2022’nin başlarındayız, ekonomik kriz bütün dehşetiyle ensemizde. Memlekette sadece inancımızı istismar edenler yok ki, “Milliyetçilik” taslayarak malımıza ve mülkümüze “çökenler” var. ( Bu konuyu ileriki günlerde biraz daha açacağım) Ne olacak milletin bu hali? Son yirmi yılda ateizm ve deizm artış üstüne artış yapmış ve halen yapmakta. Ben endişeliyim ve benim vatanım burası...

Ak Parti'nin iktidara gelmesinin ikinci yılıydı.

2003'de bir yürüyüş yapmışlardı.

Adına 'Onur yürüyüşü' dediler. .

İstanbul'da yapılan bu yürüyüş, LGBT'nin ilk yürüyüşüydü.

30 kişiydiler.

LGBT'nin 'ne olduğunu' bilmeyen var mı?

Ak Parti'nin dördüncü yılıydı.

Yani 2006 ve bu yıl domuz eti 'kasaplık et' haline getirildi.

7 Temmuz 2006 tarihli resmi gazeteye bakınız.

LGBT'ye otel de lazımdı. Domuz eti 'kasaplık' et haline getirdikten bir sene sonra 2007'de İstanbul'da 170 yataklı LGBT oteli açıldı.

Bundan iki sene önce (2005) Fethiye'de açılmıştı 'gay oteli'. Bu gay otelinde öğrencilere ve 26 yaş altındakilere indirim uygulandı.

Şu anda durum nedir bilmiyorum ama kuvvetle muhtemel devam ediyordur ve 'enine ve boyuna' gelişme kaydedilmiştir.

Yukarıda saydıklarım bir ülkede yönetimi doğrudan doğruya ilgilendirmediğini düşünebilirsiniz.

'Doğrudan' ilgilendirmez ama olaylı olarak ilgilendirir.

Hükümetler 'hükmeder'.

Makro olarak ülkedeki bütün gelişmelerden sorumludurlar.

Peki, 2011 yılında devlet adına imzalanan İstanbul Sözleşmesi hükümeti ilgilendirir mi ilgilendirmez mi?

Elbette ilgilendirir.

Hükümet 2011'de İstanbul sözleşmesini imzaladıktan bir sene sonra 2012'de mecliste tasdik etti.

Bu tasdik işi de çok enteresan oldu.

İstanbul sözleşmesini dünyada 46 ülkenin hükümetleri imzalamıştı.

Türkiye de bu 46 ülkeden biriydi.

Enteresan olan şudur ki, Türkiye bu 46 ülke içinden mecliste İstanbul sözleşmesini ilk tasdik eden ülkeydi.

Bu kadar 'acelemiz' neydi?

Batı'dan 'aferin mi' alacaktık?

Hadi, 2012'de baldır-küldür İstanbul sözleşmesini mecliste tasdik ettik.

Sonra 'aferin' aldık mı, Batı'dan?

'Aferin' alınca doğru mu yapmış oluyoruz?

2014'de İstanbul sözleşmesi uygulanmaya başlandı.

İstanbul sözleşmesi LGBT'nin 'tamamlayıcısı' değil midir?

2003'de 30 kişi ile başlayan LGBT'lilerin 'onur yürüyüşlerine' yol vermek değil midir?

2014'de LGBT'lilerin 'onur yürüyüşü' 10 binlere ulaştı.

LGBT'lilerin bu kadar hızlı 'üremesinde' iktidarda olan partinin hiç kusuru yok mudur?

2013'de MEŞCİD kuruldu.

Nedir biliyor musunuz MEŞCİD?

Müslüman eşcinseller derneği!!

Bütün bunları niye anlattım?

Sayın Cumhurbaşkanı son yaptığı konuşmaların birinde şunları söylüyor: 'Birileri manevi değerlerimize saldırıyor. İnsanlık tarihi boyunca hep lanetlenmiş sapkınları normalleştirerek özellikle genç dimağları zehirlemenin peşindeler'.

Sayın Cumhurbaşkanının 'birileri' dediği LGBT'lilerdir.

Başka bir ihtimal var mı?

