Bilindiği gibi zorunlu eğitim kesintisiz 8 yıl iken 11 Nisan 2012 tarihinde 4+4+4  şeklinde kademeli 12 yıllık zorunlu eğitime geçildi. Her ne kadar 8 yıllık zorunlu eğitime karşı çıkıldığı kadar karşı...

Bilindiği gibi zorunlu eğitim kesintisiz 8 yıl iken 11 Nisan 2012 tarihinde 4+4+4 şeklinde kademeli 12 yıllık zorunlu eğitime geçildi.

Her ne kadar 8 yıllık zorunlu eğitime karşı çıkıldığı kadar karşı çıkılmasa da bugün 12 yıllık zorunlu eğitim iflas etmiş ve bütün kesimler tarafından tartışılmaktadır. O gün karşı çıkan ve savunanların gerekçeleri de bugün itibariyle fiyaskoyla sonuçlanmıştır.

Savunanların gerekçesi, eğitimde kaliteyi artırarak gelişmiş ülkelerle bilgi ve teknolojide rekabet edebilen nesiller yetiştirmek; lise ve üniversite mezunlarının oranını yükselterek okumuş bilgili insan sayısını artırmaktı.

Karşı çıkanların gerekçesi ise kademeli geçişlerle imam hatip ortaokullarının açılmasının önündeki 8 yıl kesintisiz zorunlu eğitim engelini ortadan kaldırarak 'dindar nesiller' yetiştirme amacının gerçekleştirilmesi.

Kimse ülkemiz şartlarına bu sistemin uygun olup olmadığını, hangi olumsuz sonuçlara yol açacağını hesaba katmadı. Geldiğimiz noktada bu olumsuzlukları yaşamakta ve kuyruğuna basılmış kediler gibi acı acı miyavlamaktayız!

Lise ve üniversite mezunlarının sayısını artırdığımız doğru olmasına doğruda ne bilgili, ne rekabet gücü yüksek ne de dindar nesli yetiştirebildik.

Muhafazakar kesimin kazancı gibi sunulan 12 Yıllık Zorunlu Eğitim uygulaması tam tersi milli manevi yönden telafisi çok zor olan sonuçlara yol açmıştır. 12 Yıllık Zorunlu Eğitimin uygulaması sonucu:

1-Eğitimde kalite arttı mı?

Eğitimde kalite artmadığı gibi düşmüştür. Bunun en önemli nedenlerinden birisi lise öğrenimine devam etmek istemeyen öğrencilerin eğitim-öğretim ortamlarını bozması, öğretmenlerin öğrenciler üzerinde etkinliğinin azalması; sınıfta kalmaların zorlaştırılması; öğrencilerin biran evvel mezun edilerek sistemin dışına çıkarılması.

Bir öğretmenimizin söylediği 'Sınıfta kalmayı başaran öğrenciye onur belgesi verilmelidir' sözü acı gerçeği öyle ortaya koymuş ki hem üzüldüm hem de güldüm!

Sınıfta bıraktığında daha mı iyi olacak, diyebilirsiniz. Doğru olmasına doğru da yanlış olan bu öğrencileri zorla sınıflara sokmaktır.

Çocukların kendileri söylüyor 'ben okumak istemiyorum zorla beni okutuyorlar' diye.

Bu ortamda kalite ve verimliliği sağlamak çok kolay değil ve acı sonuçlarını sınavlarda da görüyoruz. Üniversite sınavlarında matematik ortalamamız 3(üç)!

-Tamam okumak istemeyenleri anladık da okumak isteyenlerin haklarının gasp edilmesine ne diyelim?

Abarttığım düşünülebilir, saygıda duyarım; ancak, dile getirdiğim hususlarla ilgili küçük bir araştırma yaparsanız az bile söylemiş dersiniz.

2-Kademelerarası geçişler amacına ulaştı mı?

Kademeler arası geçişlerde de bir takım sıkıntılar yaşanmaktadır. Meslek liselerine olan talep yarı yarıya hatta üçte bir oranında düşmüştür.

Elbette ki bu kaçışın tüm nedenlerini 12 yıllık zorunlu eğitime yüklemiyor ülkemizdeki sosyo-ekonomik gelişmelerin veli taleplerinin etkilediğini de kabul ediyorum.

3-Üniversite mezunlarının çoğalması ülkeye ne kazandırdı?

12 yıllık zorunlu eğitimin bir başka olumsuz tarafı da üniversiteye geçişlerin kolaylaştırılmasıdır. Üniversitelerin çoğalması eğitimde kaliteyi düşürdüğü gibi mezunlarının çoğalması da işsizliği, işsizliğinde bir takım toplumsal sorunlara yol açtığını bugün yoğun olarak yaşamaktayız.

En önemlisi üniversiteler ülkemiz manevi iklimine onarılması zor yaralar açmıştır. Kadın erkek ilişkilerinin ne halde olduğunu azıcık düşünün!

-Üniversitelerimizin sosyal dokuyu bozmaktan başka ülkemize kattığı bir değer varsa söyleyin; ben olmadığını düşünüyorum.

Ayrıca, bölümlere alınan öğrenciler hangi planlamaya göre alınmaktadır. Plansız programsız bölüm açılırsa sonucunda işsizlik sorunu kaçınılmaz olacaktır.

Ülkemizde bulunan iki yüz tane üniversitenin neredeyse tamamına yakınında uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi, işletme, iktisat ve diğer bölümler her yıl binlerce hatta on binlerce mezun vermektedir.

İstihdam alanı en geniş meslek grubu olan öğretmenlikte yüzbinlerce mezun atamayı beklemektedir. Bu sorunun olumsuz etkilerini sadece üniversite mezunu olan gençler değil, aynı oranda aileleri de yaşamaktadırlar.

12 yıllık zorunlu eğitimin ülkemiz eğitimine kattığı bir şey yok, zararı ise saymakla bitmez. Telafisi mümkün olmayan daha fazla zararlara yol açmadan 12 yıllık zorunlu eğitimden en kısa zamanda vaz geçilmeli ülkemiz şartlarına uygun olan bir sisteme geçilmelidir.