Mücadele Ruhu…

Bir Afrika atasözü der ki; “Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa öleceğini bilir. Ve Afrika’da her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.”

Bu atasözü aslında bize içinde bulunduğumuz dünyayı; kimilerinin çok abartılı bulacağı ama bazılarının da gerçeğin ta kendisi diyeceği güzel bir metaforla anlatıyor. İşin gerçeği verilen mesaj çok açık; özellikle rekabet ortamında kim ayakta kalmayı başarmak istiyorsa, hem rakiplerinden hem de dünkü kendisinden daha iyi olmak zorunda…

Günümüz dünyasında gerek devletler, gerekse şirketler; şartları her gün ağırlaşan çok acımasız rekabet ortamında hayatta kalmaya çalışıyor. Bunun için her gün teknolojik olarak ilerlemek, kendini geliştirmek, yeni ürünler ve yeni pazarlar bulmak zorundalar. Her alanda sürekli gelişmeyi hedeflemek ve sağlamak durumundalar. Aksi takdirde geride kalıp rakiplerine yem olacaklar; zaman içinde piyasadan ya bir anda ya da yavaş yavaş eriyerek silinip gidecekler.

Eğitimle ilgili çok güzel bir söz var; “eğitim, bir nehirde akıntıya karşı kürek çekmek gibidir. Kürek çekmeyi bırakırsan geri gidersin…” Eğer bu nehir, bir de dünyanın en büyük şelalelerinden birisi olan “Niagara” ya gidiyorsa hali düşünün. Ne yazık ki bugün dünyadaki rekabet ortamı, Niagara Şelalesinden çok daha büyük ve acımasız…

Bireyler de bunun dışında değil. Onlar için de hayat her gün biraz daha rekabetçi bir ortama dönüşüyor. Çok değil bundan kırk elli yıl öncesine kadar ülkemizde yeterli üniversite mezunu olmadığından, ortaokul ve lise mezunları mumla aranıyordu ve çoğu zaman da işleri hazır oluyordu. Ancak şimdi üniversite mezunu olmak da yeterli değil. Bir kaç yabancı dil bilmek, yüksek lisans veya doktora yapmak gibi ekstra donanımlar gerekiyor. Bir müddet sonra belki bunlar da rutinden sayılacak ve yeterli olmayacak…

Bireyin hayattan beklentileri yükseldikçe, yapması gerekenler de değişiklik gösterecektir. Bir fert, daha iyi bir hayat standardında yaşamayı arzu ediyor ve kurduğu hayallerin ya da koyduğu hedeflerin gerçekleşmesini istiyor olabilir. Ancak bu kişi, talep ettiklerine herkesin yaptığı veya davrandığı şekilde ulaşamayacağının da farkında olmalıdır. Diğerlerinden farklı olmak istiyorsa; onlardan farklı düşünmek, farklı davranmak, daha fazla gayret etmek ve çalışmak durumunda… Böyle bir ortamda rakipler de devreye girmektedir. Çünkü sizin talep ettiklerinizi başkaları da talep ediyor… Bunun için meydan okumaya ve mücadele etmeye de hazırlar. Şu halde rakipleriniz var; onlarla yarışmak, mücadele etmek ve öne geçmek durumundasınız…

O halde hem bireysel hayatta, hem de iş ve sosyal hayatta kullanabilmeleri için çocuklarımıza bırakabileceğimiz belki de en büyük miras, değerlerini muhafaza ederek mücadele etme ruhunu kazandırmaktır. Tabi bu özellik de tek başına yeterli değildir. Bunun yanında stratejik akıl ve öngörü ile vizyoner düşünceye sahip olarak hedef belirlemeyi ve bunlara ulaştıracak stratejileri geliştirebilmeyi de öğrenmeleri gerekiyor.

Kısaca yeni neslin, değerleri olan ve ne yaptığını bilen güçlü, lider kişilikler haline gelmelerini temin etmek, hem aile hem de devlet politikası haline getirilmelidir…