EVVELA böyledir. İmanda öncelikli olan inkârdır. İnkârımız olmadan imanımız olmayacaktır. Yani bizden Kur’an-ı Kerim’in istediği sahih iman gerçekleşmeyecektir.

EVVELA böyledir.

İmanda öncelikli olan inkardır.

İnkarımız olmadan imanımız olmayacaktır. Yani bizden Kur'an-ı Kerim'in istediği sahih iman gerçekleşmeyecektir.

Bizler öncelikle inkara davet ediliriz.

İnkar konusu tam sağlanamadığında gerçek mümin olma imkanımız olamayacaktır.

ŞAŞALAMIŞTIK hep birden bunları duyduğumuz vakit…

Herkes birbirinin yüzüne hayretle bakmış diyecek bir söz bulamamıştık.

Bir şok etkisiydi yaşadığımız. Elektriğe tutulmuş gibi olduk.

KABAHAT bizimdi elbette.

Çünkü Rabbimizin bize gönderdiği vahyinden uzak kalmıştık.

Onun Kelam-ı İlahisinden imanı tahsil etmek yerine zihnimizi başka bilgilerle doldurmuş ve her birimiz farklı inanış biçimleri geliştirmiştik.

İnanç ile iman etme arasındaki farkı birçoğumuz bilmiyorduk.

Bu sebeple bize iman budur denildiği vakit evet, budur demiştik.

İnancın daha çok zihnî olduğunu, imanın ise bunu aştığını ve çok daha derinlere kök saldığını, insanın tüm benliğini kapsayıp sararak derinlerine nüfuz ettiğini ayrıştıramamıştık.

ZORLANILAN aslında Allah'ın varlığı konusu değildi.

Birliği idi.

Mekke müşrikleri Allah'a inanıyordu. Ahirete inanıyordu.

İbadet ediyordu. Kurban kesiyordu.

Ancak kritik nokta şu ki, hakk ile batılı birbirine karıştırıyordu.

Fakat bunu sırf tek olan Allah'a hasrederek yapmıyor aracılar vasıtasıyla gerçekleştiriyordu.

Allah'a yaklaşmak için edindikleri ilahlara da ibadet ediyorlardı.

Allah'ı sever gibi bunları seviyorlardı. Allah'a ulaştıracakları düşüncesiyle seviyorlardı.

Kafir inandığı halde bunu örten, inkar eden, gizleyen anlamına gelirken müşrik inanıp ibadet ettiği halde Allah'a ulaşamayacağı fikriyle aracılar yoluyla inancını fiile çıkaran demekti.

İşte bu sebeple önce bizden bu aracıları inkar etmemiz isteniyordu.

İMAN öncelikle inkardı madem neleri inkar etmeliydik peki?

Neleri süpürüp atmalıydık?

Nasıl bir temizleme işlemi yapmalıydık?

Eksikleri de fazlalıkları da içinde barındıran bu silip atma işlemini nasıl gerçekleştirmeliydik?

İşte tüm mesele buydu.

Zira şirk olarak tanımladığımız husus da bir inanç biçimiydi.

Ehl-i şirk Allah'ın üstüne bir şey çıkarmaz. Kendine göre kuralları vardır. Bir sistemdir.

Onun inanç sisteminin temel belirleyicisi budur.

Onlar Allah'ın altına kutsadığı, ululadığı, Allah'ın katında değerli olduğuna inandığı ve yine Allah'a onlar yoluyla ulaşabildiğini düşündüğü figürleri koyar.

Bunların neler olduğu kitaplarımızda anlatılır. Her biri üzerinde ayrı ayrı düşünmeli ve aralarındaki nüansları yakalamalıyız.

Örnekleyecek olursak o kavramlar şunlar: Lat, Menat, Uzza, Hubel, ilah, ilahlar, endad, esnam, evsan, temasil, şüreka, şüheda, şuefa, erbab, evliya, emsal, tagût, cibt, ensab, sahibe.

BUNLARIN günümüz karşılıkları nedir diyecekler olursa araştırıp bakmalarına mani olmayacak şekilde kısa bir iki misal verebiliriz.

İlahlar, benzerler, denkler, heykelden putlar, düşünce putları, ortaklar, yardımcılar, kurtarıcılar, aracılar, efendiler, velî olarak bilinenler, eşler, azgın yöneticiler, dikili taşlar, tanrıçalar vs…

TEVHİD öncelikle inanılmaması gerekenlere inanmamaktır.

