S-400 HAVA SAVUNMA SİSTEMİ

S-400 bir hava savunma sistemidir. Adeta demir kubbe gibi. Türkiye havadan gelen veya gelecek saldırılar karşısında savunmasız olması, şiddetle ihtiyacı olması nedeniyle böyle bir sistemi satın alma yoluyla elde etme yöntemini seçti. Türkiye'nin hiç bir zaman hava savunma füze sistemi olmadı. NATO üyesi bir ülke olduğu için daha önce ciddi anlamda bir gerek de olmamıştı.

Ancak yakın tarihimizde 15 Temmuzda bu ihtiyacın zorunluluğunu ciddi manada hissetmiş, havada uçan bombardıman uçaklarını indirememiştir. 2011 Suriye krizinin patlak vermesinden sonra da DEAŞ tehdidine karşı NATO'dan, Almanya ve Hollanda'dan hava savunma sistemleri gelmiş, ancak onlar da iş görmemiş, ihtiyacı karşılamamış, bir süre sonra da sökülüp götürülmüştür.

S-400 Türkiye için olmazsa olmaz, hayati bir mesele ve mutlak bir zorunluluktur. Bu olmazsa evin çatısı yoktur, her türlü kış ve borana açıktır, hayatın idame ettirilmesi mümkün değildir.

Türkiye Obama döneminde Amerika'dan hava savunma sistemi talep etmesine rağmen, müttefikinden alamadı. Çin'den almaya çalıştı, ancak kriter eksikliği nedeniyle iptal etti. En sonunda ihtiyacını karşılamak için 2017 yılında Rusya ile S-400 ler konusunda 2.5 milyar dolar karşılığında anlaştı. Anlaşmaya göre Türkiye ilk iki bataryasını doğrudan satın alacak, diğer iki bataryayı da teknoloji transferiyle birlikte ortak üretecektir.

Anlaşma kapsamında ilk iki batarya artık bu hafta içinde Türkiye'ye getirilmeye başlayacak, süreç içinde, çalışır vaziyette konuşlandırılma, tam kurulum bir kaç ay içinde tamamlanacaktır.

Her bataryada 36 füze var. Sistem aynı anda 300 füze izleyebiliyor. 650 km den sistem, tehdidi algılayabiliyor, 450 km den ise vurabiliyor. Her batarya kendi içinde üç sistematikten oluşuyor: Komuta merkezi, radar ve füze fırlatma rampaları.

Dünyanın bilinen en iyi hava savunma sistemidir. Türkiye bu sistemi alan ilk NATO ülkesi olmuştur.

Sistemin neden alındığı ve teknik özelliğinden sonra bir diğer önemli husus da nerelere kurulacağıdır. Kurulum yerleri konusunda Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay tarafından hiç kuşkusuz çalışmalar yapıldı ve yerler belirlendi, ancak şu aşamada gizli tutuluyor, açıklanmıyor. Muhtemel öncelikli kurulum yerleri birincisi Suriye sınırı Gaziantep-Kilis, ikincisi Doğu Akdeniz'in güvenliği için Gazipaşa-Anamur bölgesi, üçüncüsü Ankara iç Anadolu bölgesi ve dördüncü yer ise İstanbul ve Ege Deniz alanlarını güvenlik altına alan kısımdır.

Öncelikle gelecek iki bataryadan birincisinin Başkent ve İç Anadolu'nun güvenliği için Mürted (Akıncı) üssüne, ikincisinin ise hem Doğu Akdeniz hemde Kuzey Suriye hava sahası hakimiyeti için Hatay civarına kurulum yapılacağı yönündeki yaklaşımlar ağırlık kazanmaktadır.

Türkiye için hayati derecede zorunluluk olan S-400 hava savunma sistemine yonelik Ülkemizde bazı cılız ve ürkek eleştiriler ve karşı çıkışlar sözkonusudur. Bu yaklaşımların akla, mantığa, bilime ve Üniter Devlet yapısının sonsuzluğu idealine uygun olduğunu söylemek olanaklı değildir.

Hava savunma sisteminin Sarayın güvenliği için alındığı, Amerika ile ilişkileri bozmamak adına alınıp bir depoda çürümeye terkedileceği, bu sisteme ne gerek olduğu, bu sistemi alırsak Amerika ile ilişkilerimizin bozulacağı ve yaptırımlara maruz kalacağımız ve dolayısıyla alımı iptal etmeniz gerektiği yönünde ipe sapa gelmez yaklasımlar ve eleştiriler müstevliler ile emperyalistlere hizmet edecektir.

Bu eleştirileri yapanlara şu soruları sormak lazım:

15 Temmuzu yaşamadınız mı, 250 şehidi görmediniz mi? Amerika Türkiye'ye ne zaman ambargo uygulamadı ki? Amerika'nın Türkiye' de her on yılda bir yaptığı askeri darbeler ve ekonomik krizler ne çabuk unutuldu?

Kıbrıs Barış Harekatı ve Afyon ekimleri nedeniyle maruz kalınan ambargolar neden hatırlanmıyor?

Yani biz S-400'lerden vazgeçsek bile Amerika bize istediklerimizi vermeyecek, sıkılınca tekrar ambargo uygulayacak, olmadı müstemleke memleketi olarak işgale ve parçalamaya kalkacaktır.

Nihayetinde korkunun ecele faydası yok. Yağmurdan kaçmak, doludan kurtarmayacaktır.

S-400'lerin konuşlandırılması, Türk siyasi ve güvenlik tarihinde tam bağımsızlık açısından tarihi bir dönüm noktası olacaktır. Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar tam bağımsızlığa çok yakındır. Bu sistemleri kendisi ürettiğinde ise tam bağımsız ve egemen olacaktır.

Kısacası, Türkiye'den habersiz bölgede kuş dahi uçamayacak ve uçurtulamayacaktır.

Sonuç itibariyle bu sistemlere karşı çıkmak, sulandırmak, eleştirmek, ne gerek var demek müstemleke valiliği yapmaktır.

09/07/2019

Zeki ÖZDEMİR/ANKARA

Yazar