TÜRK DOSTU BARZANİ

Türkiye ile Barzani arasındaki ilişki kamuoyunun bildiğinin aksine yıllarca devam eden dostane bir ilişkidir. Türkiye’nin karmaşık Irak topraklarında kendisinin gerçek müttefiki Barzani destekli Kürdistan olurken, Barzani de aynı şekilde Türkiye’ye tüm yardım seçeneklerini sunmuştur. Yeri geldiğinde Türkiye ile birleşebilir diyerek Amerika’nın gazabını üzerine çekmiştir.

Özellikle petrol gelirlerinin Türki bankalarına yatırılması, Türkiye üzerinden dünyaya açılmaya çalışması, Türk ekonomisinin düzelmesine katkıda bulunmuş, ülkemizin dünyada yaşanan ekonomik krizlere düşmesini engellemiştir. Irak Kürdistan’ında Türk yanlısı oluşum sadece Barzani’nin oluşumu olurken, Talabani Türk karşıtı tüm oluşumlarda yer almaktan çekinmemiştir. İran’ın desteğini alan Talabani Rus yanlısı olduğu gibi PKK’nın da yeri geldiğinde en büyük yardımcısı olmuştur.

Fakat işin ilginç yanı, Türkiye’de sürekli Barzani eşittir PKK propagandası yapılırken, Talabani’ye karşı olumlu bir algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Yani dostumuz olan Barzani, PKK destekçisi gibi gösterilirken, asıl pkk yanlısı olan ve aleyhimizdeki tüm oluşumların destekçisi olan Talabani’ye karşı sempati oluşturulmaya çalışılmıştır. Halbuki Barzani Pkk ile savaş halindedir ve suikast girişimlerinden kıl payı kurtulmuştur.

Peki neden böyle yapılmaktadır?

Çünkü gerek Amerika/Avrupa ve gerekse Rusya/İran, bizim Barzani ile yakın dostluk kurmamızı istememekte, Barzani’yi kendi yanlarına çekmeye çalışmaktadırlar. Barzani’yi Türkiye’den koparmak demek, Türkiye’nin ekonomik anlamda darboğaza girmesini sağlayacağı gibi, Türkiye’nin etrafının düşmanlarla çevrilmesini de sağlayacak, elimizdeki seçenekleri azaltacaktır. Böylece Türkiye’nin Barzani üzerinden Kürtlerle oluşabilecek yaklaşımını da engellemiş olacaklardır.

Barzani aleyhtarı yaklaşım, ülkemizin düşmanlarının yaklaşımıdır. Ayrıca Barzani’nin babası Mele Mustafa Barzani’nin Medrese kökenli olması, ailece dindar bir yapıya sahip olmaları da Sosyalist Kürtlerce tahkir konusu olmuş, hatta ülkemizdeki propagandalar sonucu Barzani ve ailesinin Yahudi olduğu bile söylenmiştir. Özellikle İslamcı olduğunu iddia eden ama kendilerinde hala cahiliye tortuları bulunan çevreler bunu hep dile getirmiştir.

Bir de milliyetçi olduğunu söyleyen kesimler bulunmaktadır. Bunlar, Kürt sözünü hiç hazm etmedikleri gibi, onlar için Kürtlerin insanca yaşaması ve kendilerine ait bir devlet kurmaları da savaş sebebi görmektedirler. Onlar için en iyi Kürt ölü Kürt’tür. Yeryüzünün en uzak noktalarındaki Türklerin haklarını savunurken, kendi ülkelerinde 20 milyon Kürt’ün akrabalarını hem küçümsemekte ve hem de onların insanca yaşamasını arzu etmemekte, Saddam gibi zalimlerin baskısı altında yaşamalarını tercih temektedirler.

Nedir bu milliyetçi olduğunu söyleyen ama aslında farkına varmadan ihanet şebekelerinin amacına hizmet eden insanların isteği? Kürtlerle savaşmak veya Kürtleri yok etmek mi istiyorlar? Onların bu haleti ruhiyeleri asıl ülkeyi bölmeye ve parçalamaya sürüklemeyecek mi? Bu ülkede yaşayan Kürtlerle bir arada olmak istemiyorlarsa o zaman Kürtlerin değil kendilerinin bölgeden çekilmesi gerektiğini bilmiyorlar mı? Çünkü Kürtler, bulundukları bölgenin asli sahipleridirler. Kendi topraklarında yaşamakta ve başka kimsenin topraklarında da gözleri bulunmamaktadır.