Sayın Cumhurbaşkanı 2020 yılında 'manevi değerlerimize saldırıyor' diyor.

Ben şu soruları sormayayım mı?

Sayın Cumhurbaşkanım! 2013'de MEŞCİD (Mescid değil) kurulurken neredeydiniz?

2011'de İstanbul Sözleşmesini imzalayanlar hangi hükümetti?

Acaba diyorum, danışmanlarınız sizi 'yanıltıyorlar mı?'

Üniversite imtihanlarında hayat tarzıyla gençlerimize kötü örnek olan birinin sözleri sorulmuş.

Yani sn. Cumhurbaşkanı 'değerlerimize saldırılıyor' diye kürsülerde bangır bangır bağırıyor aynı tarihte üniversite imtihanında öğrencilere LGBT'ye açıktan destek veren biri reklam yapılıyor.

Anasının babasının koyduğu 'Fatih' adını beğenmeyip 'mabel' şeklinde değiştiren bir kişinin sözlerinden soru üreterek üniversite imtihanına giren öğrencilere adeta 'örnek' gibi göstermek kimin sorumluluğundadır?

Bu memleket sahipsiz mi?

Her yer imam-hatip ve ilahiyat fakültesiyle doldu.

Ayet-i Kerime ile dalga geçen akademisyenler mi Kur'an ahlakını öğretecek gençlerimize?

'Onur günü' ilan ediyorlar.

'Onur yürüyüşü' yapacak olanlar artık bugün 10 binleri buldu.

Sayın Cumhurbaşkanı 'bu tür sapkınlara karşı vatandaşlarımı tavır almaya davet ediyorum' diyor.

Çocuklarımızı okula gönderirken tedirginiz.

Vatandaş nasıl 'tavır alsın' sn Cumhurbaşkanı?

Hayat-memat olarak görülen üniversite sınavında istikbalimiz olan öğrencimize eşcinsel birinin şarkısından soru soruluryorsa, ben vatandaş olarak nasıl bir 'tavır' takınacağım?

Ne demektir, eşcinsel birinin şarkısından soru yöneltmek?

Yani, eşcinsel birinin şarkısını dinlemeye sevk etmek değil midir, bu?

Eşcinsel birinin şarkısını dinlemeyen bir öğrenci bu soruya cevap veremeyeceğine göre, ben vatandaş olarak nasıl 'tavır' takınmam lazım?

Kurban bayramı yaklaşırken yönetmelik üstüne yönetmelik çıkarılıyor.

Müslümanların İslamî usullerle kurban kesmek için vekalet vermek istedikleri kuruluşlar dört bir koldan kıskaca alınması için devletin imkanları seferber ediliyor.

Halkımızın himmetiyle imanlı, ahlaklı, vatan ve bayrak sevgisiyle yetişen nesiller yetiştiren kuruluşlara, halkımızın desteğini kesmek için ekonomik ve idari baskılar uygulanırken, 'onur yürüyüşü' yapanlara 'tavır alın' tavsiyesi biraz tuhaf değil mi?

2020 yılına gelmişiz.

İstanbul sözleşmesiyle kadını 'güçlendirmek' adına erkek 'ezik' hale getirilmiş.

Cinsiyetsizlik adı altında erkek-kadın farksız hale getirilmiş/getirilmekte….

İktidarı temsil eden bir bakan çıkmış 'İstanbul Sözleşmesinden çıkacağız' diyor.

Mart 2021'de İstanbul sözleşmesinden çıktık.

Çıkmasına çıktık ama Ba'de harabü-l Basra.

Nice ocaklar söndü.

2022'nin başlarındayız, ekonomik kriz bütün dehşetiyle ensemizde.

Memlekette sadece inancımızı istismar edenler yok ki,

'Milliyetçilik' taslayarak malımıza ve mülkümüze 'çökenler' var. ( Bu konuyu ileriki günlerde biraz daha açacağım)

Ne olacak milletin bu hali?

Son yirmi yılda ateizm ve deizm artış üstüne artış yapmış ve halen yapmakta.

Ben endişeliyim ve benim vatanım burası...

Vesselam...