Tencereler..

Üstad Mehmet Şevket Eygi’nin geçen günkü (4 Aralık) «Müftülerin Nikâh Kıyması» başlıklı yazısının girişi şöyleydi:

“Lâikler, Kemalistler, ateistler, çağdaşlar müftülerin Şer’î nikâh kıymasını istemiyor. Lâikliğe aykırıymış… Eski bayat geçersiz laflar. Bütün medenî dünyanın kiliselerinde nikâh kıyılıyor. Medenî dünyada oluyor da bizde niçin olmasın? İslâm dininin nikâhla, boşanma ile ilgili hükümleri, emirleri, yasakları, tavsiyeleri vardır.

Büyük din alimi Bulgaristanlı Ezherî Ahmed Davudoğlu hocaefendi, nikâh konusundaki bir konuşmasından dolayı ağır ceza mahkemesinde yargılanmış hapse atılmıştı. Lâikler, Kemalistler o kara günlerin geri gelmesini istiyor.

Demokrasinin, insan haklarının merkezi olan İngiltere’de şu anda 85 Şeriat mahkemesi faaliyette. Bizdeki fosil kafalılar, 1930’ların din düşmanı rejimini övüyor ve özlüyor.

Şapka yüzünden vatandaşlar idam edilsin.. Sözde lâik devlet Müslümanların ezanına karışsın, gerçek ezan okumak yasaklansın!. Okuyanlara cani katil muamelesi yapılsın, zulm edilsin.

Din eğitimi yasaklansın. Küçük çocuklara Kur’ân okutan hocalar tutuklansın. (….)

Bu adamlar ve kadınlar kesinlikle demokrat değil, insan hakları taraftarı değil.,”

Başka söze ne hacet?

* * *

Dün bazı PENCERELERDEN baktık, bugün de TENCERELERE bakalım..

  1. yüzyılın sonlarında Gazneliler devrinde yaşayan Ebu’l-Feth el-Bustî’nin Kaside-i Nûniyye'sinin, Diyarbakırlı Saîd Paşa tarafından yapılan Türkçe Manzum Tercümesi’nden birkaç hikmet damlası:

* Nâsa ihsân et ki memlûkun ola her kalb-i hür / Bu müsellemdir ki insân bende-i ihsân olur.. (İnsanlara ihsanda bulun ki, hür bir kalple sanki kölen olsunlar.. / Bu inkâr olunamaz bir hakikattir ki, insan ihsan edene köle olur..)

* Muhtelifdir halk bir tab‘ üzre etmez ittihâd / Tab‘-ı nâsın nev‘ine ne hadd ü ne pâyân olur (Halk değişik, çeşitli karakterlerde, farklı tabiatta insanlardan meydana gelir, -tek fikirde, türde, tek biçimde- birleşmez... İnsanlar o kadar farklı yaratılmışlardır ki, bu çok çeşitliliği belirtmeye ne bir sınır ne sayı yoktur...)

* Nâhun-ı minnetle tahdîş etme rûy-ı cûdunu, / Arz-ı minnet mâhi-i hâsiyyet-i ihsân olur (Cömertlik tunçunu minnet tırnağıyla kaşıma / Yüzsuyu dökmek; ihsanın yani gelecek ikram ve nimetin hayrını, bereketini mahveder..)

İnternette arayın bulamazsınız bunları. Hikmet yerine Hikmet Beyin aşk maceraları çoğunlukta çünkü..

Bir de böyle bir tencere var.. Dileyen dilediği tencereden yer..

Kimi aş şifa, kimi zehirdir ademe,

Sakın ha, söylenmedi hiç deme,

Söz uçar amma, yazı kalır defterde..

(Diyarbekirli Ramazan Ercan ya da kısaca Kitapçızadelerin Ramazan..)

#harbiden: Kim ne eder kendine eder..” Bu sözü bağırıp gezen meczubu zehirlemek isteyen vicdansız kadının zehirli böreğini; ona değil de, kadının askerden dönen oğluna yediren Allah’ın şanı ne yücedir!. Kıssadan hisse.. (Bu sözler aslında hem kültürel, hem de siyasidir anlayana..) 06.12.2017