Gece bitmek üzereyken Harzemşah, “Bugün onların ahvâlini sorup soruşturuncaya kadar birkaç emir onları gözetlesin” diye buyurdu. Emirler sultanın emirini yerine getirdiler, ama sabaha yaklaştığında ne kadar aradılarsa da onlardan iz bulamadılar;

Gece bitmek üzereyken Harzemşah, 'Bugün onların ahvalini sorup soruşturuncaya kadar birkaç emir onları gözetlesin' diye buyurdu. Emirler sultanın emirini yerine getirdiler, ama sabaha yaklaştığında ne kadar aradılarsa da onlardan iz bulamadılar;

Çadıra girdiklerinde onu boş buldular ve derhal sultana bildirdiler. Sultan kalabalık bir topluluğu kaçanların arkasından gönderdi. Sabah olduğundaysa kendisi de bütün askerleriyle birlikte ata bindi. Sultan Alaeddin bir topluluğun arkadan geldiğini görünce dizginleri bırakıp tüm hızıyla at sürdü ve kendi ordusuna katıldı. Arkasından gelen topluluk Alaeddin'in kendi ordusuna katıldığını görünce geri döndü. Sultan Alaeddin askerlerine iltifat edip onları cesaretlendirdi. Savaş yeri olarak Erzincan'ın Yassı-Çemen'ini seçmişti. Askerini oraya yerleştirdi. Ertesi gün de Harizmliler oraya ulaştılar. Üçüncü gün her iki tarafın öncüleri savaşa tutuştular, üstünlük Harizmlilerdeydi. Dördüncü gün yine öncüler savaştılar, bu sefer de üstünlük Rûmlulardaydı [Selçuklular]. Beşinci gün her iki taraftan askerler hazırlandı, sağ ve sol yanları tecrübeli askerlere bıraktılar. Davul, dühül, nefir [boru] seslerinden, feryatlar ve atların kişnemesinden feleğin kulağı sağır oluyordu. Yıldırım gibi koşan atların ayaklarından kalkan toz, o çimenliğin göğünü karartmıştı. Birdenbire yardım yeli hak ı velilerinin nefeslerinin estiği yerden esti ve Rum [Selçuklu] askerinin bulunduğu taraftaki tozu toprağı alıp Harizm askerinin gözlerine serpti. 'Güç yetmeyen şeyden kaçmalı' korkusu yüreklerine tesir etti ve Sultan Alaeddin'in sancakları galip geldi. Askerleri Hicri 627'de [1229] zafere kavuştular. Son olarak, o zamanın kutbunun himmetinin uğuruyla öyle heybetli ve hazırlıklı bir ordunun perişan oluşu, inananlara malum olsun. Yine şekksiz [kuşkusuz] ve şüphesiz malum olsun ki, bu taifenin inayeti din ve dünyada zafer ve iyi günü sağlayarak kurtuluşa sebep olacaktır. Ânûştegînli Harezmşahlılar Devleti arasındaki münasebetlerinin 626/1229 Ahlat kuşatmasından önce iyi oldu u, ilk saldırının Harezmşahlılardan geldiği ve bunu haber alan sultan Alaeddin I. Keykubad'ın Doğu Anadolu'daki sınır bölgelere de tedbir aldığını, Harezmşahlı ordusunu teşkil eden askerlerin acımasız ve yağmacı oldukları, sayılarının çok ve teçhizatlarının noksansız oldukları ve bu sebeple Türkiye Selçuklu askerlerinin Harezmşahlı askerlerinden korktukları kanaatindedir. Fakat Selçuklu sultanının uğur getirmesi için Mevlana Celaleddîn'in babası Bahaeddîn Veled'in huzuruna gidip ondan muzafferiyet için himmet beklemesi, sancağını orada açılması, sefere oradan başlanması ve sultanın Türk casus kıyafetleri ile Harezmşahlı ordugahında uyuduğu esnada rüyasında 2 defa Bahaeddîn Veled'i görmesi ve rüyasında onun tarafından ordugahtan çıkması için ikaz edilmesine ve savaş esnasında Bahaeddîn Veled'in himmet buyurup toz bulutunu Harezmşahlı ordusuna göndermesi sayesinde Selçukluların galip geldi ini aktarmaktadır. Sipehsalar 'ın bu münasebetle Selçuklu Anadolusunun açgözlü ve yağmacı Harezmşahlı askerleri tarafından yağmalanmasının engellenmesi ve Türkiye Selçuklu Devletinin yıkılışının engellenmesinin asıl sebebinin Mevlevîlerin atası olarak kabul edilen ve velinimeti olan Bahaeddîn Veled'e borçlu olduğunu eserinin başında belirtmesi dikkate şayandır.Eserin ilk kısmının Bahaeddîn Veled ile başlaması onun Türkiye Selçuklu Devletinin ve topraklarının Harezmşahlılardan korunmasındaki emeğinin az olmadığını hem sultan Alaeddin I. Keykubad hem de Türkiye Selçuklu ordusunun Harezmşahlı ordusunu durdurmaya gücünün yetmeyeceğini böyle bir savaşın ancak o devirde Anadolu'da himmet sahibi olan bir alimin yani Bahaeddîn Veled'in başarabileceği bir mesele olduğunu izah etmeye çalışmaktadır. Zira sultanın seferden önce ondan himmet beklemesi, Selçuklu askerlerinin Harezmşahlı askerinden korktuğunun bildirilmesi ve Harezmşahlı ordugahında casusluk yapan sultanın dikkatsizce uykuya dalmasının rivayet edilmesi bu meseleyi ispat etmektedir. Sipehsalar, rivayet ettiği bu menkıbede Türkiye Selçuklu Devletini böyle bir tehlike ve tehditten kurtardığı için sultanların, meliklerin, devlet adamlarının ve halkın Mevlevîlere minnet borçlu olduğunu hatırlatmak istemektedir.