Türkiye’de Alevilik sorunsalı-6

Alevilik anlayışının temeline binaen İslam dünyasındaki mezhepçilik anlayışları, bu dünyayı parçalamak için casusluk faaliyetleri konusunda, faslı toparlamak için özet olarak şunu ifade edebiliriz. Küfür veya Batı ittifakı İslam dinini imha veya etkisizleştirmek için planlar hazırlamış bunu uygulamaya koymuş, bu dünyanın lideri konumundaki Osmanlı İmparatorluğunu iç sayasal karışıklıkları ve mezhep farklılıklarını kullanarak parçalamış, yerine kurulan Türkiye devletinin de sorunlarını çözerek kalkınmasını engellemek, her zaman kendisine hizmet etmesini sağlamak, zararsız ve itaatkâr bırakmak için her şeyi yapmıştır. Burada şu soru akla gelmektedir. İslam dünyasının ve Türkiye’nin geri kalmışlığının, her alanda istenilen sıçramayı yapamamasının, iç siyasal, dinsel, mezhepsel ve etnik çatışmalarla enerjisini tüketmesinin, savaşlar, kan gözyaşı, çatışmaların bu coğrafyada hiç eksik olmamasının nedeni nedir? Türkiye 2. Dünya savaşına katılmamasına, Almanya ve Japonya gibi yerle bir olmamasına rağmen neden istenilen seviye gelemedi? Bu tabloda; % 50 oranında dış güçlerin, küfrün palanlarının, casusluk faaliyetlerinin etkisi olduğu kadar; % 50 oranında da Müslümanların, yerli halkların dış güçlerin casusluk faaliyetlerine maşa olmasının, yerli işbirlikçilerin düşmanla işbirliği yaparak memleketine ihanet etmesinin, iç ve dış düşmanlara ve planlarına karşı uyanık olma, çalışma ve kalkınma konusunda başarısız olmalarının etkisi vardır. Şu anda dünyaya baktığımızda bütün sorun alanlarının hemen hemen tamamının İslam Dünyasında olduğunu görürüz. Bosna Hersek, Çeçenistan, Kırım, Azerbaycan-Dağlık Karabağ, Doğu Türkistan, Keşmir, Mienmmar-Arakan, Afganistan, Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Somali, Afrika’da Müslümanların yaşadığı bölgeler, Kıbrıs, Batı Trakya vb. bölgelerde kan, gözyaşı ve çatışmalar söz konusudur. Yani Küfür Müslüman dünyasında sürekli iç karışıklıklar çıkarmakta, onları birbirine düşürerek kenarda izlemektedir. Müslümanlar da bu oyunlara alet olarak bir birlerini yemekteler. Böylelikle İslam dünyasında barış, güvenlik ve işbirliği bir türlü sağlanamamakta; birlik, refah ve kalkınma bir türlü gerçekleştirilememektedir. Batının ve Küfür milletinin Müslüman dünyasını güçsüzleştirme hedefinde her zaman kullandığı yöntem ise din ve mezhep savaşları, mezhep ayrışmaları ve etnik çatışmaları körüklemek olmuştur.

Küfür ve İslam düşmanları, Müslümanların ve Osmanlının(Türklerin) inancını ve ahlakını ellerinden almadan, inancını yozlaştırmadan onları çökertemeyeceklerini, parçalayamayacaklarını çok biliyorlardır. Bunun için önce misyonerler, ajan provokatörler, sahte din adamları, yerli işbirlikçi hain maşalar aracılığı mezhep ayrılıklarını kışkırtarak inancı ve ahlakı dinamitlemeye ve yozlaştırmaya çalışmışlardır. Bunu başarmışlardır. Burada bu bağlamda üç hikayeyi anlatmak isterim. Birincisi: Yavuz Sultan Selim ordusu ile Mısır seferinde ilerken Suriye’de bir elma bahçesinin içinden geçmektedir. Bahçenin içinden geçen askerlerinden hiçbirisinin bir tane dahi elma almadan ilerlediklerini görünce Sultan Selim “ Bu askerlerimde bu iman ve ahlak oldukça ben dünyayı fethederim” demiştir. İkincisi: Yavuz Sultan Selim Mısır seferinde Ordusuyla birlikte Sina Çölünde atının üzerinde ilerlerken bir anda atından iner ve yürümeye başlar. Bu olayı gören Yaveri şaşırarak “Sultanım atınızdan neden indiniz” diye sorar. Sultan Selim “Önümde Efendimiz yürüyerek ilerlerken ben atımın üzerinde gidemem” diye cevap verir. Osmanlı ordusu bu seferde dünya tarihinde o güne kadar geçilemeyen ve asla geçilmez denilen Sina çölünü, ilahi bir yardımla ve yukarıda bulutların refakatında, geçmiştir. Üçüncüsü ise: 1. Viyana Seferine çıkan Osmanlı Ordusu Balkanlarda mola verir. İstirahatte Ordunun sucuları su getirmek için yakınlardaki yerleşim biriminde bulunan çeşmeye giderler. Çeşmeye gelen mahalleli kadın ve kızları fark eden askerler onlarla karşılaşmamak ve rahatsız etmemek için uzağa çekilirler ve gitmelerini beklerler. Kadınlar gittikten sonra sucular çeşmeye gelir, sularını alırlar ve giderler. Bu olayı gören yakınlardaki Hristiyan Papazı aynen şunu söyler: “Osmanlı Ordusundaki bu iman ve ahlak anlayışı oldukça Türkleri yenmek mümkün değildir.” İşte Küfür açısından bütün mesele budur.

KAYNAKÇA

1 – “Bir İngiliz Casusunun İtirafları” kitabı.

2 – “Tarihsuuru.com”.

3 – “Vikipedi”.

4 – Dinler Tarihi Uzmanı Dr. Lütfü ÖZŞAHİN.

5 – Sabetay Sevinin soyundan gelen Ilgaz ZORLU’nun mahkeme savunması (itirafları).

6 – A. Faruk TÜRKİSTAN, Türkiye Sevdamız.