Eminim ki çoğumuz üniversite okuduk. Hasbelkader bir fakülte veya yüksek okuldan mezun olduk. Dört sene veya iki sene üniversiteye gittik-geldik.

Eminim ki çoğumuz üniversite okuduk.

Hasbelkader bir fakülte veya yüksek okuldan mezun olduk.

Dört sene veya iki sene üniversiteye gittik-geldik.

Son istatistiklere göre Türkiye’de nüfusun yüzde 20’ye yakını (%17.6) üniversite mezunu.

Bu durum bize ne getirir, ne götürür?

Üniversite meslek sahibi yapar mı?

Meslek sahibi olmak için üniversiteye gitmek lazım mı?

Meslek nedir, niçin yapılır?

Bu soruların cevaplarını verelim.

İlk sorudan başlayayım: Üniversite meslek sahibi yapar mı?

Altını çizerek ifade edeyim ki, üniversite meslek sahibi yapmaz/yapamaz.

Üniversite yapsa yapsa bir meslekte ihtisas sağlayabilir.

Böyle olabilmesi için yani bir meslekte ihtisas sahibi yapabilmesi için alt yapının olması lazım.

Her vilayete açılan üniversitelerimizde bu alt yapı var mı?

Anadolu’da her vilayette üniversite açıldı, İstanbul’da  apartman binaları üniversite “oldu”.

Böyle bir yapılanmada alt yapı olur mu olmaz mı siz tasavvur edin.

Diğer sorumuza geçelim:

Meslek sahibi olmak için üniversiteye gitmek lazım mı, diye sormuştuk.

Bu sorunun cevabı yukarıda otomatik olarak verildi ama yine tekrar edelim.

Meslek sahibi olmak için üniversiteye gitmeye gerek yoktur ama meslekte derinleşmek için gidilebilir.

Galiba dünyada üniversiteye gitmeyenlerin “cahil kalacağı” anlayışı sadece Türkiye’ye mahsus.

Bu  tuhaf anlayıştan hareketle olmalı ki, her vilayetimizde üniversite kuruldu.

Bir de şu sorunun cevabını arayalım:

Meslek niçin yapılır?

“Meslek para kazanmak için yapılır” dediğinizi duyar gibiyim.

Öyle değil işte.

Meslek para kazanma için yapılmaz/yapılmamalı.

Meslek, ihtiyaçları karşılamak için, para kazanmak bir sonuçtur.

Yani siz işinizi “adam gibi” yaparsınız ve karşılığını da alırsınız.

Mesleğin para kazanmak için yapılması demek, ne pahasına olursa olsun ciroyu artırmak demektir.

Bu ise tam bir kapitalist zihniyettir ve günümüzün en büyük belasıdır.

Yukarıda üniversite meselesinde meslek boyutuyla ilgili değerlendirme yaptık.

Bir de üniversitelerimizde öğrencilerimizin kılık-kıyafet meselesi var.

Bugünlerde havalar oldukça soğuk.

Bazı kız öğrencilerimizin böyle soğuk havalarda üşümemelerine hayret ediyorum.

Kızlarımızın nasıl giyineceklerine karışamıyoruz ama soğuktan etkilenmelerini anlamakta zorlanıyorum.

Üniversitelerimizde kız öğrencilerle ilgili olarak durum böyle.

Erkek öğrencilere gelince:

Bir kısım erkek öğrencilerin “eskimiş” pantolon kullanmaları estetik açıdan dikkat çekici.

Bundan 70-80 sene önce elbisemizin yırtılan veya eskiyen kısımlarının üzerine ek kumaş  dikilirdi ve buna “yama” derdik.

Artık günümüzde “yamayı” unuttuk.

Yırtılıyor ve giyiliyor.

Üniversitelerimiz ülkemizin “beyinleri” olması bakımından kılık-kıyafet ister istemez dikkat çekiyor.

Ülkemizin istikbali olan üniversiteli gençlerin kimi “idol” olarak seçtikleri merak konusu.

Kafeler lebalep dolu.

Erkek öğrencilerin sigara içmelerine “alıştık” artık kızlar da sigara tiryakisi olmuşlar.

Başa dönersek;

Üniversiteye gitmek demek “alim” olmak demek olmadığı gibi üniversiteye gitmemek “cahil” kalmak anlamına gelmez.

Üniversite meslek öğretmez.

Var olan bir mesleğe teorik katkı sağlayabilir. Ayrıca ilgili üniversitenin alt yapısı varsa pratik derinlik katabilir.

Vesselam…