GÖNLÜMÜN hakikat yıldızı… Her dem ışıldayan ve yüzlerimizle birlikte kalbimizi de aydınlatan… Kendini sonraya, dâvâsını öne taşıyan mahviyet adamı… “Öncelikler Fıkhını” ilk kez kendisinde gördüğüm özel ve önem sıralamasını yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e göre yapan bir mü’min…

GÖNLÜMÜN hakikat yıldızı…

Her dem ışıldayan ve yüzlerimizle birlikte kalbimizi de aydınlatan…

Kendini sonraya, davasını öne taşıyan mahviyet adamı…

'Öncelikler Fıkhını' ilk kez kendisinde gördüğüm özel ve önem sıralamasını yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'e göre yapan bir mü'min…

Allah'a hakikatli kul olmanın dışında başka payeler peşine düşmemiş bir Hak yolcusu…

Dr. Haluk Nurbaki…

Nuru daim olsun.

ŞİRK pisliğine düşmememiz için kendini heder eden yorulmaz bir anlatıcıydı o.

Belki bu sebeple Kur'an-ı Kerim üzerinde çalışmış ve 'İslam ve İlim Serisi' adı altında bu milletin özellikle genç evlatlarını eksene alarak onlara yüce kitabımızın hakikatlerini onların okullarında tahsilini gördükleri bilimler üzerinden anlatmıştı.

Zira ayaklar oradan kayıyordu.

Din ve bilimi birbirinden ayrı göstererek çatıştırmaya çalışıyorlardı.

Dinin insanı geri bilimin ise ileri götürdüğü gibi şablon cümleler ezberletilmiş, bununla da yetinilmeyerek genç zihinlere birer zehirli tohum gibi ekiyorlardı.

O öldürücü zehir tohumlarını gençlerin beyin tarlalarından söküp çıkaran kişilerin öncüsüydü Nurbaki Hoca.

Tuzak sorularla imanı çelinen, çalınan vatan evlatlarını kendi evlatlarından öte sayarak tüm mesaisini bunlara ayırmıştı.

Gazetelere yazılar, dergilere makaleler, radyo programları, televizyon sohbetleri hep bunun içindi.

Seminerler, açık oturumlar, yurt içi ve dışı konferanslar…

Hep bunun içindi.

Kalplere ekilmeye çalışılan inançsızlık tohumlarını yerinde çürütüp tertemiz iman ve aşk filizleri yeşertmek…

Şirke bulaşmamış bir nesil…

Pırıl pırıl düşünen bir gençlik…

Kur'an anlaşılmaz diyenlere inat gençliği Kur'an ile tanıştırıp Onunla hemdem etme çabaları…

Zira bir kere şirkin kötü tohumu kalpte yemişini verirse gerisi çok zor olacaktı.

O, gençliğe 'Dur, Bir Dakika' diyen ve 'İman Nöbetini' bir dakika bile aksatmadan tutan bir 'Ribat' ehliydi.

Sınır boyunu muhafaza ediyordu.

'İman Diriliğinin' ne olduğunu bunun için anlatıp duruyordu.

Kur'an ile Hayy Sırrına nasıl erilebileceğinin formüllerini anlatıyordu.

Dikkatleri başka yerlere değil olması gereken noktaya yani Kur'an-ı Kerim'e çevirtiyordu.

Şu kitaplar işte bu gayretin bereketli meyveleriydi:

  • Amme Cüzü Yorumu
  • Âyet-el Kürsî Yorumu
  • Bakara Sûresi Yorumu
  • Fatiha'nın Kırk Yorumu
  • Kur'an'ın Harika Mesajları
  • Kur'an'ın Matematik Sırları
  • Kur'an Mucizeleri
  • Namaz Sûreleri Yorumu
  • Sûre-i Tekvir'in Yorumu
  • Sûre-i Yusuf'un Yorumu
  • Yasin Sûresi Yorumu
  • Kur'an-ı Kerim'den Âyetler ve İlmî Gerçekler

Kur'an'dan uzaklaştırılmak istenen dolayısıyla şirki boylamış tabiat perest bir gençliğin yetiştirilmesinin önüne cesurca çıkmış ve bunu yüce Rabbimizin ayetlerini bilimsel verilerin ışığında anlayıp yorumlamış bir ilim insanı olarak ondan elbette öğreneceğimiz çok şey var.

Bizi Kur'an'la barıştırıp hemhal eden Nurbaki Hocaya borcumuz büyük…

Kur'an'a, Kur'an adına yaklaşmamızı yasaklayan anlayışa hiç pirim vermeden bizleri Onun talebesi yapmaya çalışan bu nur ışıyan adama minnetimiz sonsuz…

NURBAKİ Hocam bizleri 'Şeytanın Vahyinden' uzak tutmaya çalıştı daima.

Anlattıklarını Kur'an'danmış gibi yapanlara bizlere Onun gerçeklerini anlatarak unutulmaz şamarlar attı.

