ŞU DEMOKRASİ

Her gelenin şamar oğlanına çevirdiği ve ne menem şey olduğunu anlamadığım demokrasi..

Bir siyasi parti yaptığı, uyguladığı veya uygulanmasını istediği şeye karşın demokrasiyi referans vermesinin hemen akabinde, muhalif olan diğer parti reddiyesini ortaya koyarken oda referans olarak demokrasiyi veriyor.

Biri diğerine benzemez iki teori ve iki düşüncenin aynı kaynağı refere etmesi gülünç ötesi bir şey. Bu bahsettiğim akla zarar davranışlar, hepimizin bir gün içerisinde sayısız kez karşılaştığımız olağan hale gelmiş türden hareketler oldular.

Zaten demokrasi denen sistemin bizatihi kendisinin bir aymazlık tarafının varlığı aşikâr iken, bir de tecavüz edilmedik yeri kalmayınca nev-i şahsına münhasır bir Ülke ve yönetim çıkıyor orta yere.

Ama en hafif ve kabul gören bir tarafından başlayarak, çelişkiler yumağına bir örnek verelim. Demokrasi, kişinin ya da toplumun kendi kendisini ifade etme hakkı ve hürriyeti demekse, bu kadar keskin ve net olan tarafı bile partiden partiye değişim gösterebilmektedir. Herkesin bir tarafından tutup çekiştire çekiştire ağzı gözünü yamulttuğu sistemin adı demokrasi . Sistem tıkanmış ve artık patilerin elinde inim inim inler durumdadır.

Özellikle Fransa’da başlayan sarı yelekliler hareketi sonrası, aynı eylemin burada olmasını isteyenler ile bu görüşe olumsuz bakanların da yine demokrasi vurgusu yapıyor olmaları hakikaten acınacak bir durum.

Dışarı ŞU DEMOKRASİ

Her gelenin şamar oğlanına çevirdiği ve ne menem şey olduğunu anlamadığım demokrasi..

Bir siyasi parti yaptığı, uyguladığı veya uygulanmasını istediği şeye karşın demokrasiyi referans vermesinin hemen akabinde, muhalif olan diğer parti reddiyesini ortaya koyarken oda referans olarak demokrasiyi veriyor.

Biri diğerine benzemez iki teori ve iki düşüncenin aynı kaynağı refere etmesi gülünç ötesi bir şey. Bu bahsettiğim akla zarar davranışlar, hepimizin bir gün içerisinde sayısız kez karşılaştığımız olağan hale gelmiş türden hareketler oldular.

Zaten demokrasi denen sistemin bizatihi kendisinin bir aymazlık tarafının varlığı aşikâr iken, bir de tecavüz edilmedik yeri kalmayınca nev-i şahsına münhasır bir Ülke ve yönetim çıkıyor orta yere.

Ama en hafif ve kabul gören bir tarafından başlayarak, çelişkiler yumağına bir örnek verelim. Demokrasi, kişinin ya da toplumun kendi kendisini ifade etme hakkı ve hürriyeti demekse, bu kadar keskin ve net olan tarafı bile partiden partiye değişim gösterebilmektedir. Herkesin bir tarafından tutup çekiştire çekiştire ağzı gözünü yamulttuğu sistemin adı demokrasi . Sistem tıkanmış ve artık patilerin elinde inim inim inler durumdadır.

Özellikle Fransa’da başlayan sarı yelekliler hareketi sonrası, aynı eylemin burada olmasını isteyenler ile bu görüşe olumsuz bakanların da yine demokrasi vurgusu yapıyor olmaları hakikaten acınacak bir durum.

Dışarı çıkmak ve protesto eylemlerinde bulunmak demokratik bir haktır diyenlere karşın, hemen arkasından, gizli servisler vurgusu yaparak kendisine haklılık kazandırmaya çalışan bir başka düşünce baş gösteriyor .

Her iki düşüncenin de alıcısı anımsanır gibi değil. Her iki düşünce de kendi içerisinde sinsi bir pozitivizm beslemekte ve bu pozitivist yaklaşım sebebiyle kendisine göre yuntuveriyor demokrasi denen bilinmezi..

Keskin ve hatta çok keskin şekilde ayrılmış ve ayrıştırılmış olan kitleler, birbirlerini hedef tahtasına korken, bir başka zümrenin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında bile değiller.

Kaymak tabaka bu ayrışmış kitleleri kendi çıkarları için kukla gibi kullanırken, ideolojik saplantı içinde debelenmeleri dolayısıyla oyunu görememek ve okuyamamaktadırlar.

Kaymağı yiyen zümre içten içe kıs kıs gülerken, ezilen zavallı güruh, kahramanlık masalları ile avutuluyor ve avunuyor..

Oysa defalarca ama defalarca izlediğimiz bu bayat oyunu hala yutuyor olmamız hakikaten şaşılacak bir durum.

Yaşadığımız onca tecrübe gösterdi ki, Demokrasi ya da bir başka sistem hiç fark etmez, hakim oligark zümre hepsini kılıfına uyduracak ve kendi iktidarı için kıvamına getirecektir. Ve ben bu bayat ve hatta kirli oyunu görüyor, alın başınıza çalın demokrasinizi diyorum...

ve protesto eylemlerinde bulunmak demokratik bir haktır diyenlere karşın, hemen arkasından, gizli servisler vurgusu yaparak kendisine haklılık kazandırmaya çalışan bir başka düşünce baş gösteriyor .

Her iki düşüncenin de alıcısı anımsanır gibi değil. Her iki düşünce de kendi içerisinde sinsi bir pozitivizm beslemekte ve bu pozitivist yaklaşım sebebiyle kendisine göre yuntuveriyor demokrasi denen bilinmezi..

Keskin ve hatta çok keskin şekilde ayrılmış ve ayrıştırılmış olan kitleler, birbirlerini hedef tahtasına korken, bir başka zümrenin ekmeğine yağ sürdüğünün farkında bile değiller.

Kaymak tabaka bu ayrışmış kitleleri kendi çıkarları için kukla gibi kullanırken, ideolojik saplantı içinde debelenmeleri dolayısıyla oyunu görememek ve okuyamamaktadırlar.

Kaymağı yiyen zümre içten içe kıs kıs gülerken, ezilen zavallı güruh, kahramanlık masalları ile avutuluyor ve avunuyor..

Oysa defalarca ama defalarca izlediğimiz bu bayat oyunu hala yutuyor olmamız hakikaten şaşılacak bir durum.

Yaşadığımız onca tecrübe gösterdi ki, Demokrasi ya da bir başka sistem hiç fark etmez, hakim oligark zümre hepsini kılıfına uyduracak ve kendi iktidarı için kıvamına getirecektir. Ve ben bu bayat ve hatta kirli oyunu görüyor, alın başınıza çalın demokrasinizi diyorum...