nedamet getirerek, gıyabende olsa bir özür dileyip hakların helal edilmesi gibi bir niyet içerisinde misiniz!?

Üniversitelerin kapılarında ikna odaları kurup, gencecik kızların başlarında ki örtüleri çıkarmaları için olmadık mobing girişiminde olan kişileri Milletvekili seçmenin nasıl bir ayıp olduğunun farkında mısınız!?

Dönemin kudretli paşaları, makam arabalarından inerken, küçük dağları ben yarattım edasıyla attıkları cakalara alkış tutmalarınızdan yana içten bir ezginlik ve pişmanlık içinde misiniz!?

Henüz yaşadığınız zulüm, yaşadıklarımızın yanın da bir hiç kalırken, bir an için gecikmişte olsa empati yaparak yaşadıklarımızı bir nebze anlama çabasında mısınız!?

İşte bizler, sizleri anladığımız için, empati yaptığımız için, yapılan haksızlıklara itiraz ediyor ve yapanları hakka, hukuk ve adalete davet ediyoruz.

Acılarınızı ve sancılarınızı, sizin acılarınız, sizin sancı ve sizin sorunlarınız diyerek görmemezlikten gelmiyor ve sizin haklarınız için adaletin yanında yer alıyoruz.

Yaşadığımız bütün bu acı tecrübeler, her kesim için kulağa küpe cinsinden değer içermektedirler. Dönüşümlü olarak yaşadığımız haksızlıklar ve hukuksuzluklar, birbirimizi anlamaya, birbirimizi dinlemeye ve birbirimizi ezmeden, üzmeden, yok saymadan yaşamanın yollarını bulmaya sevk etmiş olması gerekmektedir. Her şeye rağmen, bütün farklılıklarımıza rağmen ortak yaşama zemini oluşturacak tecrübeler kazandığımız zaman dilimleri olması gerekmektedir.

Hülasa

Alevinin hakkını Sünni, Sünni’nin hakkını Alevi, açığın hakkını kapalı, kapalının hakkını açık, Türk’ün hakkını Kürt’ün ve Kürt’ün hakkını Türk’ün anladığı ve savunduğu bir Türkiye ulaşılamaz değildir.

Umuyor ve diliyorum ki, DESRLER ALMIŞIZDIR…