İnkar etmektir.

Başka etkiyi inkardır.

Başka gücü inkardır

Başka kurtarıcıyı inkardır.

Başka rableri inkardır.

Başka ilahları inkardır.

Allah'ın dûnunda yani altında bulunduğu düşünülen tüm ilahları/ ilaheleri inkardır.

Aracıları inkardır.

Tağutları inkardır.

Allah'tan başkasının hiçbir yerde hazır ve nazır olacağını inkardır.

Allah'tan başkasının gaybı bileceğini inkardır.

Allah'tan başkasının gizli hallerimizi ve kalplerinizi bileceğini inkardır.

Kur'an'a inanıp onu anlayamayacağı düşüncesini inkardır.

Büyük gördüğümüz zatların yanılamayacağı fikrini inkardır.

Onun sıfatlarını başkalarına dağıtma düşüncesini inkardır.

LÂ demek budur.

Öncelikle hepsini ittirip atmaktır.

Kendimizi ivedilikle bunlardan temizleyip arındırmaktır.

Şirkin küçük bir kırıntısına bile tahammül etmemektir.

Şirkin kokusunu barındıran her türlü şatafatlı, cezbedici, etkileyici anlayışlardan uzaklaşmaktır.

Temelini Kur'an'dan almayan her türlü anlatım biçimlerine sırt dönmektir.

Kaynağını Kur'an'a dayandırmayan hiçbir anlama metoduna geçit vermemektir.

Kur'an şeriat ehli olan avamın anlayışına hitap etmektedir, bizler oradan değil hakikatten konuşuyoruz gibi sayıklamalara prim vermemektir.

Marifet ehli olduğunu iddia edip kendini vahye bağlı olma zorunluluğu duymayan üstten konuşmalara değer vermemektir.

Tevhidin üst mertebesinden sesleniyoruz diyen aslında tam da şirkin göbeğinden ses veren kendini insanlığın üst katmanlarında gören ego anlayışlarına itibar etmemektir.

Bunları tümü 'La' demektir.

Bunu diyemediğimiz sürece biz tevhit ehliyiz gibi söylemlerimiz kuru bir iddia olmaktan öteye gidemeyecektir.

İLLA gelir arkasından.

La diyebilen için söz konusudur bu.

Kendini şirk pisliğinden temizleyenlerin nasibidir.

İradesini bu yönde kullananlara ikramdır.

İMAN için hayır, evet demekten önceliklidir.

Önce sağlam bir inkar gereklidir.

Ancak bundan sonra sahih bir imanı inşa etmek mümkündür.

İman ile inşa olmak söz konusu olur.

Görünen ve görünmeyen putlara, anlayışlara, yönelişlere, hislere kuvvetli bir hayır çekmeden kurtarıcı bir imana sahip olamayız.

AKLIN ve iradenin bırakılması isteniyorsa bulunduğumuz yerde oradan kaçmalıyız.

Orada iman olmaz.

Zira özgürlük yoktur.

İMAN marifettir amenna ama önce cehaleti inkardır.

İman hakikattir kabul ama önce yalanları inkardır.

İman ikrardır evet, ama önce Kur'an'a uymayan ikrarları inkardır.

İman tasdiktir kesinlikle ama önce vahyin şirk olarak tarif ettiklerini inkardır.

ARZULARIMIZA, hülyalarımıza, hazlarımıza, en iyi biz anlıyoruz saplantılarına, kurtulan zümre bizleriz seçkinciliğine hayır diyemezsek bize tevhidin kapısı açılmayacak.

Kur'an'dan korkmamalıyız.

Onu okumaktan kaçmamalıyız.

Anlama gayretinden vazgeçmemeliyiz.

Bize 'Bu Kur'an'dandır' diye söylenenlerin ne kadar Kur'an'dan olduğunu araştırıp öğrenmekle yükümlü olduğumuzu unutmamalıyız.

EVET, iman inkardır dendiğinde şaşırmıştık.

İyi ki, şaşırmıştık.

Böylece yolumuzu şaşırma ihtimalinin olduğunu görmüştük.

Böylece Yüce Kitabımızın bu konudaki buyruklarına bakma ihtiyacı hissetmiştik.

Şirkten temizlemiş bir imanın nasibimiz olması duasıyla.

Ya Selam!