İŞİ gücü buydu neredeyse. Geçim gailesinden geriye kalan tüm zamanlarını onlarla ilgilenerek ve yine onlar üzerine konuşarak geçirirdi. Hayatını kuş üzerine kurgulamıştı.

İŞİ gücü buydu neredeyse.

Geçim gailesinden geriye kalan tüm zamanlarını onlarla ilgilenerek ve yine onlar üzerine konuşarak geçirirdi.

Hayatını kuş üzerine kurgulamıştı.

Zamanla bu konuda uzmanlaştı.

Civar yerlerden bilgi sormak için kendisine gelirler onun bilgi ve deneyimlerinden istifade ederlerdi.

YOĞUN bir iş hayatı olmuştu.

Zira geçim kolay değildi.

Rızık temini ve çoluğu çocuğu kimseye muhtaç etmemek öncelikliydi.

Bu hem bir vazifeydi hem de kişinin şerefi sayılıyordu.

İşine dört elle sarıldı.

Didindi durdu.

Çok şükür kimseye muhtaç olmadı.

Zamanla yoruldu elbette. Günü geldiğindeyse emekli oldu.

Aile buna çok sevindi. Zira daha fazla birlikte zaman geçirecek ve geçmiş günlerin yürek ağrıtan eksiklikleri telafi edilebilecekti.

Ama beklenen olmadı.

Yeni mesai başlamıştı: Kuş Kahvesi.

ERGENLİK günlerini yaşayan genç umduğunu bulamadı. O babasıyla daha sıkı fıkı bir yaşam kurgularken yatılı olarak verilmişti bir okula.

Genç bunu istemiyordu.

Ailesinin yanında bulunmak ve babasıyla bir 'Geçmiş vakit telafisi' yapmak istiyordu.

Buna ihtiyacı vardı.

Sevildikçe daha çok açılan çiçekler gibiydi.

Bakımı ihmal edilmemeli, susuz bırakılmamalıydı.

Hissiyatlıydı.

İçine ağlıyordu.

Gözyaşlarını en yakınlarından bile saklıyordu.

Onların zaten bunu fark etmek gibi dertleri hiç olmamıştı.

Ya da genç böyle düşünüyordu.

Bir mektup yazmak istedi. İçine 'Babacım benim yerim senin yanın' yazmayı geçirdi ilk cümle olarak.

Sonrasında yazacakları daha ağır olabilir diye vazgeçti yazmaktan.

Ve bu sonraki yaşlarında içinde bir ukde olarak kalacaktı.

BABANIN yeni işi 'Kuş Kahvesiydi.'

Kuş adında bir kahve var ve sanki ondan içiliyor gibi anlamıştı önceleri.

Yani kahve isimlerinden biri gibi.

Öyle değilmiş işin aslı.

Kuş konusunda ilgililerin bir araya gelerek ve hep bunun üzerine konuştukları yermiş.

Bir kıraathane.

Veya bir çay evi.

'Çok çekici belli ki' diye düşünürdü genç daima buranın kendilerine tercih edilmesinden dolayı.

İlk başlarda tepki vermiş olsa bile annesi gibi kendisi de durumu zamanla kabullendi.

Normalize etmişlerdi.

EVLADIN yurt macerası bitti.

Başka şeyler de yine aynı şekilde gelip geçti.

Sevda kapısını çaldı sonra.

Heyecanlandı.

Yüreği kabardı.

Seviliyordu.

İlgi gösteriliyordu.

Ve bundan mutluydu tabi.

Yine de emin olmak istedi. Kendisine talip olan kişinin de bir 'Kuş Kahvesi' alışkanlığı var mıydı?

Bu konuda temiz çıkınca umutları kanatlandı. Hatta kendisine 'Kuşum' diye hitap etmesi babasından göremediği ilgiyi bu kuş simgesiyle kendisinde bütünleştiren eş adayına karşı bambaşka hissediyordu.

Babasının kuşları vardı ama artık kendisi de sevdiceğinin bir kuşuydu.

Sevda kuşu.

ZAMAN akıp geçti.

Günler ardı sıra devrildi.

Yine kendisine gurbet yazılmıştı.

Eşiyle çocuğuyla mutluydu ama başka bir şehirde kendini garip ve yalnız hissetmeye başladı.

Türlü şeyler denedi bunları yenmek için.

Yeni arkadaşlar edindi.

Sanat ve kültür etkinliklerine katıldı.

Birini profesyonelce yapmak için kursa yazıldı ve başarıyla devam etti.

Ama tüm bunlara rağmen içindeki 'Kuş Kahvesi Boşluğu' dolmadı.

Doldurulamadı.

KENDİNİ suçladığı zamanlar oldu.

Depresif haller yaşadı.

Yine yalnızdı.

Arkadaşları her daim imdadına yetişse bile o kendini böyle hissediyordu.

'Garip bir kuştu gönlüm / Elimden uçtu gönlüm' türküsü sanki bir vird gibi olmuştu ve dilinden düşmüyordu.

KIZGINDI babasına.

Ama o bunu kırgınlık olarak tarif ediyordu.

Kendisine 'Böyle yapma babana karşı'diyenlere 'İçim el vermiyor' diyordu.

Ne yapsa 'Kuş Kahvesi Boşluğu' dolmuyordu.

Artık doldurmak istiyor muydu, bundan emin değildi.

BÜYÜKLER boş zamanlarını bazı hobilerle dolduruyorlar.

Doğru da yapıyorlar.

Hakları ayrıca.

Ama yüreklerinden kopan ciğerparelerine vermeleri gereken zamandan çalmaya başladıklarında evlatlarında meydana gelen boşluğu hesaba katmalılar.

Zira sonradan bazı boşluklar hiç dolmuyor.

Doldurulamıyor.

En iyisi baştan tedbir alalım.

Kuşları sevelim.

Çok sevelim.

Ama evlatlarımızı daha çok sevelim.

'Kuş Kahvesi Boşlukları' oluşturmayalım.

Sonrasında doldurulamıyor.

Bayram bile dolduramıyor.

İnanın.

İyi bayramlar.

Ya Selam!