Dolap Beygirleri

Recep Tayyip Erdoğan’ın devletin içine yuvalanmış sinsi yapılanmayı temizlemeye karar vermesinin ardından başlayan sancılı dönem, yeni anayasanın meclisten geçmesi ve halk oylamasına sunulacak olmasıyla yeni bir aşamaya girmiş bulunuyor.

O günden bu güne yaşananları hafızamızda yeniden canlandırmamız gerektiğini düşünüyorum. Ne büyük badireler atlattık ne uçurumlardan döndük o zamandan beri. Şüphesiz atılan büyük bir adımdı ve düşman sanıldığından çok daha güçlü ve büyüktü.


Dershanelerin kapatılması kararıyla başlayan süreç 17-25 Aralık komplosuyla ilk meydan savaşını patlak verdi. Ardından Ak Parti içindeki hainlerin deşifre olması, sonrasında cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan kirli ittifaklar, genel seçimlerde ve sonrasında terör örgütü PKK’ya sırtını dayayanlara verilen destek, yenilenen seçimler sonrasında umudu kalmayan FETÖ’nün gerçekleştirdiği darbe girişimi, ekonomiye vurulmaya çalışılan darbe gibi bir ülkenin kolay kolay atlatamayacağı badireleri Allah Teala’nın yardımıyla atlattık o günden bu güne kadar.

Ama asıl farkına vardığımız şey bu ülkede şer ittifakının değirmenine sürekli su taşıyan dolap beygirlerinin varlığı oldu. Şartlar ne olursa olsun, ülkenin ne kadar zararına olursa olsun ruhunu şeytana satmış bu güruh sürekli olarak sebatla bu görevlerini yerine getirdiler ve getirmeye de devam ediyorlar.

Ülke siyasetini kırılgan hale getiren, kaos arzusuyla yanıp tutuşan, yalan ve iftiraları fütursuzca kullanabilen, her türlü şer odağıyla hemen ittifak yapabilecek kapasitede bir ihanet şebekesi var bu ülkede. FETÖ’den bahsetmiyorum. Bu şebeke daha eski kökleri ta ittihat ve terakkiye kadar uzanan, müstemlekeci, yabancı hayranı ve batı karşısında aşağılık kompleksi hastalığına müptela bir topluluk bunlar.

Aslına bakarsanız FETÖ gibi sinsi bir örgütün bu topraklarda varlık bulabilmesinin de ana müsebbibi bunlardır. Bu ülkeye o kadar çok zehirli ot ektiler ki, FETÖ gibi bir örgüt bu kadar zehirin arasına masum bir çiçek gibi büyüyebildi kendini fark ettirmeden.


Bu aslında virüs gibi bulaşabilen, başkalarına aşılanabilen batı tarafından havamıza karıştırılmış bir tür zihin ve ruh zehirlenmesidir. Mevcut yönetim bu zehre karşı bir tür panzehir sunabildiği için istenmiyor. Havayı temizlemeye çalıştığı için alaşağı edilmek isteniyor. Gerçek yüzlerini ve arkasındakileri ortaya çıkaracak bir kararlılık gösterdiği için her türlü yalan ve iftirayla karalanmak isteniyor.

Düzeni kuran, havayı zehirleyen güçler içimizdeki dolap beygirlerini düzenin devamı ve zehrin yayılması için destekliyor ve besliyorlar maddeten ve manen. Yeni anayasa tam bir panzehir midir peki? Tabi ki hayır. Ancak psikolojik olarak üstünlük sağlayacak olması bile başlı başına bir şeydir. Yetmez ama EVET dememizin sebebi budur. Bu kesif havanın dağılması, ortama hakim olan pusun hafiflemesi için gereklidir.

En büyük üzüntümü de bizden olduğunu bildiğimiz bazılarının kendilerince haklı bazı gerekçelerle bu zehrin devamına yol açabilecek bir tutum izlemeleridir. Dolap beygirleri kervanına katılmayı bırakın. Zaman romantizm zamanı değil beyler. Düşmana az da olsa bir zarar verdirebilme zamanıdır.