“Yanıt”

Din, lisanda yaşar. Lisan, mâziden istikbale akıp giden kesintisiz bir çizgidir. “İmkan”, “cevap” ve “şart” gibi kelimeler anlaşılıyorsa bunların yerine “olanak” , “yanıt” ve “koşul” kelimesini kullanmamak, Türk dilini hürmetin bir nişanesidir. Ülkesini seven, “bayrak inmez, ezan susmaz” şuurunda olan bir insan vatanına sahip çıkar. Cephelerde istilacı düşmana karşı vatanı savunmak ne kadar mühimse lisanı müdafaa etmek en az o kadar hatta ondan daha mühimdir. PKK’ya karşı cansiperane müdafaa eden asker ve polisimizin gayreti kadar mühimdir.

Ama lütfen dikkat ediniz; diyoruz ki, “anlaşılıyorsa” diyoruz. Yani “yanıt” yerine “cevap” denildiğinde anlaşılıyorsa lütfen “cevap” ifadesini kullanınız. “Yanıt” lafını kullananların bir kısmı hain tuzağın farkında değildir. Milli hafızanın nisyana (unutulmaya) tabi olmasına bilmeyerek teşne olmaktadır. “Bir kısmı” diyorum, zira diğer bir kısmı hainane kullanıyor “yanıt” kelimesini.

PKK’ya destek veren matbuat “yanıt” kelimesini kullanır. ODTÜ’de “cinsiyet ayırımı” yoktur diyerek erkek ve kız tuvaletini aynı mekâna tahsis edenler de “yanıt” kelimesini kullanır. Lütfen aynı çuvala girmeyelim.

Meseleyi çok basit görenler var. Onlara deriz ki; artık “noter” denilen yabancı kelimenin yerine “kâtib-i adil” diyemiyoruz. “Avukat” yerine “muhâmî” diyemiyoruz. Zira bunlar artık nisyana terk edildi, unutuldu. Yüz sene önce bu ifadeler kullanılmaktaydı. Bu hızla gidersek “cevap” kelimesinin manası için insanlar lügate bakacaklar.

Efendiler, lütfen yapmayın yazıktır, irfanımıza.

Lisanımızı, ne idüğü belli olmayanlara teslim etmeyelim.

Bizim sözümüz bölücülere, hainlere, polis katillerine değildir. Vatanını seven, inancını yaşamaya çalışan vatanperver insanlaradır.

Lütfen birbirimizi dinleyelim.

Dinleyelim ki, vatan kurtulsun.