Kitap Kültürü 2

Dünkü yazımda Dünyada kitap okuma oranlarına, devletlerin kitap okumayı arttırmak için uyguladığı politikalara ve teşviklere yer vermiştim. Bugün ise kitap okuma kültürünü kazanmamız için, kitap okumanın toplumun kültürüne yapacağı katkıyı yazacağım. Bu konudaki en önemli şeylerden, halkın daha çok kitap okuması için devletin yapabileceği çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Kitaplara ulaşılabilir olma oranıartarak toplumun gelişmişlik oranının da artması sağlanabilecektir. Bunun için yapılabilecek ilk şey elbette kitaptan alınan vergilerin düşürülmesi ve yayınevlerinin kitap basmak için devlet desteği alabilmesidir. Bunun dışında halkın hiç ücret ödemeden kitap okuyabilmesi için halk kütüphanelerinin sayısının arttırılmasıdır. Halk kütüphanelerinin sayısının artması ve burada aranan kitapların bulunması özellikle kitap almak için yeterli bütçeleri olmayan gençlerin yararına olacak ve onların dışarda kötü arkadaşlar ve kötü alışkanlıklar edinmesini önleyecektir.

Günümüzde e-kitap siteleri bulunmakta ve bu sitelerden de kitapları okumak oldukça uygun maliyet ile olmaktadır. Her ne kadar gençlerin alışkanlıkları değişiyor olsa da basılı kitapları okumanın keyfinin bir başka olduğu da malum ama teknolojiden bağımsızda düşünemeyiz günümüzde. Okul kütüphanelerin zenginleştirilmesi ve okulda çocukların burada bulunan kitapları okuması için çeşitli ödev ve projeler ile teşvik edilmesi de kitap okuma alışkanlığının artmasında önemli rol oynayacaktır. Kimi zaman çeşitli sosyal sorumluluk projeleri başlatılarak gençlerin kitaba ilgisinin artması sağlanmak istense de sosyal medya kullanımının çok arttığı günümüzde bu projelerin pek başarılı olmadığı görülmektedir. Özellikle ilkokul çağında çocukların kitap okuma alışkanlığı kazandığı bilinmekte ve bu yaşta ki çocukların internetten sadece bilgi alma amacıyla yararlanmaları cep telefonu ve tablet gibi eşyaları sürekli kullanmamaları kitap okuma alışkanlığının kazanılmasına etkili olmaktadır. 1960’lı yıllar ile kıyaslandığında ülkemizde kitap okuma alışkanlığı oranında düşme olduğu görülmektedir. Bunun elbette çeşitli nedenleri bulunmaktadır. En önemli neden olarak gelişen teknoloji gösterilmektedir. Önce televizyonun daha sonra da internetin insan hayatına girmiş olması ile bütün alışkanlıklarda değişmeler görülmüştür. Ülkemizde insanlar günde ortalama olarak televizyon başında 6 saat, internette 3 saat geçiriyor. Avrupa İstatistik kurumu Eurostat'ın Dünya Kitap Günü dolayısıyla yayınladığı verilere göre Türkiye Avrupa'da ortalama 7 dakika kitap okuma ile birçok Avrupa ülkesinin önünde yer alıyor. Bu elbette iyi bir oran ama gelişmek isteyen bir ülke olarak daha iyisini yapmak zorundayız. Temel olarak gelişen teknolojiyle birlikte televizyon ve internetin kitap okuma alışkanlığının yerini aldığı görülüyor. Aslında kitap okumayla alakalı bu dezavantajlı durumu devlet politikası ve teşvikleriyle avantaja çevirmekte mümkün.

