Diğer partiler programlarını dile getirmiş, diyeceklerini
seslendirmişlerdi. Sırada en büyük parti vardı. Muhalefet de
vatandaş da basın da onu bekliyordu. Açıklananlardan anlaşıldı ki
iktidar, 7 Haziran dersine iyi çalışmış. AK Parti, 7 Haziran'da
sandığa giderken yaptığı hatalardan iki en önemlisi aday
tesbitindeki yanlışlıklar ve ekonomik vaadlerdeki eli sıkılıktı. 3
Dönem kararında ısrar yerinde değildi. Ama parti yönetimi, sanki
bir anayasa maddesiymiş gibi tavizsiz davranmışdı. Tecrübenin
ihmali demek olan 3 Dönem kararından sarfı nazar etmemek zararlı
bir netice doğuracaktı. Nitekim, öyle de oldu; seçmen, kendisine
sunulan listeleri beğenmedi. Parti küçük farklarla iktidar olma
imkânını kaybetti. Diğer müessir sebepse teknokratlığı aşıp
siyaseti derinlemesine okuyamayan vatandaşı layıkıyla tanıyamayan
bazı bakanların, ekonomide cimri denecek ölçüde nekes
davranmalarıydı. Bu teknokratların hazineyi koruma adına ellerini
sıkmaları muhalefetin doğrudan vatandaşın cebini, bütçesini,
yarınını ilgilendiren vaadleri karşısında AK Parti'yi zora
soktu.
Hatalar, şu kaleme aldıklarımızdan ibaret değil. Güneydoğuda seçim
emniyetindeki rahatlık da onlardan biridir. Kibir gibi, bencillik
gibi daha başka sebepler de mevcut. Hepsini yazmış ve konuşmuştuk.
Bugün ön plana çıkan bahsettiğimiz iki husustur. 1 Kasım aday
listeleri açıklandığında 258 Milletvekilinin takriben sekizde biri
liste dışı kalmıştı. Onların yerini partiyi bu günlere taşıyan
kıdemli ve tecrübeli isimlerle biraz daha özenle seçilmiş başka
isimler aldı. Bu köklü hamle, sokakta hemen karşılığını bulmuştu.
Bu defa ise sanki bir sosyal ve ekonomik silkiniş vaadi yapılmakta.
Çok daha köklü budaklı bir hamle var. Buna "devletin baba olmasını
hatırlaması", "sosyal devletin sorumluluğunu idrak etmesi" gibi
isimler vermek mümkün:
Gençler, tahsil yapanlar, evlenecek olanlar, iş kuracaklar,
işçiler, memurlar, emekliler, dullar, yetimler, gaziler, şehit
yakınları, çiftçiler, memur, asker, polis... gibi vatandaşlarımıza
maaşla, parayla alakalı maddi taahhütler yapılmakta, yeni sivil
anayasa hazırlanması vaadi, başkanlık sisteminde zaruret olduğuna
dair atıf, cem evlerine ve irfan ocaklarına hukuki statü tanınması
gibi sözler, terörün bitirilmesi mevzuunda kararlılık ifadeleri,
ifade hürriyetini teminat altına alma şeklindeki maddeler, insanı
insan olarak yaşatma fikri, kalkınma ve istikrarda hız kesilmemesi
vs vs... sayfalar dolusu uzayıp giden vaadler.
Bu vaadler, daha güzel ve daha büyük bir Türkiye içindir. Elbette
üzerinde konuşulması gerekenler de var. Yargı reformu meselesini
bir kere daha düşünmek yerinde olacaktır. Askerî yargının
kaldırılacak olması doğrudur. Ancak yüksek mahkemeler yeniden
tanzim edilirken yeni yapının siyasetten de siyasetin
müdahalesinden de uzak kalması şarttır..
8 Hazirandan bu yana sn Davutoğlu'nun iyi çalıştığı, kurmaylarını
da iyi çalıştırdığı görülmekte. Külliye ile de ahenk içinse bir
seyir olduğu elbette görülüyor.
İktidar partisi, iki ciddi hatasını düzeltmiştir. Mitingler ve tv
konuşmaları vatandaşı tatmin eder ve dördüncü olarak da doğu ve
güneydoğuda seçmenin serbestçe oy kullanabilmesine imkân verecek
emniyet tedbirleri alınırsa 1 Kasım 2015 akşamı AK Parti tek başına
iktidardır.