Türkiye’de eğitim sorunu-4

Beşinci maddeye ilişkin, Cumhuriyet döneminde öğretmen açığı ve derslik açığı hep var olmuştur. Dersliklerde ortalama öğrenci sayısı hep 40, 50, 60 civarlarında olmuştur. Bu oran son 10 yılda yapılan çalışmalar sonucunda 30 civarına indirilmiştir. Avrupa’da dersliklerde ortalama öğrenci sayısı 20 civarındadır. Yine öğretmen açığının kapatılması konusunda son 10 yılda önemli atamalar yapılmasına rağmen yaklaşık 100.000’in üzerinde öğretmen açığı bulunmaktadır. Personel ve derslik yetersizliğinin giderilmesi ekonomik gelişme ve bütçeden ayrılan payın arttırılmasına bağlıdır. Ekonomik gelişme ile birlikte bu sorunun çözümü mümkün olabilecektir.

Altıncı maddeye ilişkin, Cumhuriyetin başından itibaren Laiklik ilkesinin yanlış yorumlanması, din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılması gibi dar bir yorumlayış nedeniyle devlet dairelerinde ve devlet okullarında ve üniversitelerde din, vicdan ve ibadet özgürlüğü engellenmiş, dini inancı gereği ve kişisel tercihi çerçevesinde başörtüsü takan insanlar baskı altına alınmışlardır. Başörtülü insanlar anayasal ve yasal bir engel olmamasına rağmen devlet dairelerinde çalışamamış, başörtülü öğrenciler orta öğretimde (liselerde) öğrenime devam edememiş, başörtülü üniversite öğrencileri ise 1980 Askeri darbesi öncesi dönemde münferit engel ve engellemeler olmakla birlikte; 1980 sonrası dönemde sistematik baskı altına alınmışlar ve üniversitelere alınmamışlardır. 28 Şubat 1997 Askeri müdahalesi sonrası dönemde ise YÖK’ün tebliği ile başörtülü öğrencilere yönelik baskılar sistematik bir şekilde artarak, okullara alınmamışlar, başlarını açmayanlar okuldan atılmışlar, öğrencilerin başlarını açmaları için ikna odaları kurulmuş, bu öğrencilerin eğitim hakları haksız ve hukuksuz bir şekilde ellerinden alınmıştır.

Üniversitelerde başörtüsü sorunu, 2000’li yılların ortalarından itibaren YÖK kararları ve üniversitelerin bu konuda serbest bırakılması, toplumsal ve siyasal anlamda genel olarak bir mutabakatla çözüldü. Başörtüsü ile üniversitelere girişler serbest hale getirildi. 2013 yılında Devlet Memurları Kılık Kıyafet Yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle de dini inancı gereği ve kişisel tercihi ile başörtüsü takanların, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında çalışabilmesinin önü açılmış ve bu alandaki insan hakları ihlalleri ortadan kaldırılmıştır.