Batı, kalbi ve doğuda aklı öldürdü diyor Muhammet İkbal. Tespit, hem sosyolojik hem teolojik ve hem de pratik siyaset bakımından son derece doğruları barındırıyor bünyesinde.

Batı, kalbi ve doğuda aklı öldürdü diyor Muhammet İkbal. Tespit, hem sosyolojik hem teolojik ve hem de pratik siyaset bakımından son derece doğruları barındırıyor bünyesinde. Hele hele de aklı öldürmüş bir Coğrafyanın sakinleri olarak aklı kullanmak, analiz etmek, etüt yapmak, tez ve anti tez üretmek bu toplumun meşguliyet gösterdikleri alanların haylice uzağına düşmüştür.

O halde olan nedir!?

Olan, aklı ölmüş ve öldürmüş toplum, olanların tamamını salt duygu ve tepkimeler üzerinden ele alacak ve yine duygu ve tepkimeler üzerinden tanımlayacak, kategorize edecek ve değerler skalasını da yine bu duygu ve tepkimeler üzerinden sistemleştirecektir.

Böyle bir tanımlama, kategorize etme ve değerlendirme sistematiği pek tabidir ki rahatlıkla aldatılan, kandırılabilen ve kullanılıbilen ve elbette kullanım süresi bittikten sonra pis ve kirletilmiş kağıt muamelesine tabi tutulacaktır ve hep böyle olmuştur.

Aklı öldürmüş toplumlar, aklın anlam ve önemini bilen toplumlar ve onların yöneticilerinin her daim yönetim, işgal ve sömürüsü altında kalmışlardır. Bu durum zaman zaman işgal ve zaman zaman da yerli iş birlikçilerin görevlere getirtilmesi eliyle hayatiyet bulmuştur.

Bu tip işgal ve sömürüler özeliikle on altıncı yüzyılın sonlarında işgal etme yerine işgal edilecek ülkenin haysiyetsiz, şerefsiz, namussuz ve herhangi bir değeri olmayan tiplerin evvela eğitilmesi ve sonra müstemlekeci ülkelere iman ve biat seramonisi sağlandıktan sonra kendi ülkesine aydın, eğitimli ve elbette o ülkenin değer kodlarıyla örtüştüğü zannedilen kişilerin göreve getirilmesi eliyle devreye sokulmuştur.

Bu tip aşağılık kişilerin yönetime getirilmezden evvel çeşitli piar ve reklamlarının yapıldığı siyasi, sosyolojik ve teolojik kaos ortamları oluşturulup bu ortamdan çıkılabilmenin yolunun da mutlaka o kişiden geçileceği haber, propaganda ve pazarlama taktiğinin bütün medya organlarınca halkın üzerine boca edildiğini görmek asla zor olmayacaktır.

Artık millet din, mitos, masal ve milli değerlerin sağanağı altında toz duman edilmiş, duygu dünyaları bu tip yönlendirme ve algı operasyonları ile rahatlıkla istenilen alanlara sevkiyatı kolaylaştırmış hale getirilmişlerdir. Sadece ama sadece duyguları ile hareket eden bu toplumların kandırılma, aldatılma ve aynı delikten defalarca ısırılmış olmalarına rağmen ders ve ibret almaları, aklı öldürmüş olmaları hasebiyle zaten mümkün değildir.

Dikkatle bakılıp araştırılacak olursa eğer bu tip toplumların eğitim sistemleride bahsini yaptığım müstemleke ülkeler tarafından dizayn edildiğinin ve hatta sık sık değiştirilerek birbiri ardınca birçok yeni ve farklı jenerasyonun aynı açmazın ve aymazlığın içine itildiğinin sonucuna kolaylıkla varılacaktır.

Aklın ve düşüncenin öldürülmesi ve dolayısıyla akleden ve düşünen bir toplumun teşekkül etmemesi adına mantık ve felsefenin tamamen kaldırıldığı ve elbette matematik, fizik, kimya vb. bilim dallarının sevilmemesi ve hatta iğreti duyulması adına da özel bir işçilik ve ihtimam gösteriliyor olduğu, aklını kullanan kişilerin gözünden kaçması mümkün değildir.

Senkretik din, tarihi mitos ve uyduruk kahramanlar ile doldurulmuş ve doyurulmuş toplumların kendi sınırları dışına bakması ve taşması zaten imkansız hale getirilmiştir. Böyle bir toplum ve böyle bir ülke sanal bir mutluluk ve tatmin yaşamasının yirmi yıl sonrası yine gerisin geriye döner ve aynı batak dünyayı bir kez daha yaşamaya mahkum bırakılmış toplumdur.

Onların doları var ise bizim Allahımız var...!