Bayram Sabahı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın namaz çıkışı yaptığı; “Esad
ile bir geçiş hükümeti olabilir. Kendisiyle devam edebiliriz.”
açıklaması bayrama damgasını vurdu.
Fırsatı hiç kaçırmayanlar ise, Erdoğan’ın Suriye politikasında
değişiklik yaptığını ve yanıldığını bas bas bağırmaya
başladılar.
İşte Türk insanını “saplandığı yanlışta ısrarla devam ettiren”
aptalca “mahalle baskısı” maalesef bir daha kendini gösterdi.
“Hayatta hiç yanılmayan”, “yanılsalar da yanıldıklarını utandıkları
için söyleyemeyen” bu zihniyet, her şeyin müsebbibi olarak
Erdoğan’ı suçlamaya devam etti.
Halbuki, Esad’ın kötü duruma düştüğünü farkeden Rusya’nın, askeri
olarak silah, uçak ve erzak yardımına başlamadan önce rejimin
düşmesine çok yaklaşmıştı.
Ancak görünen o ki, ABD Dışişleri Bakanı’nın “Esad ile devam
edebiliriz” söylemi, ABD’nin, Rusya ile Suriye cephesinde de karşı
karşıya gelmek istemediğini çok iyi anlatıyor. Üstelik, Suriye
meselesinin başında bizi ortada bırakan ABD’nin bu “çarkına rağmen”
bizim bunda ısrarcı olmamız hata olurdu.
Suriye’nin Batısında Lazkiye merkezli bir Suriye Devleti kurdurarak
bu bölgedeki üslerini kaybetmek istemeyen Rusya ise sonunda olaya
el koydu.
Bayram öncesi Rusya’da Cami açılışı sırasında görüşen Erdoğan’ın,
Esad meselesindeki “U Dönüşü” de yine Rusya bağlantılı olarak
anlaşılıyor. Batı’dan Rusya’ya doğru “kayan” Türkiye gerçeği bir
kez daha kendini belli ediyor gibi.
Başta Almanya ve İsrail olmak üzere batılı müttefiklerinin “darbe
girişimlerine” uğrayan Erdoğan’ı suçlamak ise mümkün değil.
Celladına Aşık bir Erdoğan yerine, Rusya ile müttefik olan bir
Erdoğan’ı tercih ederim. Merhum Menderes’in 1950’lerde yapmaya
çalıştığını Erdoğan başarırsa, işte o zaman devrim olacaktır.
Telefonu kadar “Akıllı” olmayanlar
AKP’nin 1 Kasım seçimleri için yayınlamaya hazırlandığı seçim
bildirgesinin ayrıntıları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
Görünen o ki, uzun senelerdir hiç bir seçimde popülist politikalar
izlemeyen AKP, bu seçimde prensiplerinden vazgeçecek.
İnsanların artık yapılanları değil, vaad edilenleri önemsediği
ortada. Bunun en büyük delili ise kaybedilen 18 yaş seçmeni.
Bu genç “akıllı telefon sahipleri”, Türkiye’nin 13 yılda geçirdiği
değişimin farkında olmadıkları gibi, cep telefonlarından kafalarını
kaldırıp hayatın nasıl işlediğine bakamıyorlar.
Instagram’da güzel fotoğraflar, Facebook’ta anlamsız paylaşımlar,
Twitter’da geyik söylemler üzerinden hayat yaşıyorlar.
Söylenen her şeye inandıkları için AKP’nin gereksiz bir parti
olduğuna bile inanıyorlar. Bozkurt işareti yapmayı ülkeyi
kurtarmakla, senede bir Anıtkabir’i tavaf etmekle de Atatürkçülüğü
yaşatmayı bir tutuyorlar. O yüzden bu seçim bildirgesinde gençlere
hitap eden söylemler çok fazla.
Yapacak bir şey yok. Herkese anlayacağı dilden konuşmak gerekiyor.
Kandırılmak istiyorlarsa kandırılacaklar. Bu kadar.
Yoksa gençlerin telefonlarından daha az çalışan akılları yüzünden
Müslümanların mevzi kaybetmesi doğru olmaz.