Bu aslında ülkemize özgü bir durum olmamakta ve tüm dünyada okuma alışkanlığının değişmesine neden olsa da etkisi maalesef ülkemizde çok fazla görülmektedir. Teknolojinin çok geliştiği Hindistan ve Çin’de ortalama haftada 11 ile 10 saat arası kitap okunmaya devam edilmektedir. Gerçekten de Asya’nın hızla gelişen ekonomisi büyüyen ülkelerine gittiğinizde otobüslerde, trenlerde kısacası insanların yoldayken ve her boş anlarında yanlarında olan kitabı çıkartarak okudukları görülmektedir. Bu ülkeler ise şu anda dünyada en çok buluşun yapıldığı, patentin alındığı ve tüm dünyada en büyük şirketlerinde mühendislerinin ve bilim adamlarının görev aldıkları ülkeler olmalarının tesadüfi olmadığını anlamamız konusunda kitaplar bize çok güzel ipucu veriyor. Bunun yanında gençlerin doğru kullanması halinde internette bir bilgi kaynağı olarak yer almakta ve okumaya öğrenmeye kısacası gelişmeye önem veren gençler internet üzerinden çeşitli belge ve dökümanları inceleyerek bilgiye daha kolay olarak ulaşmayı tercih etmektedirler. Sosyal medya kullanımının çok fazla arttığı günümüzde bunun yerine gençlerin internete girdiklerinde e-kitap ya da bilgi alabilecekleri yayınları okumaları teşvik edilmelidir.

Kitap okuma alışkanlığına sahip kişiler okudukları kitaplar ile geniş bir bilgi dağarcığına sahip olurken farklı ülkelerin kültürlerini de öğrenme fırsatını bulurlar. Kitap okuyan kişinin ufku genişleyerek kendisi için yararlı şeyler yapması aslında toplum içinde önemli bir katkı olmaktadır. Nihayetinde toplumu bireyler oluşturmakta ve kitap okuma oranının yüksek olduğu ülkelerde de kültürel gelişim aynı şekilde artmaktadır. Kitapların tarihten günümüze bir ışık tutuyor olması ile kitap okuyan kişiler bu ışığı içinde yaşadıkları topluma yansıtmakta ve topluma yön veren kişilerin her zaman okuyan, araştıran ve sorgulayan insanlar oldukları görülmektedir. Ve hatta kitap konusunda abartmak iyidir, kitap okuma alışkanlığının bebek doğduğu anda ailenin ona kitap okumaya başlaması ile ilk tohumları atılmalı ve daha sonra da çocuk okula başladığında ona yaşına uygun kitaplar alınarak okuması teşvik edilmelidir. Ne yazık ki günümüzde öğrencilerin bütün eğitim hayatları boyunca bir sınav maratonundan geçtikleri bilinmekte ve gençler bu sınavlara hazırlanmaktan kişisel gelişimlerini sağlayacak kitapları okumaya zaman ayıramamaktadırlar. Aslında bu çok yanlış bir harekettir çünkü okunan her kitap kişinin genel kültürünü genişlettiği gibi anlama yeteneğini de arttırmakta ve sınavlarda soruları anlama sorununun ortadan kalkması için çare olmaktadır. Sınav maratonundan ziyade başarılı bir kitap okuma kültürünün eğitim üzerine katkısının araştırılması elzemdir. Kitap okuma alışkanlığı olan gençlerin sınavlarda çıkan paragraf sorularını çözmede çok daha başarılı oldukları görülmektedir. Bu gerçeğin farkında olmayan ebeveynler ise kitap okuyan çocuklarının bundan vazgeçmesini ve alınan yardımcı kitaplar ile sınavlara hazırlanmasını istemektedirler. Tek başına bu durum bile kitap okumanın kişinin kendisi için olduğu gibi toplum içinde yararlı olduğunu ortaya koymaktadır. Temel hatlarıyla verdiğim bu örneklerin yüzlercesi daha verilebilir. Topluma okuma kültürünü aşılamanın, kitap okuyan bireylerin memlekete de faydalarını görerek kitap kültürünün bir devlet politikasıyla desteklenmesi dileğiyle yazımı sonlandırıyorum.