Yalan balonunu patlatmazsan…

Referandumdan yüzde 60 “evet” beklerken, yüzde 51.4 oranını görünce şaşırmadım değil…

Şaşıran sadece ben olmadım; sonuçlar netleştikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Enerji Bakanı Bayraktar’ın tv ekranına yansıyan mimikleri de aynı şeyi söylüyordu. Onlara göre de beklenen sonuç çıkmamıştı…

Neden yüzde 60 değil de yüzde 51.4 “evet” oyu çıktı?

Nasıl oldu da Türkiye’yi ve dünyayı 75 yıl öncesinin zihniyeti ve refleksiyle kavramaya çalışan CHP referandumda etkili oldu?

Nasıl oldu da bu zamana kadar dişe dokunur tek bir proje dahi üretemeyen CHP’nin ana gövdesini oluşturan “hayır” bloku yüzde 48.6 oy alabildi?

Nasıl oldu da 1940’ların zihniyetiyle politika yapan, Türkiye ve dünyada yaşanan hiçbir değişim ve dönüşümü kavramayan, hiçbir konuda politika üretemediği için halka umut veremeyen, referandumda da korku politikalarıyla halkı korkutmaktan başka bir beceri gösteremeyen CHP, halkı kendine inandırabildi?

Nedeni gayet basit.

CHP lideri Kılıçdaroğlu referandum süreci boyunca, “Cesaretiniz varsa gelin istediğiniz zaman, istediğiniz tv’de tartışalım. İstediğiniz soruyu sorun” diye AK Parti cephesine sürekli meydan okudu.

Ancak, Kılıçdaroğlu’nu muhatap olarak almama tavrını sürdüren AK Parti’den tık çıkmayınca, Kılıçdaroğlu, daha yüksek sesle meydan okumaya devam etti.

Meydan okuyan tavrı ile Kılıçdaroğlu puan toplamaya başladı. Çünkü Kılıçdaroğlu’nu cesaretli, kendine ve savunduğu politikalara güvenen kahraman politikacı olarak algılanırken, Başbakan Yıldırım, korkak ve tartışmadan kaçan politikacı safına düştü…

Meydan okuması karşılıksız kalan Kılıçdaroğlu, yalanlarına yeni yalanlar katarak halkı korkutma politikasını sürdürdü.

Yok muhtarlık kaldırılacak, yok dükkanlar kapatılacak, yok şehirler birleştirilecek, yok tek adam diktatörlüğü gelecek, yok ülke bir gecede satılacak gibi halka korku salan söylemini zirveye taşıdı.

Nasıl olsa köpeksiz bir köy bulmuş, değneksiz geziyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu’nun yalanlarını ortaya dökmeye çalışsalar da, bu çabaları yetersiz kaldı.

Oysa Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu’nun blöfünü görse, karşısına çıksa ve yalanlarla şişmiş balonunu söndürseydi, sonuç çok daha farklı olabilirdi.

Söndürülmeyen balon daha da şişti, referandumda “evet” oyları düştü.

Umarım AK Parti yönetimi bundan bir ders çıkarmıştır.