Tarihimizde birçok dönüm noktası var. Şüphesiz bunların en önemlilerinden biri 15 Temmuz 2016 tarihindeki ihanet girişiminin bastırılmasıdır.

Tarihimizde birçok dönüm noktası var. Şüphesiz bunların en önemlilerinden biri 15 Temmuz 2016 tarihindeki ihanet girişiminin bastırılmasıdır. Elbette başka girişimlerin olması da mümkündür ama bu saatten sonra topyekûn bir işgal hareketi olmadıkça bastırılması artık kolaydır.

Liderliğini FETÖ örgütünün yaptığı gözü dönmüş taşeron ihanet çetesinin giriştiği bu darbe kalkışması milletin hafızasından hiçbir zaman silinmeyecek, uçaklarla, tanklarla, ağır silahlarla yapılan saldırılara halkın canını ortaya koyarak yaptığı bu direniş de bir kahramanlık destanı olarak yıllarca anlatılacaktır.

Şu iyi bilinmelidir ki bu direnişin ana kodları demokrasi ve milli iradeden daha çok Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’a ve onun şahsında sembolleşen öze dönüş hareketine verilen canı pahasına sahip çıkıştır. Gerisi teferruattır.

Esasen Recep Tayyip Erdoğan’a ve ona sahip çıkan bu millete yapılan saldırıların ve bu saldırıların şiddetinin sürekli olarak artmasının arkasında yatan asıl sebep de bu öze dönüş hareketidir.

Önce gezi kalkışması, sonrasında 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesi girişimi, daha sonra terör örgütü HDPKK’nın azdırılarak terörün şehirlere indirilmesi ve en nihayetinde bu ihanet girişimi şunu göstermektedir: Türkiye’nin özüne dönüyor olması, Osmanlı’nın İslam dünyası üzerinde tesis ettiği birlik ve beraberliğin ana kodlarını sahiplenmesi ve Ortadoğu’dan başlamak üzere, dünya üzerindeki ezilmiş halklara sahip çıkarak dünyayı tek merkezden şeytani bir şekilde yönetme sevdasında olanların yoluna taş koymuş olması dünya egemenlerinde büyük bir rahatsızlık oluşturmuş durumdadır.

Gözü dönmüş ihanet şebekesinin asker kılıklı teröristlerinin ihanet paçavrasını iyice okuduğunuzda anlayacaksınız ki asıl istenen Türkiye’nin eski, pasif politikalarına geri dönmesi ve egemenleri rahatsız etmekten vaz geçmesidir.

İhanet şebekesinin kendilerine verdikleri “Yurtta Sulh Konseyi” ismi ve paçavrada vurgu yapılan “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”, ”başta NATO ve BM olmak üzere uluslararası kuruluşlara bağlılık”, “uluslararası hukuka uygun hareket etme” şeklindeki ifadeler, Türkiye’nin gittiği istikameti geri çevirme ve rahatsızlık oluşturan hususları ortadan kaldırmak adına egemenlere biat edildiğini gösteren işaretlerdir.

Şu ada kadar yapılan bütün kalkışmalarda sürekli olarak test ettikleri şey halkın verdiği reaksiyonun ve davayı sahiplenme gücünün nereye kadar olduğudur. En sonuncu test şimdiye kadar olanların en şiddetlisiydi ve sonuçları karşısında büyük bir şaşkınlık yaşıyorlar. Kendilerine yanıltanlar hakkında şu an neler düşünüyorlardır bilmiyoruz ama biz bir kez daha hallerine çok gülüyoruz elhamdülillah.

Bu aşamadan sonra başvuracakları tek şey bir işgal hareketi olabilir. Buna kendilerince gerekçeler de bulabilirler. DAEŞ ile irtibatlandırmak, NATO’da atmak, iç savaş çıkarıp bunu bahane etmek bunlardan bazılarıdır. Ama bu durum Türkiye etrafında kenetlenmeyi arttırma ihtimali bulunduğu için pek tercih edilebilir gibi görünmüyor.

Bunun yerine Türkiye’yi iç meselelerle meşgul etme, uluslararası arenada yalnızlaştırma, ekonomik sorunlarını arttırmaya çalışma ve liderlik iddiasında bulunduğu İslam topraklarında söz sahibi olmasının önüne geçmeye çalışma gibi yollar denemeleri daha muhtemel görünüyor.

İnşaallah İlan edilen OHAL en etkin bir şekilde kullanılır ve devlete yuvalanmış bu ihanet şebekesi bir an önce temizlenir. Devletin de işi zor. En büyük silahı bukalemunluk olan bu şebekeyi tespit etmek bile başlı başına bir iş. Bu tür yapılanmaları temizlemek yeterli değildir. Yenilerinin oluşmasının da engellenmesi mutlak gerekliliktir.

Her ihtimale karşı direniş coşkusunu taze tutmakta fayda var, meydanlarda toplanma günleri bittiğinde bile yazılı, görsel ve sosyal medya aracılığıyla hafızaları sürekli tazelemek ve benzer durumlarda halkın hareket ve etki kabiliyetini arttırmaya yönelik çalışmalar yapmak büyük önem taşıyor. Devletin de reaksiyon zamanını ve gücünü artıracak adımlar atılması da gerekmektedir.

Ey kendilerini dünyanın egemenleri sanan sinsi şeytanlar!

BİR KEZ DAHA BECEREMEDİNİZ, YENİLECEKSİNİZ…