Öğretmenlerin durumu iyi değil.

Öğretmenlerin durumu iyi değil. Öğretmen maaşlarından bahsetmiyorum. Öğretmenlerin psikolojisinden bahsediyorum. Öğretmenlerin motivasyonları yok edilmiş durumda. Kırgın, küskün ve durgunlar. Topluma önderlik etmesi gereken öğretmenler toplumun en arka saflarına itilmiş. Hareketsiz, kendini yenileyemeyen ve değişime kapalı haldeler. Tıkanıp kalmışlar. Anlaşılmıyorlar. Neye ve kime hizmet ettiklerini bilmiyorlar. Fark yaratamıyorlar. Öğrencileri heyecanlandıramıyorlar. Ruhları ellerinden alınmış gibiler.

Peki, ne oldu da öğretmenleri bu hale getirdik? Elbette bütün bu durum tek bir nedenle açıklanamaz. Ama en önemli nedeni şu ki; öğretmenlerin hakkını yedik. İtibarlarını ve saygınlıklarını çaldık. Onları yerli yersiz eleştiri yağmuruna tuttuk, değersizleştirdik, çocuklarımıza “hiçbir şey olamayacaksan bari öğretmen ol” diye nasihat ettik. Öğretmenleri yanlış anladık, öğretmenliği “üç ay tatil” yapma hevesi sandık. Kısacası öğretmenlerimizin onurlarına dokunduk. Şimdi de çocuklarımızı iyi yetiştirmelerini bekliyoruz. Boşuna beklemeyelim. Bizim öğretmenlere yönelik tavrımız değişmedikçe öğretmenler harekete geçmeyecekler.

Bir ülkede yaşayan insanların kalitesini ancak o ülkenin öğretmenlerine saygı göstererek yükseltebilirsiniz. Çünkü hocasını değersiz bulduğunuz insanlara gösterdiğiniz saygı kabul edilmez. Kaliteli bir eğitim, kaliteli bir gençlik ve kaliteli bir ülke istiyorsak öncelikle öğretmenlerden çaldıklarımızı onlara geri vermek zorundayız.

Çocuklarımızı kazanmak istiyorsak önce öğretmenlerimizi kazanmalıyız. Bilinmeli ki öğretmen motivasyonunu kaybederse öğrenciyi kimse motive edemez, eğitim doğmadan ölür. En iyi öğrenciyi en modern binalara gönderseniz bile sonuç alamazsınız. Eğitimin kalitesi eğitim sistemini değiştirmekle artmaz. Modern binalar inşa etmek ve yüksek teknoloji kullanmak da işe yaramaz. Eğitimin kalitesi idealist öğretmenler ile artar.

Eğitim dört duvarla olmaz! Eğitim öğretmenle olur. Toplumdaki en zor görev öğretmenlere verilmiş. En yüksek saygıyı da onlar hak ediyor. Öğretmene ikinci derecede rol veren bir eğitim sistemi ile başarıya ulaşılamaz. Eğitimin kilidi öğretmendir. Öğretmenin kalitesi artmadan hiçbir şeyin kalitesi artmaz.

Öğretmenlere itibarlarını iade etmeliyiz. Öğretmenlerimiz bu ülkenin tekrar ayağa kalkması için harekete geçmeye hazırlar. Eğitimin eksikleri en çok onları rahatsız ediyor. Eğitimin bütün sorunlarını çözme noktasında gönüllüler. Bir göz kırpmanıza bakıyorlar. “Öğretmenim sen değerlisin!”demenize bakıyorlar. Öğretmenlerimize güvenelim. Öğretmenlerin eğitim aşklarını daha fazla karşılıksız bırakmayalım.

Öğretmenlere yapacağımız en büyük iyilik onları anlamaktır. Artık kabul edelim ki öğretmenlik dünyanın en zor işidir. Anlayış, saygı ve destek olmadan yapılamaz. Öğretmenleri anlayalım, onlara saygı duyalım ve destek olalım. Öğretmenler gençleri yetişkinlerin hayatına hazırlıyorlar. Geleceğe hazırlıyorlar. Yetişkinlere gençleri anlamayı öğretebilirsiniz ama gençlere yetişkinleri anlamayı öğretemezsiniz. Yetişkinler genç oldular ama gençler daha yetişkin olmadılar. Öğretmenler de bu yüzden varlar, bu yüzden değerliler.

Çocukları geleceğe doğru şekilde hazırlamak, tabiri caizse ancak gelecekten haber alabilecek mucizevî kalbe, akla ve bilgeliğe sahip yüce gönüllü insanların işidir. Öğretmenleri tekrar keşfetmeliyiz. Daha yakından tanımalıyız. Çocuklarımız ve toplum üzerindeki mucizevî gücünü kabul etmeliyiz.