Azerbaycan’ın Karabağ Zaferini en içten duygularla tebrik eder; şehitlere rahmet yaralı gazilere Allah(cc)’tan acil şifalar diliyorum. Azerbaycan ordusunun başarısı hepimizi sevindirmiş

Azerbaycan'ın Karabağ Zaferini en içten duygularla tebrik eder; şehitlere rahmet yaralı gazilere Allah(cc)'tan acil şifalar diliyorum.

Azerbaycan ordusunun başarısı hepimizi sevindirmiş; ancak, Rusların savaşı lüzumsuz bir biçimde sona erdirip barış gücü adı altında bu topraklara asker göndermesi sevincimizi buruk hale getirmiştir.

Rusların girdiği yerde hayır olmaz. Ruslara ve İranlılara güvenilmeyeceğini ülkemizde anlamayan insanlar var ya ona yanarım!

En çok zoruma giden muharebe meydanında elde edilen zaferin masada kaybedilmesidir. Bu savaşta inşallah bu durum minumum düzeyde olur.

Azerilerin, yetmiş yıl Rus esaretine rağmen bu denli milli bir duyguya sahip olmaları samimiyetimle beni çok duygulandırıyor.

Hele hele ülkemiz ve milletimize olan sevgileri ayrıca onur vericidir.

Bizdeki vatan hainlerinin kulağı çınlar inşallah!

Ülkemiz askerleri barış gücü içinde bulunsada Rusların burada bulunması bir Müslüman Türk olarak beni kaygılandırmaktadır.

Normal şartlarda İlham Aliyev'in ben de önemli bir karşılığı olmasa da savaş devam ederken yaptığı vakur açıklamalarını çok olumlu ve yerinde buluyordum.

Ancak, savaşın bittiği gün yaptığı açıklamalarını bir Türk Devlet adamına hiç yakıştıramadım.

O neydi ya! Onun yaptığı konuşmayı ancak şımarık futbol kulüp başkanları yapar. Zafer kazanmış bir ordunun başkomutanı açıklamalar yaparken daha makul ve mantıklı olmalıydı.

Kahkaha atması, vücut dili, savaş yaptığın bir ülkenin başbakanı hakkında o konuşmalar hiç uygun değildi ve hiç yakışmadı; en azından ben yakıştıramadım.

Aliya Izzetbegoviç, 'Savaş, ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir. Siz siz olun zalimle mücadele ederken ona benzemeyin' sözüyle hepimize büyük dersler vermiyor mu?

Hepimiz Sultan Alparlan Hazretleri ile Romen Diyojen arasında geçen hikayeyi biliriz.

Malazgir Savaşında Romen Diyojen, Sultan Alparslan'a esir düşmüştü. Sultan Alparslan çadırına aldırdığı esir imparatora sordu:

-Beni yakalasaydınız ne yapardınız?

Romen Diyojen:

-Atımın kuyruğuna bağlayıp sürüklerdim ya da bir demir kafese koyup ülke ülke gezdirirdim.

Alparslan, peki benim size ne yapacağımı düşünüyorsunuz? diye sordu:

-Ya beni hemen idam edeceksiniz ya da zaferinizi kutlamak için benim yapmayı düşündüğüm gibi demir kafese koyup ülke ülke gezdireceksiniz, dedi.

Sultan Alparslan, yanındakilere Romen Diyojen'i işaret ederek,

-İşte aramızdaki fark!' dedi.

İmparatora döndü ve 'sizi serbest bırakacağım.' dedi.

Romen Diyojen aldığı cevap karşısında dondu kaldı. Söyleyecek hiçbir cevap bulamadı. Olduğu yere çökerek;

-Ne kadar büyük olduğunuzu şimdi anlıyorum, diyebildi.

Ne demek istediğimi anladınız, sanırım.

Bana göre; Rusların her ne ad altında olursa olsun zaferle kazanılan topraklara konuşlanması; Aliyev'in yangından mal kaçırır gibi hangi şartlar altında olursa olsun bu anlaşmaya imza atması ve ardından bahsettiğim zafer konuşmasını yapması hiç olmadı!

-Bundan sonra ne olur veya neler yapılmalıdır?

Kesinlikle Ruslar o bölgeden çıkmaz, çıkarılamaz. İşte Suriye!

-Suriye'de yaptıkları ortada değil mi?

Dışarıdan gözlemlediğimiz kadarıyla gerek devlet ve gerekse halklarımız arasında mevcut durum çok olumlu ve sevindirici olmakla birlikte ebedi bu durumun böyle devam edeceğini kimse garanti edemez.

Bu savaşta her ne kadar İran Ermenistan'ın yanında yer alsa da İran faktörü göz ardı edilmemelidir.

İran her zaman Türkiye Azerbaycan ilişkilerinden rahatsız olmuş ve olmaya devam edecektir. Bu olumlu ilişkilerin bozulması için her türlü dalavereli işler içinde Ruslarla birlikte olacağı da kesindir.

İran'da 35 milyon Azeri Türkünün bulunması lehimize gibi görülse de Şii Mezhebi birlikteliğinin olduğu gerçeğini görmek durumundayız.

Azerbaycan'da yaşayan Azeriler İran'da yaşayan Azeriler gibi Şiiliği tam olarak benimsemelerde gelecekte benimsemeyecekleri anlamına gelmez.

İran'ın, Şiiliğin İslam coğrafyasında yayılması ve etki alanının genişlemesi için neler yaptıkları bilinen bir gerçektir.

Türkiye Azerbaycan'da tam vücut bulmamış Şii anlayışın yerine Sünni temelli İslam anlayışını yaygınlaştırmak için hiç vakit geçirmeden planlı programlı faaliyetler içine girmelidir.

Türkiye Devleti başta Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika olmak üzere Müslüman topluluklar üzerinde etki alanını ehli sünnet merkezli genişletmelidir.

Gerek Azerbaycan ve gerekse tüm İslam ülkeleriyle ilişkilerimizde güçlü bir bağ oluşturamazsak menfaate dayalı ilişkilerin kalıcı olmayacağını, olamayacağını düşünüyorum.

Düşündüklerimin gerçekleşmesi çok çok zor olmasına rağmen imkansız değildir.

Allah(cc) yardımcımız olsun.