Anadolu'nun nehirlerini bir başka severim. Çünkü dağları gibi tüm tarihimize şahitlik eden ve belki de tek değişmeyen unsur olduklarından dolayıdır. Anadolu'da her uygarlık veya antik kent bir nehrin etrafında kurulmuştur.İşte Antakya'da Asi nehrinin etrafında kurulmuş ve tarih boyunca şehrin sosyal yaşamını şekillendirmiştir.

Asi Nehri

Anadolu'nun nehirlerini bir başka severim. Çünkü dağları gibi tüm tarihimize şahitlik eden ve belki de tek değişmeyen unsur olduklarından dolayıdır. Anadolu'da her uygarlık veya antik kent bir nehrin etrafında kurulmuştur.İşte Antakya'da Asi nehrinin etrafında kurulmuş ve tarih boyunca şehrin sosyal yaşamını şekillendirmiştir.

Nehrin kıyısında oturup künefe yedim, ardından nehrin etrafında tur attım, üzerinde kurulmuş olan köprüde resim çektim.

Mihmandarımız Cafer'e Asi nehri gibi ters misiniz?diye sorduğumda; "benim amirim bir gün bana ne kadar terssin diye çıkıştığında ben de ona -Nehrimiz ters, biz ters olmuşuz çok mu?" dedim...

Evet, asi nehri adı gibi asidir ve herkesin gittiği yerden gitmez, ters akar...

Antik Çağ'ın Orontes'i olan günümüzün Asi Nehri'nin kaynağı, Lübnan Dağları'dır. Nur ve Keldağ arasında bir yatak oluşturan Asi Nehri'nin toplam uzunluğu 380 km. olup, nehrin büyük bölümü Suriye toprakları içinde bulunmaktadır.

Kuzey yönünde yaklaşık 30 km. boyunca Türkiye-Suriye sınırını oluşturacak şekilde akan Asi Nehri, topraklarımıza girdikten sonra batıya döner ve bugün hemen hemen tümü kurutulmuş olan Amik Gölü'nün ayağı Küçük Asi ile birleştikten sonra güneydoğu doğrultusuna yönelir ve yaklaşık 40 km. sonra Samandağ'ın güneyinde bir delta oluşturarak Akdeniz'e kavuşur.

Şehrin hayatını ve dokusunu şekillendiren bu nehrin kıyısında kralların sarayları inşa edilmişti. Antakya'nın kurucusu olan Seleukos'un sarayı da buradaydı...

Günümüzde debi'si ve suyu azalmış olan Asi nehri, Antik Çağlarda üzerinde nehir gemileri çalışmaktaydı.Bu nehir sayesinde Antakya, Akdeniz'e gemi ulaşımı ile bağlanmıştı.Bu durum şehrin ulaşım ve deniz bağlantısı sorununu çözdüğü gibi, ticari açıdan da canlı kalmasını sağlamıştı.Fakat maalesef günümüzde nehir bu imkana sahip değildir. Suyunun azalmış olması, yatağının derinleşmesi bu durumu imkansız hale getirmiştir.

Nehir yatağının derin olması ve nehir kıyısının eğimli olmaması, nehrin kıyısında güzel cafelerin ve çay bahçelerinin olmasını engellemiştir. Ben belediyenin yerinde olsam çevresi müsait olan bazı yerleri yeniden düzenler ve nehri turizme açar, etrafında kafeler yapardım...