İktidar ve para karşısında secde etmenin adıdır, Mustafa Koç’un ölümünün ardından bizin toplumumuz tarafından yapılan.

İktidar ve para karşısında secde etmenin adıdır, Mustafa Koç’un ölümünün ardından bizin toplumumuz tarafından yapılan.

Gezi Olayları’nı destekleyen, 28 Şubat’ta “fabrikamda sakallı çalıştırmam” diyen zihniyetin karşısında el pençe divan durmanın adıdır Mustafa Koç’a rahmet dilemek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomatik bir sorumluluk ve nezaket ile yapmak zorunda olduğu şeyi, Koç’lar ile hiçbir ilişkisi olmayan insanlarımızın yapmasıdır güce tapınmak.

Güçlü ve zengin yaptığı zaman “aşk”, fakir yaptığı zaman “zina” denilen zihniyetin kabulüdür bu.

Yıllar boyu dizilerde özenerek izlediğimiz zenginlere ve zenginliğe ulaşma isteğidir bu.

“Ölülerinizi rahmetle anın” emri “Bizim ölülerimiz” için değil miydi? Eşinden dolayı Katolik olduğu söylenen Mustafa Koç ne zamandan beri bizim ölümüz oldu?

Sizden birisi öldüğünde, yatlarından ve villalarından kalkarak size rahmet dilemesini mi bekliyorsunuz bu insanların?

Evlerinde besledikleri pahalı süs köpeklerinin mama bedeli kadar, fabrikasındaki işçilere maaş vermeyen zihniyete yalakalık yapmanın size bir dönüşü mü olacak sanıyorsunuz?

Cumhuriyetin kuruluşu sırasında devlet eliyle zengin edilen, gariban halktan alınan paralarla güçlendirilen burjuvazinin, daha sonra dönüp bu halkın değerlerine ve dinine hakaret ettiğini, her fırsatta Müslümanları ezmek için yine o sermayeyi seferber ettiğini nasıl unutursunuz?

Kimse sizden Mustafa Koç’un arkasından lanet etmenizi veya rahmetli Hasan Karakaya’ya yapılan gibi Viagra’dan öldü iftirasını atmanızı beklemiyor. Sizden istenen sadece düşmanın karşısında zillet göstermemeniz.

Bir çok gazeteci, medya mensubu, yazar, çizer sırf Koç Grubuyla bir şekilde ilişki kurma ihtimali olduğu için “yalandan” rahmet dilediler.

Ya siz neden rahmet diliyorsunuz Ey Müslümanlar!
Cengiz Çandar’ın attığı twitte bakar mısınız?: “Mustafa Koç’un en önemli özelliği çok ama çok iyi, altın kalpli bir insan olmasıydı. Çok üzgünüm. Rahmet sana güzel insan.”

“Işıklar içinde yatsın” diyecekmiş “kotası” yetmemiş sanki.

Bir insanın “iyi bir insan” sayılabilmesi için okul mu, yurt mu yaptırması gerekir? Yoksa sadece başı açık ve lâik öğrencilere mi burs vermelidir?

Bence Cengiz Çandar’a göre iyi insan; “Gezi’de Divan Hotel’in kapılarını ayaklananlara hizmet için açtırmaktır.”

Ey Müslümanlar bari siz yapmayın.