Teröre dış destek ve terörle mücadele 9

PKK’nın son derece azgın olduğu 1980’li, 1990’lı ve ilk çeyrek hariç 2000’li yıllarda, Türkiye-İran arasında 1932 ve 1984 yıllarında imzalanan anlaşmalara aykırı olarak, PKK militanlarının İran’dan Türkiye’ye sızdıkları, İran’dan destek buldukları bir gerçektir. Bu sızmalar Van, Ardahan, Ağrı-Doğu Beyazıt gibi sınırdaki şehirlerden yapılmıştır. Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrasındaki süreçte de İran’ın PKK’ya yardım ve desteğini tamamen kestiğini ve bünyesinde barındırdığı PKK kamplarını kesin olarak yok ettiğini söylemek oldukça güçtür. Fakat son zamanlarda özellikle 2010’dan sonra, İran’ın nükleer programı konusunda uluslararası baskı karşısında Brezilya ile birlikte Türkiye’nin Birleşmiş Milletler nezdinde İran’ın lehinde politikalar izlemesi nedeniyle İran, PKK’nın İran kolu olan PEJAK’a karşı çok ağır operasyonlar düzenlemiştir. İran kendi çıkarları açısından bu operasyonlarla PEJAK’ı çökertmekle birlikte, PKK ile gizli bir anlaşma ve ilişki ya da işbirliği sürecine girmiştir. Böylelikle bölgede ve özellikle Türkiye’ye karşı terör kartını her zaman kullanmak niyetinde olacaktır. Nitekim 2013 yılı Ocak ayından itibaren başlatılan çözüm süreci kapsamında PKK’nın, eylemsizlik sürecine girmek suretiyle sınır dışına çekilmesine karşı çıkmıştır.

Türkiye’de faaliyet gösteren bölücü terör örgütüne, güney komşuların yanı sıra Batılı güçler ve Avrupalı devletlerin çoğunluğu destek vermiş, yardım ve yataklık etmiş ve terörizmi dış politika aracı olarak, kirli çıkarları için kullanmışlardır.

PKK, kuruluşundan itibaren Batıda özellikle Avrupa’nın pek çok ülkesinde yan kuruluşlar kurmuş, bu devletlerden son derece mali ve lojistik yardım almıştır. Türkiye üzerinde emelleri olan pek çok komşu ülkelerle birlikte Batılı devletler, Türkiye’den kaçanlara sığınma hakkı vererek, kendi bünyelerinde PKK’nın örgütlenmesine göz yummuşlardır. PKK’nın yoğun olarak eylemlerini sürdürdüğü yaklaşık 30 yıllık dönemde Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, Danimarka, ABD, Yunanistan, Avusturya, İsveç, Norveç, İsviçre, Kıbrıs Rum Kesimi vb. pek çok Avrupa devleti ya da diğer devletler, PKK’ya yoğun olarak gizli ve ya açıktan ekonomik, sosyal, lojistik ve siyasi bakımdan destek sağlamış, PKK’nın kendi bünyelerinde örgütlenmesini sağlamış, aynı zamanda kendi çıkarları doğrultusunda Kürt ve PKK unsurunu Türkiye’ye karşı bir koz olarak ve dış politika aracı olarak kullanmışlardır. Tüm bu faktörler Türkiye’nin PKK ile başarılı olamamasında, terör sorununu bitirememesinde son derece etkili olmuştur.

Şüphesiz ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik tehdit oluşturan bölücü terör örgütlerine dış destek; yukarıda söz konusu edilen güney komşularımız, Batılı devletlerin yanı sıra, Türkiye’yi güçsüzleştirme ve büyük Ermenistan hayaliyle, Ermenistan’dan da sağlanmıştır. Zira bölge ve Türkiye üzerinde, Kürtçülük unsurunun gündemde tutulması suretiyle, oynanan oyunlar, özellikle bölgede çıkarı olan Batılı büyük güçler tarafından yazılmaktadır. Sonuç itibariyle Türkiye’nin iç ve dış güvenliği, dış politikası açısından güney komşuların teröre doğrudan desteği, terörle mücadelede önemli bir handikap oluşturmuştur.

KAYNAKÇA

  • – BAŞAR, Cem -“Terör Dosyası ve Suriye” Uluslararası İlişkiler Araştırma Merkezi yayınları, Lefkoşa, 1996.
  • – BÖLÜKBAŞI, Süha – “Türkiye ve yakınındaki Ortadoğu” Dış Pol. Ens. Yayınları, Ankara, 1992.
  • – DENKER M., Sami - “Uluslar arası Terör, Türkiye ve PKK” Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1997.
  • – FULLER, e. Graham- Çev. Özden ARIKAN, “Kuşatılanlar: İslam ve Batının Jeopolitiği” Sabah kitapları, İstanbul, 1996.
  • –KOCAOĞLU, Mehmet -“Uluslararası İlişkiler Işığında Ortadoğu” , Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1995.
  • – MANİSALI, Erol – “Ortadoğu’da Yeni Dengelerin, Doğu Akdeniz’den İç Asya’ya Uzanan Eksene Oturması ve Türkiye” , Su Sorunu, Türkiye ve Ortadoğu, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1993.
  • – ORAN, Baskın – “Kalkık Horoz: Çekiç Güç ve Kürt Devleti”, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1996.