Türkiye’de Alevilik sorunsalı-5

İngiliz Sömürge Bakanlığınca 1710 yılında casusluk faaliyetlerinde bulunmak ve bilgi toplamak amacıyla İstanbul’a, sonra sırasıyla Basra ve Mısır’a gönderilen Casus Hemper’in anlattığı şu olay son derece kayda değerdir. Sömürge Bakanlığı Sekreteri Hemper’e Şunu söyler: “İngilizlerin geleceği ve varlığı sizin başarınıza bağlıdır.” Hemper İstanbul’da iki yıl kalır, Çok iyi Türkçe, Arapça, Farsça ve Kur’an öğrenir. Müslüman Türklerin karakter yapıları hakkında bilgi toplar. Bir marangozun yanında çalışır, geçimini sağlar, Cami imamı Şeyh Ahmet Efendi ile dostluk kurar ve ondan İslam eğitimi alır, Müslümanlığın vecibelerini öğrenir. Türkleri dünyanın en iyiliksever, iyi kalpli, şüpheden uzak, herkese güvenle bakan, asla kötülük düşünmeyen kadirşinast bir millet olarak tanımlar. Ve kendi iç sesiyle konuşur der ki: “ Biz böylesine iyi kalpli bir milletle neden düşmanız ki?” Sonra görev ve sorunluluklarını düşünür ve İngiliz milletinin geleceği için acımasızca ve duygusuzca düşmanı hakkında bilgi toplamaya, işini yapmaya devam etmeye karar verir. Hemper iki yıl sonra İngiltere’ye çağrılır, raporunu sunar ve bir sonraki görev yeri olan Irak-Basra’daki görevi ve yapacakları kendisine tebliğ edilir. Orada Şii bir marangozun yanında çalışır, Cami imamlığı yapan Sünni bir şahsiyetle tanışır ve dostluk kurar. İmamın kendisinden şüphelenip sorgulaması üzerine Iğdırlı Şii Türk olduğunu söyleyip durumu toparlar. Yanında çalıştığı marangoz Şiidir, etrafındakilerle din ve devlet işleri hakkında hararetli sohbet etmektedirler. İstanbul’daki sultanlığı şiddetle eleştirmekte, yer yer İran Yönetiminin de uygulamalarına karşı çıkmaktadırlar. Marangozun yanına zaman zaman gelip dini ve siyasi sohbetler eden, yukarıdan ve yüksek sesle konuşan, hiddetli, Şiileri ve Sünnileri şiddetle eleştiren 20’li yaşlardaki bir genç Hemper’in dikkatini çekmiştir. Hemper bu gençteki dinamizmi ve gözündeki ışığı fark etmiştir. Bu genç, Kur’an ve Sünneti bağımsız yorumlamakta, icma ve kıyası asla kabul etmemekte ve çok keskin bir şekilde Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Ali’yi eleştirmektedir. Hemper aradığını bu gençte bulmuştu. Hemper itiraflarında, bu gence şunu söylediğini belirmektedir. “Eğer Hz. Muhammed hayatta olsaydı Ebubekir ve Ömeri Halife ilan etmez, seni Halife seçerdi. Bence sen İslam Dinini yeniden yorumlamalı ve dinde reform yapmalısın.” Hemper’in yakınlık kurduğu bu gencin adı Muhammed Bin Abdulvahaptır.

Hemper Irakta görevini tamamlayıp raporunu sunmak için İngiltere’ye döndüğünde Sömürge Bakanlığı Sekreteri ile yaptığı görüşmeye ilişkin itiraflarında şunu ifade etmektedir. Hemper Sekretere der ki “ Şu Müslümanlar acayip insanlar. Şii-Sünni diye ayrılmışlar, özde bir olmalarına rağmen bir birlerini sevmiyorlar. Mantıklı olurlarsa çok kolay birleşirler.” Bunun üzerine Sekreter, Hempre’e kızarak “Senin işin Müslümanları birleştirmek değil, zaaflarını kullanarak bölmek ve parçalamaktır.” Şeklinde cevap vermiştir.

KAYNAKÇA

1 – “Bir İngiliz Casusunun İtirafları” kitabı.

2 – “Tarihsuuru.com”.

3 – “Vikipedi”.

4 – Dinler Tarihi Uzmanı Dr. Lütfü ÖZŞAHİN.

5 – Sabetay Sevinin soyundan gelen Ilgaz ZORLU’nun mahkeme savunması (itirafları).

6 – A. Faruk TÜRKİSTAN, Türkiye Sevdamız.