Gazetenin birinde bir haber okuyoruz; “Şanlıurfa Valiliği ÖSO askerlerinin Ceylanpınar Çadır Kentinde silahlı eğitim gördükleri haberi üzerine gazetecilere kampı gezdirdi.” Bu tür trajikomik olaylar bir tek bizim ülkemizde olur sanıyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkan yardımcısının “ÖSO Ordusunun eğitiminin Türkiye tarafından, donatılmasının da ABD tarafından yapılacağı” üzerine anlaşmasının bütün dünyanın gözü önünde kararlaştırılmasından 15 gün sonra, bu tür bir haber görünce insanın gülse mi ağlasa mı karar vermesi çok zor oluyor. Bütün dünya ÖSO Askerlerine verdiğimiz yardımların farkındayken biz hâlâ “bürokratik refleksle” kendini kurtarmaya çalışan bir valinin ilginç açıklamalarına şahit oluyoruz. Bu noktada Suriye ile aramızda olan "soğuk ve kanlı savaşın” bu tarz operasyonlarla üstünün örtülmeye çalışılması, artık bu tarz bürokratik reflekslere alışkın olan milletin gözünde birilerini zor duruma düşürüyor.

Papa Francesco'nun Türkiye ziyareti anlamsız bir şekilde büyütüldü. Basit bir devlet protokolü olan işlemler, Erdoğan'ı yıpratmaya çalışan medya ve tarafgirleri vasıtasıyla kullanılırken, Photoshop yapılmış fotoğraflar medyaya servis edildi. Hayatlarında muhtarlık bile yapmamış insanların, Papa'nın Türkiye’ye yapacağı ziyarete, Erdoğan'ın "Kesinlikle gelmeyin” şeklinde saçma bir cevap vereceğini beklemeleri de ayrı bir akıl yitikliğidir. Bir ülke “akıl” ile yönetilir “duygularla” değil. 1054 yılında birbirlerini karşılıklı olarak aforoz eden Katolik ve Ortodoks Dünyası, Türkiye ziyareti ile, yeniden birleşme yönünde önemli bir adım attı. Papa Francesco'nun, Patrik Bartholomeos’un önünde başını eğerek "Beni ve Roma Kilisesi'ni kutsar mısınız?" isteği üzerine Patrik'in Papa'nın “başını okşaması” tarihi bir an olarak kayıtlara geçti. 1964 yılında karşılıklı aforozun iptali ve 35 yıldır devam eden teolojik diyalog süreci önemli bir adımla devam ediyor. Darısı Alevi ve Sünni liderlerin başına demek isterdim ama Batı dünyası ne kadar 'akıl" ile hareket ediyorsa, şark dünyası da bir o kadar “duygu" ile hareket ediyor.

% 10 seçim barajının kaldırılmasıyla ilgili olarak yapılan bireysel başvuruların bir kaç hafta içerisinde Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu'nda görüşülerek karara bağlanacak olması ile, HBP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "seçime bağımsız adaylar ile değil siyasi partimiz ile katılacağız” açıklamasını yan yana koyunca seçin barajının kaldırılacağını ve ilk seçimde de uygulanacağı sonucuna ulaşıyoruz. AKP ve tek parti hükümetine büyük darbe indirecek bu iptal, yeniden koalisyon hükümetlerinin yolunu açmaz umarım. Bu ülkenin en azından bir dönem daha güçlü bir tek parti iktidarına ihtiyaç var. Batının ekonomik kalkınmasını tamamlamış, kanun, kural ve kaideleri iyi yerleştirilmiş düzeninde koalisyon hükümetleri işleyebilecekken, hâlâ köhne bir sistemle idare edilen Türkiye Cumhuriyeti için bu yapı maalesef uygun değildir.

Rusya Devlet Başkanı Putin, şu sıralar Türkiye’ye ulaştı. Çok yakın bir zaman önce Rusya’ya ziyarete giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hemen arkasından Putin’in Türkiye’ye gelmesi önemli ilişkilerin temellerinin atılmaya başlandığını gösteriyor. ABD ve Batı tarafından Erdoğan’a yapılmaya çalışılan darbelerin ve de Avrupa Birliği’nin ABD ile yapması planlanan ve Türkiye’nin dahil olmayacağı açıklanan serbest ticaret anlaşması görüşmelerinin hemen ardından gelen bu yakınlaşma, Türkiye’nin eksen kaymasına işaret ediyor olabilir. 1 yıl sonra Esad’ı Türkiye’ye ziyaret ederken görürsek hiç şaşırmayalım derim.