Şüphesiz iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden de Allah'a ve ahiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur onlar üzüntü çekmeyeceklerdir. (Diyanet vakfı meali Bakara süresi 2/62 )

Yukarıda çevirisini verdiğim, bakara süresinini 62. ayet gayri Müslimlerin (yahudi, Hıristiyan ve sabiiler) cennete gideceği fikrini savunan kişilerin dayanak yaptığı en meşhur delillerden biridir.

İslam inancı ile çatışan bu düşüncenin, yanlışlığını ispat için başka çevirileri, delil olarak getirmek, bu inancı savunanlar üzerinde, çok ciddi bir etki yapmamaktadır. Çünkü Mealler insanların inançları doğrusunda oluşturuldukları için, çevir dünyasından buna tam olarak kesin delil getirmeye çalışmak, ikna edici bir yöntem değildir. Burada en önemli delil, iddia sahiplerinin iç çelişkilerini ortaya koyma ve akıl yürütmedir.

Bu konuda ilk olarak, etkili bir şekilde gayri Müslimlerin cennete gideceğini Süleyman Ateş söylemiştir. Yaşar Nuri Öztürk’de faydalı iş yapanların Müslüman olmasada cennete gideceğini söylemiştir. Önce, bu yazarların meallerinde, bakara süresi 62. ayetin, daha sonra Yahudileri kurana inanmaya davet eden bakara suresi 40 ve 41. ayetlerin çevirilerine bakalım.

Şüphesiz inananlar; yahûdiler, hıristiyanlar ve sâbiiler(den) Allah'a ve âhiret gününe inanan ve iyi iş(ler) yapanlara, Rableri katında mükâfât vardır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. (Süleyman Ateş meali, bakara süresi 2/62)

Ey İsrâil oğulları, size verdiğim ni'metleri hatırlayın, bana verdiğiniz sözü tutun ki, ben de size verdiğim sözü tutayım ve sadece benden korkun! Sizin yanınızda bulunanı doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğum (Kur'ân)a inanın ve onu ilk inkâr eden, siz olmayın; benim âyetlerimi birkaç paraya satmayın ve benden sakının. (Süleyman Ateş meali, bakara süresi 2/40-41)

Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. (Yaşar Nuri Öztürk Meali, bakara süresi 2/62)

Ey İsrail oğulları! Size lütfettiğim nimetimi hatırlayın; bana verdiğiniz söze vefalı olun ki, ben de size ahdimde vefalı olayım. Ve yalnız benden korkun. Beraberinizdekini doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğuma inanın. Onu ilk inkar eden siz olmayın. Benim ayetlerimi az bir bedel karşılığı satmayın. Ve yalnız benden sakının. (Yaşar Nuri Öztürk Meali, bakara süresi 2/40-41)

Eğer biz bakara süresinin 62. Ayetinde, cennete gitmek için Yahudi, Hıristiyan ve sabii’nin kuran inanma zorunluluğu yoktur dersek, aynı surenin 40 ve 41. Ayetlerinde Allah’ın Yahudileri kurana inanmayı emretmesini nasıl açıklarız. Allah bir ayette zorunlu kılmazken, diğer ayette niçin inanmayı emredip, ilk inkar eden siz olmayın desin? Bu bir çelişki olur. Oysaki Allah çelişkili bir kuran indirmez.

Yahûdiler: "Uzeyr, Allâh'ın oğludur." dediler. Hıristiyanlar da: "Mesih Allâh'ın oğludur." dediler. Bu, onların ağızlariyle geveledikleri sözleridir. (Sözlerini), önceden inkâr etmiş(olan müşrik)lerin sözlerine benzetiyorlar. Allâh onları kahretsin, nasıl da (haktan bâtıla) çevriliyorlar!? (Süleyman Ateş Meali Tevbe 9/30)

Yahudiler: "Uzeyr, Allah'ın oğludur." dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih, Allah'ın oğludur." dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. Kendilerinden önce inkâr edenlerin sözlerine benzetme yapıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da yüz geri çevriliyorlar!( Yaşar Nuri Öztürk Meali, Tevbe süresi 9/30)

“Allah oğul edindi” şeklindeki şirk içerikli iddialarını reddettiği Yahudi ve Hıristiyanları daha sonra, kuranı reddettikleri halde niçin cennete alsın. Öyle olsa, oğul edindi demek günah olmaması lazım olurdu. Bu Allah için bir çelişki olurdu. Allah asla çelişkili ayet indirmez.

Peki çelişkisiz bir şekilde, bakara süresinin 62. Ayetini nasıl anlamalıyız? Bu sorunun cevabını bir daha yazılarda arayacağız inşallah…