Eğer bu ülkede Ortadoğu’daki gibi bir Kürt ayaklanması yoksa, bu Kürtlerin birlik ve beraberlikten yana olduğunu göstermez mi? Ortamın çok müsait olduğu böyle bir dönemde bile Kürtlerin birliği savunması batılıların oyununu gördüklerini, ama milliyetçi denilen kesimlerin hala bunu görmediklerini göstermez mi?

Barzani’nin her ülkemize gelişinde milliyetçilerle birlikte bu ülkenin menfaatlerini istemeyenler hemen pkk söylemini gündeme getirmektedirler. Onlar, maalesef yaşadıkları ülkeyi ve çevreyi bilmemektedirler. Barzani’nin ve Peşmergelerin pkk ile savaş halinde olduğunu bilmemekte ve öğrenmek için de gayret göstermemektedirler. Özerk bir komşu devletimizin bayrağının göndereye çekilmesini bir pkk bayrağı olarak yazma cehaletini gösterirken, Afrika’nın yeni yetme bir devletinin bayrağının çekilmesine itiraz etmemektedirler. Halbuki diplomatik kurallar bellidir. Özerk bir bölge yöneticisi ziyaret ettiğinde o özerk devletin bayrağı ile birlikte, bağlı olduğu devletin bayrağı da göndereye çekilir. Rusya’daki özerk Türki Cumhuriyetlerin Başkanları ülkemizi ziyaret ettiğinde onların bayrağı ile birlikte Rus bayrağının dalgalanmasına niye itiraz edilememektedir?

Onlar, bu davranışlarıyla ülkenin Kürtlerini küstürdüklerini ve asıl bölücülüğü kendilerinin yaptığının maalesef farkında değildirler. Bu tavır ve davranış, Kürt aydın ve gençlerin Türklerle olan duygusal bağlarını koparmaya götürdüğünü birilerinin anlatması gerekmektedir. Fakat o birileri de siyasi kaygılarla olayı bir oy devşirme olarak görerek maalesef görevini yapmamaktadır.

Ülke sıkıntıya girdiğinde, savaşlar olduğunda veya seçimler yaşandığında Kürtlerle din kardeşi olduğunu hatırlayan ve sürekli bunu gündeme getirenler, maalesef iş Kürtlerin insanca yaşaması ve değerlerini yaşatmaları, onurlarının korunması noktasına geldiğinde bir emperyalist duyguyla hareket ettiklerini ibretle görüyoruz. Üstelik bu davranışta bulunanlar ırkçı olduklarının da farkında olmuyor, biz onların yaptıklarının yanlış olduğunu söylediğimizde ise bizi ırkçılıkla ve bölücülükle suçluyorlar. Bu iş böyle gitmez. Bir arada yaşamak istiyorlarsa kendilerinin dışındaki diğer halklarının köleleri olmadığını, sömürgeleri olmadığını anlamaları gerekir. Onlarla bir arada yaşamak ve ülkenin bölünmesine izin vermemek için bizzat kendilerinin haklar konusunu gündeme getirmeleri gerekir.

Kürtler de bu ülkenin kurucu unsurudur. Kürtler de bu ülkenin sahibidir. Anadolu, Kürtlerin de vatanıdır. Bu devlet Kürtlerin de devletidir. Kimse efendi değil ve kimse bir başkasının sömürgesi değil. Eşit uluslar ve eşit haklar istemek insanların en tabi hakkıdır. Bu ülke Türkün olduğu kadar, Kürdün ’dedir. Bu ülke hepimize yeter… Lütfen biraz aklımızı başımıza toplayalım, emperyalistlerin çıkarlarına alet olmayalım. Hükümetimizin bu konudaki yapıcı çalışmalarını destekleyelim ve daha da iyi çalışmalar yapmasını teşvik edelim. Emperyalistlerin ve bölücülerin en büyük korkusu Türk/Kürt kardeşliğidir. Bu kardeşliği bozucu davranışlardan uzaklaşalım ve hatta kardeşlik bağlarımızı güçlendirmeye çalışalım.

Bölgeler arası kardeşliği geliştirmek için Resulullah (sav)’in Muhacirlerle Ensarı kardeş yaptığı gibi, ülkemizde de her Türk ailenin bir Kürt kardeş ailesi projesini oluşturalım ve aramızdaki bağları geliştirdiğimiz gibi bir birimizi daha iyi tanıyalım/tanışalım/bir olalım… (Aynı kardeşlik yaklaşımı ülkemizdeki göçmenler için de yapılabilir. Resulullah (Sav)’de bizim için örnekler bitmez.)

Türkiye, Türklerin ve Kürtlerindir.