Elbette ki, beni bu kadar duygulandıran Yasin Börü’nün hunharca katledilmesidir. Şehit Yasin Börü’ye yapılanlara duygulanmamak için kişinin içinde zerre kadar merhameti olmaması gerekir...

Bu yazıyı yazmakta zorlanıyorum; zorlanıyorum çünkü, duygularıma ve gözyaşlarıma hakim olamıyorum!

Elbette ki, beni bu kadar duygulandıran Yasin Börü'nün hunharca katledilmesidir. Şehit Yasin Börü'ye yapılanlara duygulanmamak için kişinin içinde zerre kadar merhameti olmaması gerekir.

Hele hele Müslümanım diyor da bu acı olaya duygulanamıyorsa kalbini sorgulamalıdır.

Bu vahşeti yapanların bırakınız insan olmaya vahşi hayvan olamaya bile hakları olamaz!

-16 yaşındaki bu çocuk hangi işlediği suçtan dolayı bu kadar insan aklının alamayacağı vahşete maruz kaldı?

-Siz insan mısınız katiller ve size destek veren caniler, her kimseniz?

Mübarek Kurban Bayramı'nda fakir fukaraya kurban eti dağıtırken katledilen bu kardeşlerimizin şehit olduklarına ve en büyük makamlardan olan şehitlik makamına kavuştuklarına inanıyorum.

Benim içimi acıtan başta Yasin Börü'ün anne babası olmak üzere diğer şehitlerimizin yakınlarının içinde bulunduğu acılı durumdur.

Ya değilse şehit olan bu kardeşlerimizden daha çok bunların katilleri düşünsün! Esas kaybedenler bunlar ve bunlara yardım edenler olacak!

Baba Fikri Börü oğlu Yasin'in o gün kendisine, "Baba dışarıda çok fakir insan var bu insanlara kurban eti dağıtmamız lazım. Ben öğleden sonra kurban eti dağıtmaya gideceğim" dediğini belirtmektedir.

Anne Hatice Börü ise "Oğlum saygılı ve iyilik sever bir çocuktu. Öğrendiklerini paylaşırdı. Geçenlerde de bana merhametin dinimizdeki önemi ve peygamberimizin bu konudaki tutumunu anlatmıştı. Ancak, vicdansızlar ona hiç acımadılar, merhamet etmediler. Oğlumun nazik bedenini tanınmaz hale getirdiler" diyerek yaşadığı acıyı anlatmaktadır.

Yasin Börü şehit edilmeden bir hafta önce annesine: "Merhamet; acımak, bağışlamak, şefkat göstermek iyilikte bulunmaktır. Hz. Muhammed(sav) canlılara karşı şefkatli ve merhametliydi. Akrabalarını ve komşularını ziyaret eder, onlara şefkat gösterir, yetimi, düşkünü ve mazlumu gözetirdi. Hz Muhammed(sav) hastaları ziyaret eder, köle ve fakirlerle oturur onlarla yemek yerdi" notunu okuyor.

PKK'lı cani ve avenelerinin Kürt ve Türk halkına yaşattığı dram ve acıları anlatmaya kelimeler kifayet etmez.

Kobani bahanesiyle halkı sokağa çağıran kişi Demirtaş'a göre kendisi değil provokasyon, bilemem; ancak, sokağı savaş alanına çevirenlere partisinin vekilleri, belediye başkanları ve teşkilatlarının desteği gerçek değil mi?

Varsaydık orada bir provokasyon var; bunların PKK terör örgütüne aleni destekleri de mi yalan?

-PKK'lı cani ve piyonlarının yaptıklarını, akıttıkları kanları Demirtaş'ın kitabı temizleyebilir mi?

En çokta içimi acıtan en vahimi Müslüman Kürt çocuklarının bu canilerce kandırılması, zorla dağa çıkarılarak imansızlaştırılıp katiller haline dönüştürülmesidir.

Şehit Yasin BÖRÜ bu katil örgütün propagandalarının etkisine kapılıp imansız bir terörist olarak çatışmalarda ölebilirdi; binlerce Müslüman Kürt çocuğunun öldüğü gibi.

Anne Hatice Börü'nün; '….vicdansızlar ona hiç acımadılar, merhamet etmediler. Oğlumun nazik bedenini tanınmaz hale getirdiler" sözüyle hangi acıları yaşadığını anlıyorum!

Ancak, Müslüman Kürt kardeşlerimizin çocuklarının PKK'lılarca kandırılıp imansızlaştırılarak telef edilmesinin acısının çok çok daha büyük olduğunu unutma, evlat nöbetindeki anne ve babaların neler çektiğini bir düşün!

Sen bağrına taş bas üzülme bacım! Nasıl müşrikler Hz. Sümeyye(ra) annemizi vahşice şehit ettilerse günümüzün müşrik artıkları da Yasin'i öyle şehit ettiler!

Görgü tanıkları; 'Yasin ile üç arkadaşının linç edildiği akşam, Yasin'in üzerinden arabayla geçen kişi, yan apartmanda oturan evli ve iki çocuklu bir kadın olduğununu; bu kadının, linç sırasında arabasına iki kişi alarak Yasin'i ezdiğini' söylediler.

-Ölmüş bir insan cesedini ezerek tanınmaz hale getirenleri hangi kelimelerle vasıflandıralım?

Gelelim Bülent ARINÇ'ın Demirtaş ile ilgili sözlerine.

Arınç; 'Selahattin Demirtaş'ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı 'Devran' isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun' diyor.

Devamında, '2019 yılında basılan bu kitabın Demirtaş olmasa bile 'Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerine kafalarda çok şeyler değiştireceğini' belirterek Demirtaş'ı suçsuz, günahsız göstermenin gayreti içine giriyor.

Böyle bir değerlendirmede bulunmasının niyeti ve amacının ne olduğunu bilemem; ancak, ben de olduğu gibi genel algı böyle ve gösterilen tepkileri doğru buluyorum.

Demirtaş tutuklu veya tutuksuz nasıl yargılandığı veya nasıl yargılanacağına adalet kurumu karar verir, bizim bir şey söylememizin bir hükmü de yok zaten!

Ancak, bu ülkede Demirtaş'ı şirin, geleceğin lideri olarak göstermeye çalışanları çok gördük.

-Sadece Arınç mı?

Televizyonlarına çıkarıp saz çaldırıp türkü söyletenlere ne diyelim!

Demirtaş ve diğerlerinin ellerine sadece Yasin Börü'nün kanı değil; şehit edilen veya öldürülen onbinlerce kişinin kanı bulaştı ve bu kan kolay kolay temizlenemez!

Demirtaş denen adamın bir pişmanlığı, vicdanı ve Kürtler üzerinde azıcık etkisi varsa 'PKK'nın emperyalistlerin güdümünde dinsiz, imansız bir örgüt olduğunu, Kürtlerin bunlara itibar etmemesi gerektiğini' söylesin de yiğitliğini bir görelim!

Anlatacak çok şey var da; şimdilik bu kadar yeterli sanırım.