İstihdam, eğitim ve karar organlarındaki temsil durumu, kadının toplumsal yaşama katılımda erkeği ne kadar geriden takip ettiğini gösteren politika alanlarından sadece birkaçıdır.

(…bir önceki köşe yazımın devamı) İstihdam, eğitim ve karar organlarındaki temsil durumu, kadının toplumsal yaşama katılımda erkeği ne kadar geriden takip ettiğini gösteren politika alanlarından sadece birkaçıdır. Eğitimin bireyin hayatında ne derece önemli olduğu yapılan çalışmalar sonucunda bilinmektedir. 21. yüzyılda ülkelerin kalkınabilmek için eğitime katkıda bulunması şarttır. Ancak kadınlar uzun yıllar boyunca eğitimden dışlanmıştır. Sadece eğitimden uzak kalmak değil iş olanaklarından da mahrum bırakılmak kadınların ciddi anlamda sıkıntılar yaşadığı bir konudur. Kadınlara karşı toplumsal ön yargılarımızdan sıyrılıp, kadınların da birer birey olduğunu ve çeşitli haklara sahip olduğunu hatırlayarak öncelikle eğitim alanında kadınlara fırsat verilerek kadınların bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Kadının çalışma hayatına girmesiyle, kendine olan güveni artacak ve daha büyük işler yapma cesareti toplayarak çeşitli girişimlerde bulunacak ve ekonomi her alanda gelişecektir.

Türkiye'deki Uygulamalara İlişkin Bazı Araştırmalar

Ülkemiz iş hayatında özellikle yönetici konumundaki kadın sayısı, erkeklere oranla oldukça düşüktür. Ayrıca, bu durumun geçmişten bu yana oransal olarak kadınlar lehine bir değişiklik göstermediği görülmektedir. Araştırmalar, tarihsel seyri dikkate alınarak sırasıyla incelendiğinde bu durum açıkça görülmektedir.

Türkiye'de 2021 yılında, bankaların yönetim kurullarındaki kadın üyelerin oranı %13'te kalırken, Avrupa bankalarında bu oran %30 oldu. Buna karşın, Türk bankalarında, Avrupalı bankalara kıyasla daha fazla kadın yönetim kurulu başkanı bulunduğuna dikkat çekildi. Kadınlar adına çok düşük olan bu oran, ülkemizin cinsiyet ayrımcılığında bulunduğu noktayı belirtmek açısından anlamlıdır. Yerine getirilen hizmetler açısından 'emek-yoğun' olduğu kadar, 'kadın-yoğun' bir istihdam özelliği gösteren turizm işletmelerinde de bu sorun mevcuttur. Her geçen gün çalışan kadın sayısının artması, ancak buna paralel olarak kadın yönetici oranında artışın olmaması, turizm sektöründe cam tavan engelinin varlığını düşündürmektedir.

Kadınların iş hayatında yükselmesi konusunu, Cumhuriyet Üniversitesi'nde çalışan 154 kadın idari personele uyguladığı anket ile araştırmaya katılan kadınlara, 'Genelde üst kademeye aynı işte çalışan kadın mı erkek mi terfi eder?' sorusuna, kadınlar %51,3'lük oranla 'Erkekler terfi eder' cevabını vermiştir. Üst kademelerde erkeklerin daha çok yer aldığını ifade eden kadınlar, bunun nedenlerini kadınlara eşit davranılmaması, erkeklerin daha çok çalıştığı ve daha çok hak ettiği genel yargısına bağlamışlardır. Ancak ankete katılan kadınların belli bir oranı ise, bu nedenlerin dışında toplumsal yapının ataerkil bir yapıya sahip olmasından, kadınların işte ve aynı zamanda evde yükümlülüklerinin olmasından, eğitim açısından kadınların erkeklere göre daha alt seviyede kalmasından ve son olarak da erkeklerin fiziksel anlamdaki gücünden bahsetmektedir. Buradan çıkarılacak sonuç; kadınların toplumsal yapıdaki durumunun biyolojik farklılıklardan ziyade, toplumda benimsenmiş toplumsal cinsiyet anlayışlarıyla belirlenmesi ve bu durumun kadını bağımlı, edilgen ve boyun eğici bir kalıba sokmasıdır. Ülkemizdeki kadın istidamı konusunda 2021 yılında TÜİK'in yapmış olduğu nüfus istatistiklerine göre, Türkiye nüfusu geçen yıl 459 bin 365 kişi artarken, İstanbul nüfusunda 56 bin 815 kişilik azalma oldu. Nüfus artış hızında ise güçlü bir gerileme kaydedildi. Nitekim ülkemizin bu tarihte dünya genelinde 128 ülke arasında cinsiyet ayrımı endeksinde 123. sırada yer alarak, OECD ülkeleri arasında en düşük kadın istihdam eden ülke olması cinsiyet eşitsizliği açısından çok net bir görüntü vermektedir. Ülkemizde, kadınlarla özdeşleşmiş bir meslek olan öğretmenlikte bile, yönetici düzeylerinde kadın oranı kadın öğretmen oranına kıyasla çok düşüktür. Ülkemizde lisansüstü düzeyde yapılan bir çalışmada; ilköğretim okullarından liseye doğru gidildikçe ve gelişmiş bölgelerden az gelişmiş bölgelere doğru inildikçe, kadın yönetici oranının düştüğü tespit edilmiştir. Bir başka çalışmada, eğitim sektöründe cinsiyete dayalı ayrımcılığı ve kadın çalışanlara karşı tutumu incelemek amacıyla farklı eğitim kültürü ve değer kümesini oluşturan üç orta öğretim kurumu incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda Milli Eğitim camiasında, karar verici ve iktidar konumu olan noktalarda, kadınların oran olarak çok az olduğu belirtilmektedir (devamı, bir sonraki köşe yazımda…)