Kur'an anlatımı ve dini sunma görevi sadece bizimdir diyen 'Yahudi Tekelleşmesi' anlayışına bir hekim olarak asla pirim vermedi ve bizlere de verdirmedi.

Haluk Nurbaki Hoca Peygamberimize farz kılınan Kur'an-ı Kerim'i Onun şahsında kendi üzerine aldı ve sürekli Kur'an'dan anlattı.

Bunu yaparak hepimize 'Sorumlu Olduğumuz Kitap Budur' mesajını sürekli güçlü olarak verdi.

FAHR-İ KÂİNAT EFENDİMİZİN bağrı yanık bir aşığı olarak yaşadı aynı zamanda.

O güzel Nebiyi bizlerin gönüllerinde yaşattı.

İsmini anarken hıçkırıklara boğuldu.

Onsuz olunamayacağını bizlere yaşayarak öğretti.

Hiçbir sohbeti olmadı Sevgili Peygamberimizin aşkla anılmadığı…

Hiçbir muhabbeti olmadı Ehl-i Beytin şevkle zikredilmediği…

Hiçbir anlatımı olmadı Ashab-ı Güzine atıfta bulunmadığı…

Bu bir şifreydi aslında. Sırrın aşikar edilmesiydi.

Bunlar bizim de sabitelerimiz, vaz geçilmezlerimiz olmalıydı.

Bir meseleyi ele alıp anlamaya çalışıyorsak bu dört aşamadan geçmeliydi.

  • Kur'an-ı Kerim'den kaynağını bulmalı ve vahiyden beslenmeliydi.
  • Fahr-i Kainat Efendimizin mübarek örnekliğinde yerini bulmalı ve açılım sağlamalıydı.
  • Hanedan-ı Ehl-i Beyti Mustafa'nın yorumu ile desteklenmeliydi.
  • Ashab-ı Güzîn Efendilerimizde uygulama pratiği görülmeliydi.

Böylece sağlam bir iman, hakikatli bir aşk, doğru bir uygulama sağlayabilirdik.

Haluk Nurbaki Hoca fırkacı değildi.

İslam Yücelerine sağlıklı bir saygı besler anlatımlarında onlara da yer verir, birini ötekinden hiç ayırmazdı. Bunu doğru bulmazdı.

Daha sonra 'Velîler Deryasından Katreler' adıyla kitaplaşan Üsküdar FM'deki 'Gönüllerde Gezinti' programlarına başlarken bana yaptığı tek uyarı şu olmuştu.' 'Sorularını sorarken birbiri ile kıyas ederek sorma, onun dışında ne istersen sor.'

Sonraki yıllarımda tanıdığım pek çok dostun kendi meşrebini kutsayıp kendi şeyhini alemin yektası gibi sunmalarına tanık oldukça hocamın verdiği prensibin değerini daha fazla anlamıştım.

Sohbetlerinde de cemaat ve tarikat vurgusu yaptığını hatırlamıyorum. Bizlere şu tarikattanız, bu cemaatteniz gibi bir telkini hiç ama hiç olmadı.

Onun tek meselesi Kur'an-ı Kerim, Fahr-i Kainat Efendimiz, Ehl-i Beyt idi.

Değer skalası bunlardı.

Bunlara uygun olan herkese hürmet gösterir, hiçbir ayrım yapmadan sevgisini izhar ederdi.

YÜCE İSLAM ANNELERİNİ coşkuyla anlatırdı.

İstanbul'da onları anlattığı konferans serisi düzenlemiştik. Ardından yine 'Yüce İslam Büyükleri' başlığı ile Ehl-i Beyt ve Sahabe Efendilerimizi anlatmıştı.

Haluk Nurbaki Hocamızın vazgeçilmezlerinden biri de Ahlak-ı Muhammedî ve infak idi.

Bu şaşmaz ve aydınlık yoldan ilerlediğimiz sürece 'Şeytanın Evliyalarının' vahiylerinden uzak kalabilecek ve şirk pisliğinin bataklıklarına sürüklenmeyecektik. İşte bu sebeple buraya şiddetle ve ısrarla vurgular yapardı. 'Peygamber Çizgisinde Yaşamak' kitabı bunun en güzel örneklerinden biridir.

Eğer bugüne kadar Haluk Nurbaki okumamışsanız yukarıda zikredilen kitaplarla beraber şunları da okuma listesine dahil etmelisiniz.

  • Gönül Penceresinden Fahr-i Kainat Efendimiz.
  • Gönüllerde Sema.
  • İmanla Gelen İlim 1-2
  • İnsan Bilinmesi
  • Tek Nur
  • Sonsuz Nur
  • Bilim Açısından İmanın Altı Şartı

HALUK NURBAKİ bir muvahhit mü'min idi.

Bir peygamber sevdalısıydı.

Bir Ehl-i beyt bendesi idi.

Bir ilim ve aşk ehliydi.

Güçlü ve cesur bir İslam savunucuydu.

Ve biz onu çok özlüyoruz.

Çok seviyoruz.

Ya Selam!