USTALIK DÖNEMİ VE AK PARTİ

Çıraklık, kalfalık ve ustalık, mesleki olduğu kadar yaşamsal tecrübenin de getirdiği bir gerçekliktir. İnsan bu, hata yapa yapa, deneye deneye pişer ve olgunlaşır. Hataların belirgin, sık ve can yakıcı zamanların adıdır çıraklık.

Çıraklık, kendi içerisinde biraz masumiyet, biraz meşruiyet ve bir tutam da pişme zaman ve süresini barındırması hasebiyle anlaşılabilen, anlaşılmanın da ötesinden rıza gösterilebilen bir durumdur. Zira çıraktır, çömezdir ve hata yapmaya meyyal olduğu kadar hata yapma hakkı da olandır.

Kapasiteye bağlı olarak değişken olsa da, belli bir süre sonucu elde edilen kazanımlar, çırağı kalfalık boyutuna taşır ve biraz daha ehil olduğu kabul edilen bir konuma erişme hali başlar.

Kalfalık da henüz uzman sınıfında olmaması hasebiyle burada da bir takım hataların, yanlışların ve yanılgıların anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir kredisi vardır. Ancak, çıraklığa oranla belli bir mesafe alınmış olması, belirli bir oranda tecrübe yaşanmış ve haliyle dersler alınmış olması dolayısıyla sıradan, basit ve cahilane yanlışların sırıtacağı bir merhaledir.

Ustalık!

Ustalık, bir başka deyişle uzmanlık merhalesidir ki, işte bu merhale de hata yapmak bir tarafa, birbiri ardı sıra harika, ete ve kemiğe dokunan, ciddi ve kalıcı çözüm ve üretkenliğin evresidir. Böyle bir evre de bulunmak demek sevilmek, sayılmak, önemsenmek, yapılacak yaklaşım, öneri ve uygulamalara şapka çıkarılacağı aşama demektir.

Elbette böylesi bir aşamaya gelmek ve gelebilmek için ciddi bir şans verilmesi, destek verilmesi, yapılacak hata ve yanlışlara dair merhametli bir yaklaşım gösterilmesi gerekmektedir. Böyle bir zamansal süreç, böylesi bir anlayış ve merhametin hâkim olduğu zaman dilimi, yapılan hata ve yanlışların bu merhamet süzgecinden filtre edilmesi evresi, son derece iyi değerlendirilmesi ve kıymetinin bilinmesi gereken bir süreçtir.

Bu sebepledir ki ustalık evresi demek, bedel ödeneceği, hesap sorulacağı, yalan, yanlış ve hatalara göz yumulmayacağı ve ciddi faturaların kesileceği evredir.

Bahsettiğimiz böyle bir süreci, bahsettiğimiz böylesi bir desteği, bahsettiğimiz şefkat, merhamet ve anlayışını en güzel kıvamda sunulduğu kurumun adıdır Ak parti. Hatta bahsettiklerimizin çok daha ötesinde bir kredibilite, bahsettiğimizin çok daha ötesinde bir teveccüh ve bütün bunların da ötesinde bir sevgi seliyle kuşatılan bir Ak parti…

Yukarda izahını yaptığımız evrelerin kronolojik açıklaması dikkate alacak olursak eğer, ortada ciddi ve büyük bir yanlışın varlığı gözden kaçmayacaktır. Çıraklık ve kalfalık dönemlerinde hata yapması gereken, böylesi bir evrede yeterince etkili ve üretken olamaması beklenilen Ak parti, bu süreçlerde önemli icraatlara imza atmıştır.

Çıraklık ve kalfalık dönemlerine oranla kendisini aşan projeleri hayata koyarken, ustalık ve uzmanlık dönemlerine dair çıtayı da haylice yükseklere dikmişti. Çıtanın yükseklere, iki bin yirmi üç, iki bin elli üç, iki bin yetmiş bir gibi uzak ama idealist hedefler koyan Ak parti, bütün bu büyük ve uzun soluklu hedeflerle uyuşur bir görüntü ve intiba da veriyordu.

İnanıyordu millet ve onun ustalık ve uzmanlık evresine büyük umutlar beslemiş, büyük hayaller kurmuş ve kendisi de çıtasını yükseklere dikmişti.

Ancak!

Heyecanların, umutların, hayallerin, planların ve gelecek tasavvurunun yaprak dökümü yaşanıyordu. Olacak gibi değildi, inanılacak gibi değildi, olması ve inanılması da mümkün değildi. Ustalık ve uzmanlık dönem ve evresi böyle olmamalıydı, böyle değildi beklenti ve kurulan hayaller. Bambaşkaydı.

İsmet Özel‘’ Allah, insanı iddiasından vurur ‘’ derken,

Toplumlar, medeniyetler ve imparatorluklar, kendini doğuran ana fikirlere ihanetlerinden dolayı yıkılırlar. Tarihin bütün bozgunlarına bakarsanız, oralarda, ihanete uğrayan fikirlerin intikam aldıklarını görürsünüz. Gerçekten de bu bozgunlar, ilk ve temel modeline uymayan fikirlerin, orijinalinden uzaklaşıp ona ihanet etmiş fikirlerin doğrudan doğruya yol açtıkları sonuçlardır. der Malik Bin Nebi.

Kendisine, kendi değerlerine, ilk ve orijinal düşüncelerine ihanet eden Ak parti, kendi ihanetinin de bedelini ödemeye başlamıştır. Kendi kendisini tüketen, kendi kendisini yiyen bu oluşum, bir takım şeyleri düzeltmek çok çeşitli toplantılar düzenlemekte, belediye başkanları ile,milletvekilleri ile, bakanlar ile toplantı üstüne toplantılar tertip etmektedir. Bütün bunları yaparken ki amacı aksayan, tökezleyen tarafların düzeltilmesi olduğunu iddia eden Ak parti, yine ve inatla hata yapmaya devam etmektedir.

DİNLEMESİ, TOPLANMASI, TOPLANTILARINA KONUK ETMESİ GEREKENLER BAŞKANLAR, VEKİLLER VE BAKANLAR DEĞİL, MİLLETİN BİZATİHİ KENDİSİDİR…!