Harvard Üniversitesi'nde araştırmacılar, pandeminin çocukların ruh sağılığını nasıl etkilediğini Washington Üniversitesi'nden gelen meslektaşlarıyla birlikte inceledi. Araştırmacıların amacı, gençlerin akıl sağlığını koruması için bir dizi pratik strateji geliştirmek.

Pandemik stres faktörlerinin (finansal, sağlık, sosyal, okul ve fiziksel ve çevresel durumları dahil) çocukların kaygıları ve davranışsal sorunları üzerindeki etkisini değerlendirmek için araştırmacılar, 7-15 yaş arası 224 katılımcıyı işe aldı ve Seattle bölgesinde devam eden iki boylamsal çalışmadan ebeveynleri ve 2020 baharında ve 2020-21 kışında dağıtılan anketler aracılığıyla ruh sağlıklarını değerlendirdiler.

Araştırmacılar, her çocuk ve ailesi üzerindeki farklı baskıların kümülatif etkilerini ölçmek için pandemik stres faktörlerinin bileşik bir 'puanı' oluşturduktan sonra, pandemi sırasında verilen cevapları aynı çocuklardan daha önceki çalışma sonuçlarıyla karşılaştırdı ve bildirilen psikopatolojideki farklılıkları belirledi.

Aileler için tavsiyeler

Djital cihazlarla daha az zaman geçirmeliler

Araştırmacılar, pandeminin başlarında, internette ve dijital cihazlarda daha az zaman harcayan yaş yelpazesindeki gençlerin daha düşük kaygı ve davranşsal sorunlar sergilediğini tespit ettiler. Altı ay sonra, ekran başında daha fazla vakit geçiren çocukların daha yüksek kaygı ve içsel sorunlar sergilediklerini buldular.

Daha az haber tüketimi

Araştırmacıların bulguları, özellikle pandeminin ilk aylarında, pandemi hakkında medya haberlerini tüketmek ile psikopatolojinin daha yüksek düzeyde dışsallaştırılması ve içselleştirilmesi arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Pandemi süreci ile ilgili haberleri daha sık takip eden çocuklarda davranış bozukluğu ve kaygıların yüksek olduğu saptandı.

Yapılandırılmış günlük rutin

Düzenli bir günlük rutini olan her yaştan genç, pandeminin başlamasından altı ay sonra, günlük yaşamlarında daha az yapıya sahip çocuklara kıyasla daha düşük davranış bozukluğu sergiledi.

Araştırmacılar, gençlik psikopatolojisinin günlük yaşamda öngörülebilirlik eksikliğiyle bağlantılı olduğunu öne süren önceki çalışmalardan elde edilen kanıtları kullanarak, dayanıklılık oluşturmaya yönelik olumlu bir yaklaşım olarak her yaştan çocuk için daha fazla yapı önerdiler.